Istemek ....
Hayallerimi yazmak isterdim şuan. Ama olmayan birşeyi yazmak benim için de zordu herzaman...
Yarınlarımı yazmak isterdim şuan. Ama yazamazdım neden yarın olduğunu anlamadığımdan...
Umutlarımı yazmak isterdim şuan. Yine yazamazdım umut edilecek birşeyim olmadığından...
Var oluşumu yazmak isterdim şuan. Var oluşumun başkalarını yıktığını bildiğimden yazamazdım. Çocukken terk edilmiştim ben. Doğduğum gün terk edildiğimden yazamazdım hiç Bir şey, söyleyemezdim beni varedenlere...
Farkındalıklarımı yazmak isterdim şuan. Ne olduğunu bilmediğimden yazamazdım ama...
Yalanlarımı yazmak isterdim. Doğrularla yaşadığımdan yazamazdım onu da ...
Yazabildiğim tek şey istediklerimdi.
İstediklerimi yazmaya başladım şimdiyse ; İstediğim, bir şeyi delicesine isteyebilmekti halbuki...
On beş yaşındayken evlat almışlardı beni. İletişim kurmamıştık hiç biriyle, dedim ya sadece almışlardı beni. Annemdi kendisi ; beni alma nedeni kendini tatmin etmekti. Babamdi beni alan; Beni , onun yerine annemi tatmin etmem için almıştı. Kız kardeşimdi bana bakan, onu korumam için. Karşılıklıydı herşey... Üç sahibim vardı evimde. Yalanlarla dolu evimde. Benim evim farklıydı diğerlerinin evinden, gerçek değildi sanki...
On sekiz yaşına gelmemi beklemişlerdi beni kullanabilmek için. İsteklerini yerine getirmem için. Bir yıl geçmişti üstünden.
Sonra düşünmeye başadım; Ben neyi isteyebilirim diye ? Birisini isteyebilir miydim? Tıpkı üvey annemin beni istediği gibi ? Siyah şaçlarımımı istiyordu benden ? İçi boş olan siyah gözlerimi mi yoksa ? Dışımı istiyordu o benden. Peki ben ne istemeliydim ? İsteyebilirmiydım birini , bir şeyi ? İstemek neydi aslen ? Neden bir şey isterdi insanlar ?
Boş gözlerimin ilgisini çekecek bir şey istemeye baladım . Sonra onu gördüm bahçede oturuken. Tam anlamıyla zıttımdı benim. Ben yanlızdım o değildi. Büyük ihtimalle bilmiyodu yanlızlığın nasıl bir arkadaş olduğunu. O gülüyordu. Ben unutmuştum gülmeyi, üç yaşındayken bir parkta annem tarafından terkedilince. O konuşuyordu insanlarla , ruhları konuşuyordu , sadece bedenleri değil. Ben kendimle bile konuşmuyordum gerek olmadıkça , yapılması gerekeni yapıyordum sadece..
Ben bir robottum. Oysa bir insan.
Ben boştum. O dolu.
Ben duygusuzdum. O duyguydu benim için.
Yıllardır boş olan gözlerim dolmuştu oun gülüşüyle..
Ağlamayı unutmuştum ben , gülmeyi unuttuğum gibi. Oydu benim öğretmenim, oydu benim gülümsemem. Nedenini bilmeden izliyordum onu. Bir şey öğrenmiştim onu izlerken. ' Mutluluk' tu öğrendiğim. Sadece izliyordum onu, beni göremeyeceği uzaklıktan. Gerçi benimle konuşursa konuşurdum onunla. Ama nasıl konuşalacağını unutmuştum ben çoktan. Yetimhanede her dayak yiyişimde ruhumun koptup gittiğini düşünürdüm, geriye Bir şey kalmayana kadar.
Sonra onu görmüştüm. Gülüşünü gördüm. Işığıydı o benim, karanlığımın. O doldurmuştu, benim sonsuz boşluğumu. Sadece izliyordum ben. Tam yedi aydır sadece izliyordum ben, ışığıyla dolduruyordum içimi.
Birgün konuşmuştu benimle; Adımı sordu bana. Dedim ya konuşmayı unutmuştum ben zor söyleyebildim adımı '' Akira '' diye mırıldandım. Sessiz söylemiştim. Çünkü sadece onun duymasını istiyordum. O da söylemişti adını '' Hime'' imiş adı. Şaşırmamıştım. Bir kız gibi güzeldi çünkü. Sonra birşeyler hissettim ona karşı. Diğerleri önceden biliyordu onun adını. Oysa ben , o benimle konuşmasaydı öğrenemeyecektim adını. Sonra iyice yaklaştı bana. Bacaklarımız değiyordu birbirine. Fısıldadı kulağıma o güzel sesiyle ;
'' Hey, Akira arkadaş olalım mı ?'' Şaşırmıştım o an, bilememiştim ne diyeceğimi...
'' Evet'' demiştim. Diyen ben değildim ama, yıllar önce parçalanmış ruhum birleşmip konuşmuştu benden izin almadan. Ama bilmiyordum ben , arkadaş olamanın nedemek olduğunu.
Merakıma yenik düşüp sordum , '' Arkadaş olmak nasıl Bir şey ? '' diyerek. Gülümsemişti. Uzaklardan sessizce izlediğim, hayran olduğum gülümsemesini yakından görmüştüm bu sefer. İyice yaklaşmıştı bana. Önceleri atmayan kalbim atmıştı şimdide . Doktorumdu o benim, hayata bağlıyordu benı o sonsuz ışığıyla..
'' Peki sevgili olmak ? '' diye sordu bu sefer. Nefesini hissediiyordum yüzümde, ama onun anlamınıda bilmiyordum. Sadece görüryordum etrafımdakileri fakat hiç bakmamıştım. Boş gözlerim dikkat etmemişti onlara ..
'' Hayır.'' anlamında salladım başımı. Yine gördüm gülümsemesini. Hava ısınmıştı birden. Kış ayındaydık oysa ki...
'' Sevgili demek ; Birbirini sevmek demek ,
Birbirini istemek,
Sen ve ben değil, biz olmak demek.'' demişti bozmadan güzel gülümsemesini. Elimi tutmuştu bu sefer. Yüzü kızarmıştı. Sadece televizyonda görmüştüm kızaran insanları, sevdiklerinin karşısında kızarırdı insanlar.
Peki o seviyormuydu beni ?
Sakalanarak izlemiştim onu oysa ki , fark ettirmemiştim ona. Yoksa daha önceden mi biliyordu beni ? Odamı izlemişti beni ? Ne bulmuştu ki , benim boş gözlerim de ? Etrafında bir sürü kız vardı. Ben miydim gözüne çarpan , bir erkek olmama rağmen ? Ben yada sen değil biz olmak istediği kişimiydim ben ?
'' Ne dersin?'' diye sordu. Üstelercesine , düşüncelerimi bölerek..
Yine bilemedim ne diyeceğimi. Her ilkim onunlaydı benim , o fark etmesede...
O beyazdı benim için...
Bense şefaftım...
Rengim yoktu benim ....
Kendini seven yazarınızdan sevgilerle ....
Şimdi size şarkı atmak isterdim ama youtube'unuz çalışmıyor. Hngi ülkenin başbakanı işini bırakıp youtube'u kapatırsa. Neyse.... Yinede dinlemek isteyenler ; ONE OK ROCK – Pierce 'yi dinleyebilir. ve evet yazarınız siyah şaçlı çocukları ayrı bir seviyor .d Bide bunu yazarken garipten sesler duydum gene .p Sanki biri benim adimi fisildiyodu. Kafayimi yedim naptim .D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onun olmak...
RomanceOnun Olmak.... Hayallerim de yoktu benim , umutlarımda... Bir şey istememiştim ben bugüne kadar. Onu istiyordum şimdiyse. Boş gözlerimi doldurmuştu o benim. Tek arkadaşım yanlızlığımdı ondan önce... Oysa o vardı şimdi yanımda. Sormuşt...