7
Kaç kişi öldürmüştüm? 7.Mıntıka'dakiler, Neil ve dün de 11.Mıntıka. Gerçi son ikisini bizzat öldürmemiştim ama... Dünden beri bir durağanlık var. Hava daha bir sıcak. Orman çok daha sessiz. Bugünün önemli bir şey getireceğinin farkındayım. Eğer önemli bir olay olmayacak olsaydı oyun kurucular bizlere başka bir muttalaşmış hayvanın saldırmasına yardımcı (!) olurlardı.
Karnım aç ve çok susadım. Dün en sonuncu suyumu da pansuman için kullanmıştım. Sanırım kurtlar kuduz değildi. Yoksa şimdiye çoktan ölmüş olurdum. Topallayarak ve çok yavaş ilerliyordum. Tepelerdeki karı kontrol etmek için oraya yürümeye başladım. Acaba diğer haraçlar neredeydi? Mason'ın grubu umarım dağılmıştır. Yoksa benim peşime düşeceklerinden eminim. Kaç kişi kalmıştık? 1. erkek, 2, 3,4, 6. erkek, 8 ve ben. 3, 6 ve 8 Mason'ın grubu. Diğerleri kariyer. 11 kişiyiz. Umarım bu sayı bir an önce azalır.
Sağ tarafımdan sesler geliyor. Konuşma ve gülüşme sesleri. Birden fazla kişi. Bulunduğum yerdeki kalın ağaçlardan birine çıktım. Ve beklemeye başladım. Üç dört ağaç ötemde durdular. Mason ve grubu. 3.Mıntıka'dan iki çocuk, 6.Mıntıka'dan iri yapılı bir erkek, 8.Mıntıka'dan elindeki mızrağı kalem gibi çeviren sarışın kız haracı ve güneş değdikçe saçlarının yansıttığı parlak ışıkla Mason. Sanki gergin gibiydi. Kahkaha atıyor ama ara sıra etrafı gözetliyordu.
Sık ağaçların arasından başka sesler de geldi. Kariyerler. İki grup karşı karşıya gelecekti. Demek büyük plan buydu. Ve bende burada durmuş onları izleyecektim. Başka şansım da yoktu zaten.
Benim duyduklarımı duyan Mason bir el işareti ile diğer haraçları ağaçların arkasına gönderdi. Önümdeki ağacın arkasına da kendisi saklandı.
"2.Mıntıka'nın kız haracı benim. Gerisi umurumda değil."diye diğerlerine fısıldadı. Hepsi de sessizce onay verdiler. Ancak mıntıka arkadaşı bu işten pek memnun olmamıştı. Kariyerler her şeyden habersiz güle oynaya geliyorlardı. Görüş alanıma -dolayısıyla Mason'ın görüş alanı- girdiklerinde Mason kız arkadaşına bir baş işareti verdi. Kız saklandığı ağaçtan yarı görünür pozisyona geçti. Nişan aldı ve fırlattı.
Aman Tanrım! Fırlatılan mızrak 2.Mıntıka erkek haracının gözünden girmişti. Daha diğerleri ne olduğunu anlayamadan yere yığılmıştı bile. 4.Mıntıka'nın erkek haracı çabuk çözülmüştü. Elindeki palayı sıkıca kavrayıp savaşa hazırlandı. Bu sırada ona en yakın olan 6.Mıntıka haracı üzerine atladı. İkisi birlikte yere yuvarlandı. Bu sırada diğerleri de silahlarını çıkarmışlardı. Jensen en arka da duruyordu. Ve yüzünde rahatlamış bir ifade vardı. 3.Mıntıka'nın kız haracı 4.Mıntıka'nın kız haracıyla yerde boğuşuyordu. Ancak 4 üstünlük sağlıyordu. 3'ün erkek haracı ise 1'in haracı ile sanki kılıç savaşı yapıyorlardı. İkisinin elinde de ucu sivri demir sopalar vardı. Birbirlerinin saldırılarından ustalıkla kaçıyor, birbirlerini yaralamak için fırsat kolluyorlardı. 4.Mıntıka'nın erkek haracı 8'in kız haracı ile dövüşüyordu. Kızın yakın dövüşte iyi olmadığı belliydi. Kaşı yarılmış yüzüne doğru kan sızıyordu. Bacağına bir bıçak saplanmıştı. Kolunda ise bir kesik vardı. Sarsakça saldırgan haracın hamlelerinden kurtulmaya çalışıyordu. Çok geçmeden 6'nın erkek haracı onların yanına geldi. Elindeki muştayı 4'ün yüzüne doğru savurdu. 4 son anda geriye takla atarak yüzünü korudu. Kıyasıya bir mücadeleye giriştiler.
4 elindeki palayı sağa sola savurup 6'yı kendinden uzak tutuyordu. 8'in kız haracı yere yığılmış nefes nefeseydi. 6 muştasını 4'ün koluna indirecekmiş gibi yaptı. Gözü hamlede olan 4 sağdan gelen yumruğu fark etmediği için yere yuvarlandı. Beraberinde 6'yı da sürükledi. 6 altındaki iri cüsseyi bastırmakta zorlanıyordu. Muştası elinden kaymış, silahı dengesizleşmişti. Tek eliyle 4'ü zapt edip tek eliyle muştayı dengelemeye çalışıyordu. Muşta bir anda elinden kayıp yere düştü. Ölümcül hatası da bu oldu. Dikkat dağınıklığını fırsat bilen 4 üste çıktı. Bıçağını 6'nın boğazına dayadı. Bu sırada toparlanmış olan 8 ayağa kalkmış mızrakla son hızda 4'e doğru koşuyordu. Mızrağı fırlattı. Doğrudan 4'ün sırtında kayboldu. Bir anlık duraksama yaşayan 4 elini yukarı kaydırdı. Ve etrafa kan saçıldı. Aynı anda 3 top sesi duyuldu.
4.Mıntıka, 6.Mıntıka ve 3.Mıntıka. Boşta kalan 4.Mıntıka kız haracı 1'e yardım etmeye gitti. 3 baya hırpalanmıştı. Ama 1'de de epey hasar vardı. Mesela tek kolunu kullanamıyordu. 4.Mıntıka'nın da karışmasıyla 3'ün ölümü garantilenmiş oldu. Kısa süre sonra yere düştü. Ancak kalan ikisinin hayatları kurtulmuş sayılmazdı. 8'in kız haracı 4'ün üzerine çullandı. Yumruk yumruğa dövüşmeye başladılar. 1'se... Tanrım! Bunun amacı ne? İki grubu karşı karşıya getirmiş olan Mason 1'i bıçaklıyordu. Gözlerim hemen Jensen'ı aradı. Tabii ki gitmişti. Mason işini bitirince yerinden doğruldu ve iki kız haracın yumruk yumruğa dövüştüğü yere yaklaştı. Aralarında bir-iki metre vardı. Mıntıka arkadaşına hitaben seslendi.
"Adios Lexia! Çok işime yaradın." Lexia ona dönmedi bile. Çünkü boğazına yaklaşan bir bıçağı engellemekle meşguldü. Mason koşarak buradan uzaklaştı. Ve ben ilk gün yaşanması gereken vahşetle baş başa kaldım.
Belki de ikisinin birbirini öldürmesini izlemem gerekiyordu ama bunu yapamazdım. Hiç birimiz bunu isteyerek yapmıyorduk. Belki Mason hariç.
Dört bıçağım kalmıştı. Birini çıkardım ve 4.Mıntıka'nın kız haracına fırlattım. Bıçağımın sivri ucu şakağında kaybolurken hareketsiz kaldı. Lexia şaşırmıştı. Gözleri çevreyi taradı ve beni buldu. O gözlerde birçok şey okudum. Minnet, teşekkür, şefkat, mutluluk... Ama bambaşka bir şey daha vardı... Hırs.
Birkaç adım yaklaştı. Bıçaklarımdan birini daha çektim. Onu kurtarmıştım. Tam anlamıyla ölümden kurtarmıştım. Karşılığı bu mu oluyor? "Karşılık beklememelisin Scarlett. Oyunlar böyledir. Seni değiştirirler." Kız durakladı. Ellerini yukarı kaldırdı. Ağırlığını sağ tarafına verdi. Sol bacağında bir bıçak asılı duruyordu. Onu çıkarıp fırlatmasına karşı tetikte bekledim. Tereddütle konuşmaya başladı.
"Be-ben... Teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın. Belki beni şimdi öldürmek istersin ama senden rica ediyorum. Mason... Bize ihanet etti. Kariyerlerle birlikte oldu. Beni sırtımdan bıçakladı. Ondan... İntikamımı almama izin vermelisin. Mıntıka'mın intikamını almama izin vermelisin. Bir galip olarak dönse bile... Onu öldürürler. Ve ben en çok..." Yutkundu. Başka şeyler de vardı.
"Söyle." Sesim buz gibi çıkmıştı. Ve bu onu ürkütmüştü.
"Ben... Babam böyle olsun isterdi. Oğlunun eve bir canavar olarak dönmesini istemezdi. Utanırdı. İnsan içine çıkamazdı. Hatta onu kendisi öldürürdü." Şaşırmıştım. Demek Mason'ın kız kardeşiydi. Hangi abi kardeşini göz göre ölüme terk ederdi ki?
"Tamam. Git ve intikamını al." Biliyorum belki aptallık ediyorum ancak ondan bunu esirgeyemezdim. Ben olsam bende aynısını yapmak isterdim. Yerden kaptığı palayla hızla ormana daldı. Ve gözden kayboldu. Ben de yere atladım. Öldürdüğüm haracın sırt çantasını aldım. Sadece onun çünkü onu ben öldürmüştüm. Bir tür ödül gibi.
Sonra da yola koyuldum. Arenada dört kişi kalmıştık artık. Benim peşimde olan Mason ve Jensen, Mason için intikam planları kuran kız kardeşi Lexia ve amaçsız bir kuş gibi dolaşan ben. Sonumuz ne olacak bizim? Ya da sonuncumuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
43.YIL AÇLIK OYUNLARI
FanfictionArkadaşlar, ben de bir THG hayranı olarak -ve bundan gurur duyarak- açlık oyunlarına dair bir kaç şey karalamak isterim. belki saçma gelebilir ama hikayemin özgün olmasına özen göstereceğim. iyi okumalar. ...