EVRENİN DERİNLİKLERİNDE SAKLI BİR DESTAN

12.8K 491 308
                                    

♢♢🔱♢♢

Evrenin uzak bir köşesinde, insanlıktan millerce uzaklıkta ve bi haber olan, mor bir ışık yayarak parıldayıp duran bir gezegen vardı.

Aşağılara inildikçe bu gezegende mor derili, üç parmakları olan insanımsı varlıklar yaşardı. Bunlar kadim Veru halkıydı. İnsandan daha kısa boylu olan bu halk, Vera gezegeninin güvenli ormanlarında yaşarlardı. Göklere, çok uzak bir yıldıza tapınırlardı.

Derlerki Veru halkı bir gün gök yüzünden gelecek bir Tanrıyı asırlarca bekler dururlarmış. O gelmeden üstlendikleri görevleri yerine getirmeye kızıl göğün altında kanlarıyla yemin etmişler. Anlatıldığına göre o gelmeden bu görevler yerine getirilmezsse öfkesi tüm dünyalarını yerlebir edecekmiş. Bu onların kıyameti olacakmış. Bu görevi yerine getirmek için şamanları kızıl göğün altında on iki cesur Veru gencini bu kutsal görev için seçmiş.

Kızıl gök yerini yıldızlarla bezeli karanlığa bıraktığında şaman elindeki asasını yanan ateşe sallamış ve o ateşten görevi üstlenen veru gençlerinin kaderi yükselmiş. Bu görevin sonunda sadece bir Veru genci başarılı çıkacakmış, kural buymuş. Gökten gelecek tanrı için on bir can feda edilmesi gerekiyormuş. O gece bu kutsal görev için seçilen gençlerin içinde eski hükümdarların kayıp soyundan gelen Rogan da varmış. İşte bundan sonra başlıyormuş asırlardır süren Veru halkının kaderi.

Bir sonraki kızıl gece geldiğinde on iki Veru genci ellerinde mor taşlardan yonttukları ve pena kuşunun renkli tüyleriyle süsledikleri mızraklarıyla hazır bekliyorlarmış. Veru kadınları ellerinde boya kâseleriyle yaklaşmışlar on iki gence ve ellerini batırdıkları beyaz boyalarla bedenlerine evreni çizmeye başlamışlar.

Vücutlarına değen beyaz boya anında parlamaya başlamış. O karanlık gecede Veru gençleri parlak gökyüzü gibi parıldıyorlarmış ilâhi bir şekilde.

Şaman parıldayan gözleriyle öne çıkmış. Kadim dilin lisanıyla seçilmiş gençlere dua etmeye başlamış. Arada ellerini ve kafasını kaldırıp göğe haykırıyormuş. Bu ışığın ve geleceğin tanrılarından seçilmişlere hayır duasıymış.

İkinci parlak hilal de gök yüzünde yerini aldığında asasını kaldırmış şaman küçük olan hilale doğru.
'Bu' demiş. 'Gelecek tanrımıza daha yakın olan yıldız. Ona saygıyla bakmalıyız, o bizim göremediklerimizi görendir.'
Orada toplanan Veru halkı küçük hilale doğru saygıyla eğilmişler.

'Şimdi, burada,' demiş Şaman gür sesiyle.
'Kızıl göğün sahibinin seçtiği on iki cesur Veru genci yeralıyor. Sunun onlara saygınlığınızı, minnettarlığınızı. Zira onlar kaderimizde hüküm sahibi kişilerdirler.'
O anda tüm Veru halkı ellerini seçilmiş on iki Veruya doğru kaldırıp saygıyla gözlerini kapatmışlar. Şamanın dilinden göğe hafif bir nağme yükseliyormuş. O an tüm Veru halkı huzur içinde on iki kahramanı selamlıyorlarmış.

Kısa bir bekleyişten sonra Şaman:
'Tüm eski Tanrılar ve gelecek yeni Tanrı adına, siz ey seçilmiş veru soyları. Karşınıza çıkacak tüm tehlikelere karşı cesur olun. Bilin ki bu kutsal görevin bir parçası da ölümdür. Ölüm her daim yanınızda dolaşıp duracaktır. Bu görevden sonra aranızdan bir kişi galip çıkacak, o kişi de gelecek Tanrıya adanacak, sonsuza dek...' demiş sakince. Gözleri mor gök yüzü gibi parıldıyormuş karanlığın içinden. O an kaldırmış şaman elindeki asasını ve göğe doğru tutmuş. Seslenmiş eski lisanın kıvraklığıya göklerdekine ve aynı anda asasından mor kıvılvımlar yükselip göğü aydınlatmış. Herşey şimdi tamammış, tüm ritüeller yerini bulmuş.

VERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin