SOĞUK DOKUNUŞLAR

1.2K 48 10
                                    

Karanlığın çağrısı o kadar dehşet doluydu ki dünyamız, güzel Vera'mız büyük bir çatırtıyla sallandı bir yıldızsız gecede. Derinlerde, en karanlık kuytularda dolaşan kötülük sadece bizleri değil, diğer ırkları da tehlikeye sokuyordu. Gorda huzursuzdu o gece. Anurasız geçen her dahika huzursuzluk veriyordu bize.
Ölen Tyria ağaçlarımız ardından yas tuttuk. Bazılarını dualar eşliğinde kestik. Karanlık bulaşmış bedenleri ateşe verip mor alevler eşliğinde umutsuz bir dansa koyulduk. Gerçeklik gözlerimizin önünde; Parıldayan dünyamızın üzerinde ve derinlerinde.

Anura bizim tek ve son umudumuz. Onu bulmak için koşturduk ve koştuk. Orman hayvanlarıyla arayışa çıktık. Gökelere baktık, uçan kuşlara sorduk. Mor ağaçlarımıza dokunduk ama yoktu. Uzaktaydı ve yalnızdı. Köye koştuk, gece tekinsiz ve korku doluydu. Gök ırkının kalıntıları arasında Anura'yı aradık.

•●●☆●●•

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Uyuduğu iyi olmuştu. Dinlenmiş bir şekilde aralıksız uyuması zihnine iyi gelmişti. Gece boyu karanlıkta yüzmüş, yüzmüş ve en sonunda gün ışığıyla uyanmıştı.

Riyera ortalıkta yoktu. Üzerini silkeleyerek ayağa kalktı ve etrafına bakındı. Mağara gece karanlığında oldukça büyük görünüyordu. Şimdi burası küçük bir oda kadar dardı. Elleriyle tavandan sarkan kıvırcık, sarımsı otlara dokundu. O dokunur dokunmaz bitki titreyip kıvrılararak mağaranın tavanına çıkıp köklerine asılı kaldı. Daha nice bilmediği sırlarla Vera ile baş başaydı artık. Etrafında katı kurallar ve elektrikli yüksek çitler yoktu. Ormana çok güzel kokular yayılmaya başlamıştı bile. Mağara girişine gidip cıvıl cıvıl seslerin yükseldiği ormana baktı. Gece gördüğü ürkütücü görüntü yerinde yemyeşil ve morun tonları kaplı orman kendisini karşılıyordu. Derin bir nefes alıp dışarı çıktı. Riyerayı aradı gözleri ama koca kediden bir iz yoktu.
'Süper,' dedi Masal sıkkın bir şekilde. 'Tek dostum da beni terk ettiğine göre sanırım nere gideceğime karar vermede tamamen özgürüm.'

İlerlemeye başladı bilmediği dünyanın ilk özgür sabahında. Etrafta oldukça güzel kokular vardı. Çiçek gibi kokanlar ve yemek gibi olanlar...
Bir insan gibi acıkmadığına şükürler etti. Sanırım bunun için Dr. Fuat'a da şükranlarını sunması gerekirdi. Her ne kadar da kendi rızası dışında dçnüştürüldüyse de bu özelliği işine pek fazla yarayacak gibiydi. En azından yemek arayarak zamanını boşa harcamayacaktı.

Vera'nın garipliklerine bakınıp yürümeye başladı. Ormana kök salmış koca, mor gövdeli ağaçların yanından geçti. Dışarı taşan bazı koca köklerin arasından geçip yürümeye devam etti. Çok fazla yol almamıştı ki tiz bir çığlıkla ardına dönüp baktı. Ses oldukça yakından gelmişti ve bu Masalı telaşlandırmıştı. Mahiyetini bilmediği bir yaratığa karşı savunmasız kalmayı istemezdi. Ama duyduğu ses biraz fazla tanıdıktı. Bu dünyaya ait olmayan ama tam olarak çıkaramadığı bir sesti. Gözleri yakınlarda birşey görmüyordu. Yukarılarda uçan birkaç parlak kuştan başka canlı yoktu. Önüne dönüp yürüyeceği sırada korkuyla bir çığlık atıp geriledi. Riyera parlak bedeniyle önünde dikiliyordu. Gözleri boş ve ifadesizdi.

Lanet olası hayvan, diye iç geçirdi Masal derin bir soluk alarak. Aslında Riyera'yı tekrar görmek kendisini içten içe mutlu etmişti. Koca kedi oturduğu ağaç kökü üzerinde metalik kuyruğunu yavaş yavaş sallıyordu.
Bir keresinde başka bir robotinsandan dönüştürülen hayvanların yeni yeteneklerinin insanlarınkinden daha gelişmiş olduğunu duymuştu. Bu Riyera'yı ormandaki tehlikelere karşı yanında tutmasına yetiyor ve artıyordu. Aslında kimin kimi yanında tuttuğu belli olmuyordu ama buna kafayı şimdilik takmayacaltı.

VERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin