Yaklaşık 2 saat sonra tüm planı hazırlamıştık. Ardından 3 gün boyunca konaklayacağımız otele doğru yola çıktık.Çok gösterişli olmasada idare eder bir oteldi.Krem renginde yosun tuttuğu için kazımaktan eskimiş duvarları vardı.Ayrica kuvvetli bir depremde yıkılacak ilk 5 binadan biriydi.Resepsiyon denilen yerde iki kişilik bir koltuk ve bir adet metal ayaklı cam masa vardı.Hemen ileride ise bir masa ve üzerinde yazılı resepsiyon yazısı vardı.Kalacağim odada Edward da olacaktı.Sanirim Başkan onunla iyi anlaşmamizi istiyor hattaha emrediyordu.Başkan resepsiyonda birkaç deri kağıt parçasına imza attıktan sonra , bize odamizin anahtarini taktim etti. Ardından iyi günler dileyerek otelden ayrıldı.
Edward ile odamıza girdik.Kapı , beyaz fazlalık bir tahta parçasından yontulmuş meşe ağacındandı.Hemen ileride çift kişilik ranza ve hemen gerisinde 2 kişilik oturma grubu bulunuyordu.Uzerimi değistirir değiştirmez hemen kendimi ranzanın üstüne attım. Yatağa oturduğum anda gıcırtı sesleri kulağımı tırmaladı.Edward ta kendini alt kata attı ve bedenini dinlenmek üzere uyku moduna soktu.
2 saat denebilecek kadar kısa bir süre sonra kalktık. Odaya adım attığımız andan beri ağzımızı açmamıştık. Ardından Edward konuşmaya başladı.Surat ifadesinden konuşmasının soru işareti ile biteceği belliydi._ Korkuyor musun?
Bu nasıl bir soruydu? Denizcilerin tümünün korkma duyularını yitirdiğini bir aptal bile bilirdi.
_Tabikide korkmuyorum. Sen korkuyorsan yanımda boşuna yer edinmemeni öneririm.
_Beni hafife alıyorsun Bread.
Adımı söyledikten sonra bir kahkaha patlattı.
_Seni hafife almamam için önümde duran sebepleri değerlendirmeme gerek bile yok Edward.Korku gözlerinden belli olur.Nasıl olduğunu merak edersen şuradaki paslı demir çerçeveye sahip aynaya bakabilirsin.
Yataktan kalktı ve üst kata yani bana o korku dolu gözlerini çevirdi
_Burada bana neden en iyi denizci dediklerini biliyor musun.
Hayır anladımda kafamı salladım.Aslında merak ediyordum.Kulaklarımı açıp dinlemeye koyuldum.
_Birkaç ay öncesine kadar adı dahi duyulmamış bir denizciydim. Köpek balığı avlamak üzere ava çıkmıştım.Yanımda yalnızca 2 denizci daha vardı.Dümeni bırakıp okyanusa göz gezdirmek üzere güverteye çıkmiştım.Ardından bir mucizeyle gözgöze geldim. Dev bir MEGALADON !
Karşı karşıya kaldığım manzara karşısında şaşkına dönmüştüm.Nesli tükenmiş dünya üzerindeki en büyük yırtıcıyı görmüştüm.O günden sonra bütün gazeteler beni konuştu.Aslında bana adil gelmemişti. Sonuçta yalnizca görmüştü, avlamamıştı. Belki bir megaladon görmek imkansızdı ama yalnızca görmüştü.Belkide karşılaştığı dev yaratık bir balinaydı.
Ardından sesini yükselterek konuşmaya devam etti
_Tamam belki sana imkansız geliyor ama ben bu megaladonun Angel'ın emrinde olduğunu düşünüyorum.Bu yaratıkla iki kez karşılaştım ve ikisindede Angelı avlamaya çalışıyordum.Sence bu tesadüf mü?
Olabilir anlamında başımı salladım.Şaşkınlığım ikiye katlanmiştı. Böyle birşey mümkünse düşmanımız Angel daha oyun başlamadan 1_0 öne geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSUN KAPILARI
Fantasy*Balıkları bul ve birini seç, yalnızca biri seçtiğin kapıyı açacak*