Ertesi gün hayal kurmaktan ağırlaşmış kafamı zar zor kaldırıp kahvaltı yaptım. Dünki megaladon meselesi beni endişelendirmişti.Ancak korkutmamıştı.O kadından herseyi beklerdim.Herşeyi...
Saat on iki civarında başkan otel odamıza ayak bastı ve çift kişilik koltuga oturdu. Bize bir gelişme olup olmadığını sordu.Edward ağzını açmayınca bu megaladon olayını başkana duyurmamamız gerektiğini anladım.Saat ikiye kadar normal şeylerden konuştuk"ne kadar yiyecek gerekli,silah gerekli mi ,güçlü bir halatı nereden bulabiliriz" gibi standart sorulardı.Cevaplarını bulduğumuz anda Başkan odadan çıkmak üzere günün son selamını verdi.
Başkan odadan çıktığında , duvarda asılı saatin küçük kolu sekiz rakaminin üzerinde durmuştu. Edward dünkü konuşmayı başlatmıştı. Teknik olarak sıra bendeydi.Lafı uzatmadan konuya girdim
_Şu megaladon hakkında ne biliyorsun?Masaya birkaç kağıt parcası fırlattı ve cevap verdi
_Aslına bakarsan şuan o megaladonun Angel ın emrinde olduğundan eminim.Ve uzunluğu 35_40 metre civarında.Ölümcül bir makine .Gemimizi gözü kapalı yok edebilecek kadar. İyı bir planımız olmazsa hayatımızda birdaha plan yapamayız.Anlayacağın gibi saniyeler içinde yok oluruz.İçimde korkuya yakın bir duygu vardı.Ama korkmuyordum! Korkmayacaktım!korkamazdım!
Sesimdeki tedirginliği gizleyerek_Onu öldürme inkanımız ne? Sorusunu yönelttim.
_İmkansız diye birşey varmıdır?
_Sanirım hayir.
_Bu durumda cevap pekde hayır değil. Aslına bakarsan Atlantik okyanusun derinliklerinde onlardan 2 tane daha olduğunu ve hepsinin Angelı koruduğunu düşünuyorum.Diğer denizcilerin gözlemlerine göre Angelı arayan her denizci bu büyük ölüm makinelerinden biri tarafından yutulmuş.
Sözlerinin ardından yutkundum.
Yoksa gemimizi batıran süper güçleri değilde bir megaladon muydu.Kurtarma gemisiyle ilerlerken okyanusta gördüğüm o karaltı.
Anlaşılan o ki Angel sihirli güçlerini her fırsatta korunmak için kullanmıyordu.Çunku korumaları vardı...
_Bundan emin misin Edward?_Hiç olmadığım kadar.
_Uyuyabilecek misin?
_pek sanmıyorum.
Suratında küçük bir gülümseme belirdi.
_O halde bakalım bu yaratık hakkında neler bulabiliyoruz.
Araştırmamız gece boyu sürmüştü.İskeletlerini incelerken yine korku olmayan garip bir duygu içersindeydim.Dişleri neredeyse benim boyumdaydı.Bir beyaz köpekbalığının birkaç katı boya ve güce sahipti.
Araştırmamız saatlerce sürdü.Sabaha karşı birkaç dakika gözlerimizi dinlendirebildik. Kalbimiz ve beynimizde oluşan duygu,gün geçtikçe yerini korkuya bırakıyordu.Ertesi günde düne karşı pek iyi geçmedi. Tüm gün ya uyudum ya da yemek yedim.Ancak her ikisinde de aklımda yankılanan iki kelime değişmiyordu "ÖLÜM" ve "ANGEL"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSUN KAPILARI
Fantasy*Balıkları bul ve birini seç, yalnızca biri seçtiğin kapıyı açacak*