"Şöyle düşün o zaman. Körebe oynuyoruz ve sen bir süre ebe olacaksın. Ama mızıkçılık falan yok. Bu oyuna sayılı kurallar koyacağım ve kurallardan birini ihlal edersen, oyunbozan olursun ufaklık. Hafızalarda oyunbozan olarak kalmak istemiyorsan bütün kurallara uyacaksın.Kural 1; Vazgeçmek yok.
Kural 2; İsyan etmek yok.
Kural 3; Dua edeceksin.
Kural 4; Seveceksin.
Kural 5; Ve ne olursa olsun beni takip edeceksin.Gözlerin gökyüzünün maviliğiyle, papatyaların aklığıyla buluşana denk ufaklık, sana hem arkadaş, hem dost, hem sırdaş olacağım. Hayatının her anında senin yanında olmaya söz veriyorum.
Anlaştık mı?"
~Derin bir nefes aldı genç kız. Heyecandan avuçlarının içi terlemiş, kalbinin yüksek sesi kulaklarına etki ederken ne zamandır zor topladığı cesaretini kaybetmek istemiyordu. Elinde tuttuğu telefona baktı tekrardan. Telefondan yansıyan yüzünü inceledi birkaç dakika boyunca. Turuncuya çalan dalgalı saçları örgülüydü. Fakat bir tutam saç sürekli gözlerinin önüne düşüyor o da itina ile titreyen elleri ile düzeltip duruyordu. Şu an elleri kalbinden farksız değildi aslında. Tir tir titreyen ellerine odaklandı gözleri ve daha sıkı tuttu telefonu. Rehberde kayıtlı olan numaraya tıkladığında kalbinin deli gibi çırpınmasını umursamamaya çalıştı.
Parmakları birkaç harfte gezindikten sonra sildi yazdıklarını.
"yapamayacağım..."Diye mırıldanmıştı kendinin bile zor duyacağı bir sesle.
Ama tekrar geri gelen bir cesaretle "yapabilirsin Meva." dedi az öncekine nazaran yüksek çıkan bir sesle. "kaybedeceğim bir şey yok... Hem belki..." duraksadı birkaç saniye ve kendi kendine konuşmaya devam etti sanki karşında birine bir şey anlatıyormuş gibi.
"...Belki hatırlar beni, hatırlatırsın kendini Meva. Hem insan unutur muymuş hiç ilk oyun arkadaşını."
Hafif bir tebessüm kondurdu genç kız dudaklarına. Ve tekrardan dokundu telefonun ekranına. Zaten gizliden yazacaktı. Ne gerek vardı bu kadar heyecanlanmaya değil mi?
Ve yazmaya başladı söylemek istediklerini kendini hatırlamayacak olan adama.
Biraz korkarak,
Biraz cesaretle,
Ve dolu bir özlemle...Meva: Birlikte çıkmıştık oysa bu yola.
Meva: Sen kaldırmıştın beni düştüğümüz o çamurun içinden.
Meva: İkimiz de yaralanmıştık biliyor musun o gün? İkimiz de aynı yerden yaralanmıştık.
Meva: Kapkara dünyama bulut olmuştu o bilmediğim kahvelerin.
Meva: Ve "eğer demiştin, kurallardan birini ihlal edersen ufaklık Oyunbozan olursun."
Meva: Ben buradayım kahvelerinde kendime gökyüzü kurduğum ve o gökyüzünün bulutlarına bana salıncak kuran çocuk... Bu oyunu ben değil sen bozdun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyunbozan
Short Story"Mavi," dediğinde Meva'nın kıkırdayışı kalbinin teklemesine sebep oldu. "Mavi, benim sana salıncak kurduğum gökyüzünün rengi." Bu cümle Meva'yı daha mutlu ettiğinde yüzünü Miraç'a dönmüştü bile. Gözlerinin gözlerine denk gelmesine ne hacetti, kalbi...