Sabah telefonumun 6.30 alarmına kalmadan erkenden uyandım. Elimi yüzümü yıkayıp odama geçtim. Dolabımın karşısına geçip kırmızı şeritleri olan siyah okul eteğimi ve beyaz okul formamı giydim. Yüzüme ince bir fondötenle ve biraz rimel ile makyajımı bitirip odamdan çıktım. Üzerime ince bir hırka alıp ayakkabımı giymek için sırtımı vestiyere yasladım. eğilip siyah convers lerimin TEK'ini giymiştim ki abimin odasının kapı sesi geldi. Abim yanıma gelip"Alper aşağıda,seni bekliyor okula bırakacak seni!"dedi ters bir sesle. "Sakın ters bi hareket yapıyım deme!"
"Sanki ne yapabilirim ki! " dedim dişlerimin arasından
Aşağıya indiğimde Alper siyah Range Rover'ına yaslanmış beni bekliyordu. Üzerine siyah dar bir V yaka t-short giymiş ve altına siyah bir pantolon giymişti açık kumral saçlarını yukarıya doğru kaldırmış sözde havalı gözükmeye çalışan tavrıyla bana çarpık bir gülümsemeyle bakıyordu.
"Günaydın" dedi samimi bir sesle. Cevap vermemekle yetinip yüzüne bakmamaya çalışarak "gidelim mi artık " dedim. "Elbette" diyerek arabanın kapısını açtı ve benim binmemi bekledi. Eteğimin açılmamasına dikkat ederek arabaya oturdum.
Bizim mahalleden çıktıktan sonra ikimizde sessizliği seçtikTa ki okulun önüne gelene dek.
Ben kapıdan çıkacak iken Alper " Neyin var senin,iyi misin ? "dedi endişeli bir sesle "Yaa ne demezsin seninle zorla evlendirilmem için 18 ime girmemi bekliyorlar sence nasıl iyi olabilirim?" Sözlerim bitikten sonra arabadan inmek için bir hamle yaptım fakat Alper gitmeme izin vermedi.
Alper'in parmakları koluma bir hançer misali saplandı. Acı tüm bedenime zehir gibi yayıldı. Kalbimin ritmi hızlanırken refleks olarak acı dolu bir inilti nidası döküldü dudaklarımdan
Alper'in gözü dönmüş gibiydi bakışları o kadar sert ve öfke doluydu ki bakmaya korkmuştum. "Ne dedin sen! " dedi dişlerinin arasından "Bırak! Canımı acıtıyorsun!"dedim kolumda olan, eklem yerleri beyazlaşmış parmaklarını tenimden ayırmaya çalışarak.
Boşta olan eli ile çenemi serçe kavradı ellerinin arasına dolanan sarı saçlarım canımı acıtıyordu. Yapabileceğim tek şey ona bırakmasını söylememdi , çünkü ona gücüm yetmiyordu.
Birden çenemdeki elini çekti ve gülmeye başladı "Biliyor musun eğer istesem 18 ini bile bekleme abin benim yanımda nasıl olsa. Eğer sabrımı zorlarsan Doğum gününü beklemem!Sarı kız "dedi yüzümdeki saçlarımı kulağımın arkasına atarken. Kolumu çekip elinden kurtardım arabadan inecekken "İğrençsin"dedim ve kapıyı hızla kapattım. Hızlı adımlarla okula doğru ilerlerken okulun girişinde bizim sınıfın şımarık kız grubu ve egoist Ezgi okul girişinde bana dik dik bakıyorlardı. Okulun girişindeyken onlara ters bir bakış atıp okula girdim sınıfımın olduğu kata doğru ilerledim ve 11/E sınıfına girdim. Gözlerim sınıfta Büşra yı ararken Büşra bana sırasından el salladı,yanına giderken Ezgi ve grubu sınıfa girdi. Bakışlarını sırtımda nakış gibi dolandığını anlayabiliyordum.
Büşranın yanına gidip çantamı sıranın yanına astım Büşra siyah saçlarına at kuyruğu yapmış ve mavi gözlerini öne çıkarmak için açık kahverengi bir makyaj yapmıştı. Saçının önlerinden birkaç tutamı çıkarmıştı.
Ezgi yanıma gelip ellerini masaya koydu ve sinsi bir gülümsemeyle "oooo güzel sürtüğümüz gelmiş, müstakbel eşin Alper Kara nasıl bıraktı seni özlemiş olmalıydı " dedi. Yanındaki kızlar kıkır kıkır gülerken Benin gözlerim dolmuş elim ayağım buz kesmişti. Ezgi'nin yanındaki sarışın kız Defne "Ahh kıyamam bozuldun mu sen tatlım " dedi gülerek. Büşra ayağa kalkıp bir küfür savurarak gitmelerini söyledi. Onları gönderdikten sonra çantamı alıp dışarı çıkıyordum,arkamdan gelen Büşranın kolumu tutmasıyla ona doğru döndüm. "Gölge! N oluyo ne diyo bu sürtükler!"
Evet ona anlatmamıştım. Niye bilmiyorum ama yapamamıştım. En yakınım olmasına rağmen dilim varmıyordu bana yapılanları ona anlatmaya.
"Dedikleri doğru " dedim fısıltı halinde. "Büşra gitmem lazım nolur sonra konuşalım mı?"dedim gözyaşlarım yanaklarımdan akarken.
Okuldan çıktıktan sonra nereye gitttiğimi bilmeyerek öylece yürüdüm,ağladım,koştum,ağladım. En sonunda dizlerimin üzerine yığıldım. Yapamadım,daha fazla dayanamadım,çocukluğumdan belli yapılanlar artık ağır geliyordu bana dayanamıyordum.
Çıkmaz bir sokağa girmiştim evler dokunsan yıkılacak gibiydi insanlar geçerken uzaylı gibi bakıyorlardı evlerin aralarındaki boşluklar çok azdı ve içki şişelerinin kırıkları, sigaralar uyuşturucu çöpleri...Burası İstanbul'un en ücra köşeleriydi. Kaldırıma oturarak kendimi rahat bıraktım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. İstemiyordum ne şu an hayatta olmayı ne de o pislikle evlenmeyi!
Yapamıyordum karşı gelemiyordum, kabullenmek istemiyordum. Ellerimi yüzülme kapatarak ağladım nefesim kesilecek kadar ağladım
Yanımda birinin oturduğu hissi ile ellerimi yüzümden çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yanlızlığı/Gölge'nin ayak izleri/
ChickLitSessizlik.. -senin kurtarıcın benim bana muhtaçsın,zorundasın vazgeçemezsin vazgeçersen yanarsın yanma...