3.bölüm Tehlike

42 3 0
                                    

Oturduğum banktan kalkıp eve doğru yürüdüm. Eve geldiğimde saat 5.30 a geliyordu. Gelir gelmez odama geçtim uzun bir duş aldım ve kitaplığımın önünde dikilmeye başladım. Livaneli-huzursuzluk kitabını dün gece bitirmiştim yeni bir kitaba başlayacaktım. Elimi kitaplarımda gezdirdim. Josh Malerman'ın Gölün dibindeki EV kitabını seçip sayfalarını karıştırdım. Gerilim kitabı benim her zaman için favorilerim arasındaydı. Pijamalarımı giydikten sonra yatağıma oturup kitabın ilk sayfasını açıp okumaya başladım. Bir saatten fazla okuduktan sonra biraz bir şeyler yiyip yorganın altına girdim
        Sabah yine aynı rutin ile kalktım ve hazırlandım. Bu gün günlerden cuma idi. Komodinimden telefonumu alıp gelen bildirimlere baktım. Büşradan 15 cevapsız arama, Alper'den 4 mesaj, 1 bilinmeyen numaradan arama,Büşra dan 20 WhatsApp bildirimi. Of Büşra
Ya!  Ben onu arayacaktım unutmuşum!
        Alperin mesajlarına baktım;
   "Günaydın"
    "Bu akşam yemeğe gidiceğiz akşam 8 de alırım seni "
"İtiraz istemiyorum "
     "Sana giymen için bir elbise yollayacağım onu giy"
            Emredersiniz!! Sinirle evden çıkıp okula doğru yürüdüm. Yolda Büşra yı arayarak okulun girişinde beklemesini söyledim.
.         .           .
   ".......böyle işte " dedim Büşra ya nefesimi vererek.
     "E peki o adam kim"
      "Bilmiyorum"
       "Sabah seni arayan numara o olabilir mi" dedi
        "Olabilir"dememle zilin çalması bir oldu. Sınıfa girdik ve dersin başlamasını bekledik. Ders coğrafyaydı dinlememeyi tercih edip Büşra ile saçma sapan konulardan konuştuk. Teneffüs zili çalınca  kantine gitmek için çantamdan cüzdanımı ararken sınıfa birilerinin girip birini aradığını gördüm dikkatli bakınca dün yanıma oturan ela gözlü çocuk olduğunu anladım. Gözleri ile sınıfı taradı ve ela gözleri beni buldu. Gözlerimi sınıf üzerinde gezdirdim fısıldalaşmalar vardı ' bu girişteki Alaz Kandemir değil mi,onun burda ne işi var, bu adama çok çapkın diyorlar , Gölge ye bakıyor , kesin aralarında birşey var....'
         Bakışlarımı tekrar adının Alaz olduğunu öğrendiğim adama çevirdim bakışları hala gözlerimdeydi. Büşra beni dürtüp "kim bu?" Dedi. "Anlattım ya hani sokaktaki adam"dedim bakışlarımı ona çevirip fısıldayarak. Büşranın şoku atlatması üzerine beni dürterek cüzdanımı alıp elime uzattı gidelim işaretiyle sınıftan çıkmak için yürümeye başladık bakışları hala üzerimdeydi. Arkadan Ezgi'nin sesi geldi "Gölge olmuyor ama her gün başka biri şimdide Alaz Kandemir i mi ayarttın" dedi
        Yeter ama! Bu kadarı da fazla!! Dayanamayıp arkamı döndüğümde ayağa kalkmış ellerini göğüslerinin hizasında bağlamış bana pis bir sırıtışla bakıyordu. Yanına hızlı adımlarla gidip " kendine gel! Ne diyorsun sen " diyerek ona sert bir tokat attım Büşra arkamdan gelip diğer iki kızı halletti bende Ezgi'nin saçından tutup "sen ne dediğinin farkındamısın be yollu. Ben sen miyim"küçük bir kahkaha atıp "bu işler senden sorulur. Şimdi ağzını kapat yoksa ben kapatırım sürtük" dedikten sonra saçını bırakıp sınıfın çıkışına doğru yöneldim. Bakışları benim üzerimde dolanan Alaz ben kapıdan çıkacakken  kolumdan tutarak beni sürüklemeye başladı."Bıraksana ya yaptığını sanıyorsun sen?Bırak kolumu!Bırak dedim!"Diyerek kolumu çektim."benimle geleceksin" dedi net sesiyle. Tekrardan kolumu çekiştirerek arkasında sürüklemeye başladı.  Okulun bahçesinin dışında kolumu bıraktı be hemen konuşmaya başladı;
       "soru sormadan ve konuşmadan benimle geliyorsun-"
       "A-ama"
       "Sana konuşmadan dedim!!"diye bağırınca olduğum yerde donakaldım. Beni kolumdan tutup bir arabanın içine oturttu. Arabanın önünden dolaşıp sürücü koltuğuna geçti.Gazı kökleyerek uzaklaşı,lastiklerin çığlıkları doldurdu kulaklarımı.
       "Ee şey.. müziğin sesini açabilir miyim?" Dedim gözlerine bakarak.
      "Tabi"diyerek radyoda çalan 'say something' şarkısını dinleyerek yolu izlemeye başladım.  
       Yol boyunca sessizliği bozan Alaz oldu.
        "Adın ne?" Dedi gözlerini yoldan ayırıp benim gözlerime sabitleyerek. "Gölge" dedim bende bakışlarına karşılık vererek. Daha fazla gözlerine bakamayıp yola çevirdim yönümü. Alaz ana yoldan çıkıp bir patikaya girdi.
Cebimdeki telefonun titreşimiyle irkildim. Telefonu arka cebimden çıkarıp arayana baktım
Mercan arıyor......
-alo efendim mercan.
-Abla sana bir kutu gelmiş Alper yollamış haberin var mı?
- var sen onu odama koy canım.
- tamam by
-by.
Telefonu kapatıp cebime attım ve Alaz da arabayı durdurup arabayı çalışır bi vaziyette bırakıp dışarı çıktı. Patikadan ilerlemeye başladı. Benim inmediğimi anlayınca dönüp bana baktı. 'Hadisene' dergibi ellerini hareket ettirince arabadan inip yürümeye başladım. Yanına geldiğimde aniden durup soru sorar gibi bana baktı. "Kim o "dedi tek kaşını kaldırarak. Bu haliyle tam bir kiralık katil gibi duruyordu. Üzerine giydiği gri vücudunu saran bir t-short,siyah pantolon ve beyaz spor ayakkabısıyla oldukça hoş gözüküyordu. Keskin yüz hatları ve uzun kirpikleri yüzüne ayrı bir hava katıyordu.
Beni daldığım yerden çıkaran Alaz "Evet. Bir soru sordum"dedi. "Haa kardeşim mercan" dedim cevap vermeyi akıl ederek. Alaz yürümeye başladı ve her zamanki gibi bende onu takip ettim. Daha fazla dayanamayıp "nereye gidiyoruz" dedim Alaz'a masum kedi gibi bakarak. Cevap vermedi uyuz!!!!
"Bir şey sordum" dedim ısrar ederek. "Gidince görürsün. Konuşacaklarımız var" dedi soğuk çıkan sesiyle.
Biraz yürüdükten sonra bir kulübenin önünde durduk. Alaz elini belime attı,başımı çevirip ona baktım. Yani biraz olağan üstü Harika,efso olabilir ama...Dengesizin teki MANYAK,PSİKOPAT!! Alaz bana bakıp "biraz daha bakacak mısın yoksa önündeki taşı görecek misin?" Dedi ben düşmek üzereyken beni tutarak.
        Kulübeden içeri girdik kapının hemen önünde çatı katına çıkan bir merdiven vardı. Sağ tarafta geniş,ferah bir mutfak ve sol tarafta salon vardı. Alaz benim salona geçmemi söyledi kendi dışarıda biri ile konuşup yanıma geldi. Benim oturduğum üçlü koltuk kapının çaprazında idi. 3'lü koltuğun karşısında iki tane tekli koltuk yerleştirilmiş ve teklilerin yanına kapıya bakacak şekilde beşli kahverengi deriden yapılmış büyük bir koltuk vardı.
       "Evet buraya neden geldik" dedim etrafı incelemeyi bırakıp Alaz'ın gözlerine baktım.
        "Ben sana bir takım görevler vereceğim sende bunları yapacaksın" dedi rahatlığımdan taviz vermeyerek
        "Neden yapıyım bunu" dedim şaşkınlıkla.
        "Çünkü ben öyle istiyorum"dedi her harfe ayrı bir vurgu yaparak.
        "İşte bende onu diyorum bunu istemen için bir neden olmalı. " dedim biraz sesimi yükselterek.
         "Abinle arandaki husumet neden"dedi öne eğilip ellerini dizlerine koyup birleştirerek.
          "Bu seni ilgilendirmez" dedim başımı öne eğerek. Gözlerine bakamadım. Kaçırdım gözlerimi.
          "Anlat" dedi kaşlarını çatarak.
          "Öncelikle sen benden ne istiyorsun onu anlat" dedim
          Ara sehpaya bir fotoğraf  bıraktı
          ". Bu adam rauf Altıntaş  sen onun yanına gideceksin bu gece bi tahsilat olacak rauf Altıntaş bir gruptan para alacak ama sen onu başka bir depo ya yönlendireceksin. Gerisini  boşver. Ayrıca şık ve göz alıcı şeyler giy" dedi. Küçük bir not kağıdı verdi ve konuşmaya devam etti "bu kağıtta gideceğin deponun adresi var zaten biz seni takip edeceğiz. Sen karşı grubun ayarladığı kız gibi göstereceksin kendini"
        "B-ben bunu yapamam benden bunu isteme ben yapamam " dedim
        "Yapacaksın yapmak zorundasın!"diye kükredi ayağa kalkarak beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı ve beni iteleyerek duvara çarptırdı. Üzerime yürüdü "Abinin yaptıkları yanına kalamaz ve sen bunu yapmak zorundasın. Yapmazsan"dedi çenemi parmaklarıyla kavrayarak boğazımı sıktı. Nefes almakta zorlanıyordum. Boğazımda oluşan acı nefessiz kalmama neden oldu. Ellerimle Alazı engellemeye çalıştım. Alaz'ın gözleri katran karası bir hal almıştı. Dişlerini sıkıyordu.
       "Alaz Bırak-ne-nefes alamıyorum"

Karanlığın Yanlızlığı/Gölge'nin ayak izleri/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin