Alaz kendine yeni gelmiş gibi ellerini çekti boğazımdan. Benden birkaç adım geri çekilip ellerini saçlarından geçirdi. Nefes nefese kalmıştım. Öksürerek kendime gelmeye çalıştım. Koltuğun kenarlıklarından tutundum ayakta kalmak için. "Özür dilerim ben, ben kendimi kaybettim. " gözlerinde o an pişmanlığı gördüm saf pişmanlık duygusunu hissettim bakışlarında. Gözleriyle anlatıyordu içinden geçenleri. En gerçekçi haliyle bakıyordu bana. "Bu kadar benzemek zorunda mısın" dedi anlaşılamayacak kadar kısık bir seste fısıldamıştı sanki. Gözlerindeki acı görülmeyecek gibi değildi. Öyle bakıyordu ki bakışları insanı suçlu hissettiriyordu. Alaz'ın karşısındaki koltuğa oturdum. Ellerime yanlarıma koyup onu izledim. Acı çekiyor gibi bir hali vardı. Ellerini yumruk yapıp bana sert bir ifadeyle baktı." Malum artık bizle çalışıyorsun ve gelen adamı etkilemek için şık bir şeyler giymen lazım kalk alışverişe gidiyoruz" dedi ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlerken bende arkasından kalkıp yürümeye başlamıştım hala nefesim düzene girmemişti ve boğazımda bir kuyu kadar derin bir acı vardı. Kadıköy'deki bir AVM ye gelmiştik girişten ilerleyip bir mağazaya girdik Benden çok Alaz ilgileniyordu elbiselerle, elime tutuşturduğu elbiseye baktım somon rengi üzeri payetli arkasında derin sırt dekolteli mini bir elbiseydi. Ellerimdeki diğer elbiseler ise birisi diz kapaklarımın bir karış üzerinde biten balıkçı yaka kol kısımlarında ince zincirleri olan bebek mavisi,bel kısmında kemer şeklinde pudra taşları vardı. Diğer elbise ise patlıcan moru renginde diz kapaklarımdan yukarıda uçuş uçuş pileli eteği olan bir elbiseydi. " bunları git dene " dedi suratıma birkaç elbise daha atarak. Gözlerimi devirip kabinlere doğru yürüdüm. Boş bir kabin bulup içeri girdim ilk önce somon rengi elbiseyi denedim. Bu adam benim bedenimi nereden biliyor ya? Üzerime tam olmuştu
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kabinden dışarı çıkıp aynadan kendime baktım. Yuh! Bu elbise çok kısaydı. Alaz yanıma gelip beni baştan aşağı süzdü. Çarpık bir sırıtışla bana baktı. Hii sanırım biraz domates e benzemiş olabilirim. "Tamam bunu alıyoruz diğerleri de aynı beden zaten onlarıda alacağız. Çıkarabilirsin" dedi ben kabine dönecektim ki ayyy ben cüzdanımı almadım! Arkamı dönüp Alaza baktım ve biraz mahçup bir şekilde "şey ben cüzdanımı almadım ama yanıma" Dedim. "Sana ödeten yok zaten"diyip arkasını dönüp uzaklaştı. Sabır dilercesine iç çekip kabine girdim. Saatlerce AVM de dolanıyorduk ve artık çok yorulmuştum "yeter artık çok yoruldum akşam 6 da evde olmam lazım benim" diye sızlanıp saati göstererek. Cidden saat 4.55 olmuştu. Alaz beni eve bırakıp uzaklaştı. Evin zilini çalıp açılmasını bekledim. Kapıyı Ege açtı. "Neredesin sen!"dedi kızgın bir ifadeyle " sana ne "dedim yüzüne bile bakmayıp odama giderek. Kapıyı hızla kapatıp kilitledim. Güzel uzun bir duş alıp Alper'in yolladığı kutuyu açtım. Elbiseyi havaya kaldırıp baktım. Elbiseyi bir kenara koyup saçımı yapmak için ilk önce kuruttum. Maşayı prize taktım, iç çamaşırlarımı giyip saçımı yapmak için aynanın karşısına geçtim. Koyu sarı saçlarımı kalın bukleler haline getirilirdim ve makyaja başladım gözlerime koyu kahve bir makyaj yapıp eyelenir ve rimel ile göz makyajımı bitirdim yüzüme biraz fondöten sürdüm. Nude bir ruj sürüp makyajımı sonlandırdım. Aynadaki yansımama baktım (multide). Telefonumun çalışı ile komidininden telefonumu aldım. Alper arıyordu. "Efendim" "Geldim. Hazırsan in hadi" "İniyorum" diyip telefonu kapattım. Pudra çantamı ve sabah Alaz ile aldığımız ayakkabılardan birini giydim. Aşağıya indiğimde Alper beni kapıda bekliyordu. Üzerine krem spor bir takım giymişti. İkimizinde kıyafetlerinin renkleri birbirine benziyordu normal kızların durumunda olsam buna sevinirdim fakat şimdi bu beni hiçte etkilememişti.