2

6 1 0
                                    

Ben ilkokuldan beri çevremdekiler tarafından hep çizim yeteneğimle bilindim.. 1.sınıfta öğretmenim en güzel resimleri benim çizdiğimi  söylerdi ama benim için yeterli değildi.. arkadaşlarım çizim yapamadığından çevremde toplanır.. Salih onu çizermisin, arkadan biri bağırır; 'Hayır Salih önce ben geldim bana bunu çiz' bir defasında geyik çizmem için bile gelen olmuştu.. bir şeyler karalayıp göndermiştim, çizim berbattı ama kimse sesini çıkarmıyordu.. onlar beni, benim istediğim gibi değil.. kendi istedikleri gibi şekillendirdiler.. ben de verilen bu gazın üzerine Güzel Sanatlar Fakültesi okumak istedim, ama ailem sanki onlardan dünyanın en lüks arabasını istiyormuşum gibi ani bir tepkiyle karşı çıktı, hiçbir şey diyemeden sustum..

6 yaşımdayken onlar beni sanata itti ve ben bir daha ayrılamadım.. Matematiğim daha ortaokulda 62'ydi. Fakülte istemediler.. bende Grafik Tasarımcı olmak istedim.. buna da öğretmenlerim karşı çıktı.

Iki tarafında mutlu olacağı bir şey bulduk sonunda.. mimar olacaktım. Hem çizim yapıp hem sayısal öğrenecektim.. ama bunun yanı sıra, çizim ve sayısalın yanı sıra kendimi edebiyata adadım.. Ingiliz ve Rus edebiyatını severdim ama Türk edebiyatı asıl sevdamdı benim..

Cemal Süreya, Atilla Ilhan, Nazım Hikmet ve Oğuz Atay vazgeçemediklerimdi.. şiirleri okur, aşklarını nasıl kelimelere yansıttıklarını görmeye bayılırdım.. şiirler ve edebiyattan çıkardığım sonuç; daima hayat felsefem olarak kaldı 'Bir şeyi sevicek olursam eğer, vücudumun bütün zerreleriyle, her parçamla sonuna kadar seveceğim..' Bu felsefeye sonuna kadar inanırken ilk görüşte aşka asla inanmazdım, ama oldu.. o noktada yine hayatım değişti kendimi avuturum hep ama ben orda o noktada aşık oldum.. tam da böyle bir şeyi düşünürken aşık oldum...

Kendine iyi BAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin