"Daha fazla duymak istemiyorum! Şirketimizi saygınca yönetecektin. Ama görüyorum ki bay ben istediğimi yaparımın tek işi eğlenmek olmuş! Aç gözlerini oğlum. Her zaman burada olmayacağım!"
Harry babasının bağırışlarıyla yerinden rahatsızca kıpırdadı. Kocaman koltuğa sığamamıştı sırf bu yüzden. Büyük bir hata yaptığını kabul ediyordu ama bu kadar abartıya ne gerek vardı? Altı üstü biraz fazla içmiş ve arabasını duvara çarpmıştı. Tamam, belki fazlaydı.
"Kendi canını tehlikeye attığın gibi birinin canına da mâl olabilirdin! Bu ne şımarıklık böyle! Ben beyefendiyi şirkette sanıyorum ama kendisi eğlenceden dönüyor!" Harry babasına bakmaktan utanç duyuyor, sadece ayaklarına bakıyordu.
Saçları beyazlamaya durmuş adam bir o yana bir bu yana gidip geliyor, aynı anda da bağırıyordu. "Ama hata bende! Sana fazla yüz verdik. Her istediğin oldu. Paranın nasıl kazanıldığını söylemedik asla! Ama buraya kadar. Bu sana verdiğim son şanstı. Artık kredi kartların yok. Yeni araba da yok, ha çalışıp o hurdayı tamir ettirirsen başka!"
Harry'nin kulakları çınlarken yerinden zıplamıştı. "Baba lütfen... Özür dilerim bir hata yaptım. Artık hareketlerime dikkat edeceğim söz veriyorum..." yalvarırken babasının sert bakışlarının yumuşamadığını gördü.
"Evet, evet... Artık hareketlerine dikkat edeceksin zaten. Çünkü pazartesiden itibaren şirkette çalışmaya başlayacaksın.." iyi de zaten çalışıyordu? "bir stajer olarak. Benim oğlum olduğunu kimse bilmeyecek ve adam olana kadar çalışmaya devam edeceksin!"
"Baba-" babası masasına yumruğunu vurarak tüm kelimeleri ağzına tıkmıştı.
"Daha fazla duymak istemiyorum. Gözüm görmesin seni!" Harry artık konuşacak bahane bulamıyordu. Babası fazla ciddi gözüküyordu. Başını eğerek odadan çıkacakken durduruldu.
"Patrick'in yanına uğra. Sana yapman gerekenleri anlatacak." Harry istemeyerekte olsa başını sallarken boynunun ağrısını hissetti. Kazada boynu hafif sarsılmıştı.
Babasının odasından çıktığında büyük koridorda esen klima rüzgarı suratına çarpmıştı. Binanın tamamen camdan oluşundan dolayı etraf aydınlık, ferahtı. Bembeyaz içinde sadece model olsun diye lekeler olan mermerlere basarak asansöre yöneldi. Babasının asistanının yanına gidecekti. Patrick'e git dediğine göre adam çoktan Harry'e ne yapacağına önceden karar vermişti!
Öfkelenmek istiyordu ama bir yandan da haksız olduğunu kabul eden tarafına daha fazla öfkelenmek istiyordu. Bir umut annesini aradığında, onunda artık kendinden yana olmadığını görmüştü. Anne, bu sefer babasının dediklerine katıldığını söylemiş, kendine gelmesi gerektiği konusunda tatlı dille uyarılar yapmıştı.
Harry üniversite bittiğinden beri etrafta aylak aylak dolaşmış, bir yıldır tamamen tatil yapmış, zamanının çoğunu arkadaşları ile eğlenerek geçirmişti. Böyle olmayı seviyordu. Tembel değildi ama fazla hareketli bir hayatı vardı ve kesinlikle çalışmaktan uzaktaydı. Babası üç ay önce onu zorla şirketlerden birinin başına idare etmek için geçirmişti. Yirmi yıldır yazılımla uğraşan, her yönden donanımlı bir şirketleri vardı. Ve son yedi yıldır ise yazılım dışında çoğu alanda üretim vermişler, üniversiteler ve okullar açmışlardı. Otuz beş ülkede şirketleri vardı. Harry küçüklüğünden beri tüm bunlardan uzakta büyümüştü. Küçükken bir parçası olmaktan korkmazdı çünkü olmayacağından emindi ama artık pekte öyle gözükmüyor yavaş yavaş karadeliğe çekiliyordu.
Patrick'in odasının önüne gelip cam kapıya hafifçe tıkladı. Store perdelerden içerisi gözükmüyordu. İzni aldığında içeri girdi. "Babanı bu sefer fena kızdırmışsın, haşlayacak seni." diye söze girmişti bile adam. Harry gözlerini devirirken masanın önündeki iki gri deri koltuktan birine oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『one person can change your life 』✎ larrystylinson
Fanfiction; harry aynaya baktığı her gün, bir önceki olduğu kişilikten daha farklı biri olduğunu görüyor, tüm bunların sebebinin de bir kişi olduğunu iyi biliyordu.