Bölüm 11: Kamçı

33 5 0
                                    

Size eniştemden bahsetmiştim sanırım. Ona ne kadar borçlu olduğumu dile getirmiştim. Bu bölümde ise eniştemin hayatım da bıraktığı artıları ve eksileri ele almak istiyorum.

Bu konuyu daha ileri ki bölümlerde sizlerle paylaşacaktım ancak kısmet bu güneymiş.

Geçtiğimiz haftalarda çok değer verdiğim kız arkadaşımla yollarımızı ayırdık ve bu konuyu aileme açtım. Sonuç olarak bu durumdan enişteminde bilgisi oldu ve aramızda kelimesi kelimesine doğru olduğu kadar acı verici bir konuşma geçti aramızda.

Eniştem benim iyi yönlerimden daha çok kötü yönlerimin ağır bastığını düşünür ve kelimelerini nefretle seçer sanki. Aramızda geçen konuşmada aynı hesaptan oldu.

Benim boş şeyleri kafama taktığımı ve hiç sevmediğim yapmacık insan tipine bürünmemi vurguladı nedense. Ayrıca tamamen bitik bir halde olduğumu söylemeyi unutmadı.

O konuşurken gözlerim sürekli doldu ama ağlamadım başımda her zaman zemin ile hizalı durdu.

Önceki konuşmalarımızda olduğu gibi cevap vermeden dinledim. Çünkü cevabımı farklı anlayıp başka yönlere çekeceğinden emindim. Sonuçta kendisi kaşık dişlerime çarpıyor diye beni sofradan kaldıran bir mentaliteye sahip.

Eniştem şahsıma büyük hakaretlerde bulunmuştur ailemize dahil olduğundan beri. Ama buna rağmen ona karşı büyük bir saygı ve değer duyuyorum. Bu durumu da Ted Bundy'nin azılı bir katil olmasına rağmen saygı duyulmasına ve örnek alınmasına benzetmiyor değilim.

Bunun sebebi ise babamın bana öğretmesi gereken şeyleri ve gene babamın olması gerektiği zamanlarda hep eniştemin benim yanımda olması. Ki kendisine babamdan daha çok saygı duyuyorum.

Üslup,ahlak,ketum ve bunun gibi şeylerin hepsini enişteme borçluyum.

Ancak bir konuda enişteme saygı duymuyorum.

herkesin kendine has bir yaşayışı ve kararları olduğu”

Maalesef ki eniştem böyle düşünmüyor. Çünkü kendisi çocukluğundan itibaren “elalem ne der” psikolojisiyle büyütüldüğü için. Hayatını ve kararlarını buna göre şekillendiriyor ve benide böyle yetiştirmek istiyor anladığım kadarıyla. Ancak ben bunu istemiyorum.

Franz kafkanın dediği “dünya ile aramda geçen savaşta dünyanın tarafında ol” sözüne bağlı kalmak yerine bu sefer kendi tarafımda olacağım.

Sonuç olarak bu dünyada ortalama 70 yıl yaşayıp öleceksek bu dünyaya iyi veya kötü bir iz bırakmamız gerektiğinin kanısındayım.

Özgür kararlar alabildiğiniz mutlu bir hayat yaşamanız dileğiyle.

BÖLÜM SONU NOTU:

   “En çok pişman olduğum şey,pişman olacağım diye yapamadıklarım ve dokunamadıklarımdır”
-William Shakespeare

Belirsiz AyrıntılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin