Yavaş adımlarla oraya ilerlediğimde,arkasını dönmüş birşeylerle meşguldu.Gülümseyerek taburelerden birine oturdum.Yanımada bir bayan oturduğunda kaşlarım çatıldı.
"Bakar mısınız?"
Ögeday dönmedi bile.
Siyah saçlarını tepeden topuz yapmış,üzerinde pembe bikini olan bayan kaşlarını çatarak bir daha seslendi ama yine dönmedi.
Bayan bana döndü."Sağır mı ne?"
Cevabımı beklemeden uzaklaştığında yüzümü avuçlarıma yaslayarak onu izlemeye başladım.Yan taraftan gördüğümde kulağında kulaklık vardı.
Sonunda yüzünü bana döndüğünde ona gülümsedim.Yerinde durdu.Öylece yüzüme bakarak durdu.Bir kulaklığı düştüğünde bana doğru yaklaştı.Tek kaşı şaşkınlıkla kalktığında el işaretleriyle,"Neden burdasın?"diye sordu.Sonrada anlamayacağımı düşünüp gözlerini kapatıp açtı.
Gülümseyerek,"Ne şarkı dinliyordun?"diye sordum bir yandanda elimi uzatıp kulaklığını kendi kulağıma taktım.
Tek kaşım havaya kalktı.Çünkü dün dinlediğimiz şarkıyı dinliyordu.
Gözlerini kaçırdı.
"Seveceğini biliyordum."
Tekrar tekrar şarkıyı dinledik.Ta ki yeni biri yanımıza gelene kadar.
"Soğuk bir su lütfen."
Bu sefer ki erkekti ve yeni denizden çıktığı belli oluyordu.
Üzerinde kırmızı şortundan başka birşey yoktu.
Gözlerimi yeniden Ögedaya çevirdim.Kulaklığını çıkarıp elime tutuşturdu ve arkasını dönerek büyük bardağın içine suyu doldurmaya başladı.
Adam,"Erkek arkadaşınız mı?"diye sordu gözleriyle Ögedayı göstererek.Ögedayın ellerinin durduğunu gördüm bir kaç saniye.Sonra işine devam etti.
"Sizi ilgilendirmez."dedim tek kaşımı kaldırarak.
Aslında böyle cevap vermeyecektim ama bir anda ağzımdan kaçmıştı işte.
"Ah,özür dilerim.Sizi rahatsız etmek değildi niyetim."
Tezgahın üzerine bırakılan suyla bakışlarımız Ögedaya kaydı.Kaşlarını çatmış bana bakarken,adam,"Teşekkürler."diyerek yanımızdan uzaklaşmıştı.
El işaretiyle,"Artık gitsen iyi olur."dedi Ögeday kulağımdaki kulaklığını çıkararak.Arkasını döndüğünde iç çekerek,"Yarın görüşürüz o zaman."diye mırıldandım.
Yazlığa döndüğümde babam ve onun yaşlarında bir adamın bahçede çay içtiklerini gördüm.Rahat rahat içmelerine bakışırsa soğuk çaydı ve canım feci redbull çekmişti.
"Merhaba."dedim ikisinede ithafen.
Babam,"Hoşgeldin kızım.Bu Serdar Amcan.Annenin üniversiteden arkadaşıydı."dedi gülümseyerek.
Serdar dediği adamın elini sıkarak,"Memnun oldum.Fahriye ben."dedim.
"Babana ne kadarda benziyorsun sen öyle.Küçükken bir kez görmüştüm seni.Büyümüş,genç kız olmuşsun artık."
"Öyle."dedim ne diyeceğimi bilmeyerek.
Müsade isteyerek odama çekildiğimde,bale elbisemi giyerek bale papuçlarımıda ayağıma geçirdim.Beş yaşından beri bale yapıyordum.Aslında annemin zoruyla baleye başlamıştım ama bir zaman sonra alışmaya ve sevmeye başlamıştım.
Siyah saçlarımı tepeden topuz yaparak her zaman ki şarkıyı açtım.
Isınma haraketlerinden sonra bir bacağımı geriye attım ve elimi sağa doğru yatırarak döndüm.Ellerimi yukarıda hafif toplayıp ayaklarımın üzerinde kalktım ve ayaklarımı açıp kapayarak arkaya doğru yürümeye başladım.
Aklıma Ögedayın gelmesiyle dengemi kaybedip yere düştüm.
"Ah!Bale yaparken rahat bırak hiç olmazsa!"
Kapının çaldığını duyduğumda yerimde doğruldum ve müziği kapatarak kapımı açtım.
Kapıya doğru ilerlediğimde babam kapıyı açıyordu."Vay hoşgeldin Ögeday."
Ne?
Ögeday?
Bildiğimiz Ögeday?
Yok artık canım.
Batsın bu klişe.Lütfen baba bana o olmadığını söyle.Yoksa kendimi yere atacağım.
* Sizi Fahriye'yle tanıştırayım.Uzun uğraşlar sonucunda onu buldum! ^-^Kendisine yazdım ve kabul etti kitapta baş rol olmaya.)Sizde daha yakından görmek isterseniz aşağıya bırakıyorum hesabını <3İyi geceler.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
