Medya*Gökşin Derin-Ay işiğinda.
*
"Hadi ama!Bu çok kolay!"
Telefonumdaki şu saçma oyunları oynamaktan duramıyorum.Sıkıntıdan ne yapacağımı bilemezken,üstüne Ögedayın anlatacaklarını merak ederken içim kıpır kıpır.
Evde kimse olmadığından kendi kendime konuşuyorum.İyice delirdim!Yakında duvarlarla filan konuşacağım.Aslında yapmadığım şey değil.
Ögeday,dengemi sarsıyorsun!
Telefonumu yatağıma bırakıp duş almak için ayağa kalkıyorum.Giyeceğim kıyafetleri seçip yatağımın üzerine koyduktan sora banyoya geçiyorum.
Saç şampuanım ve sabunlarım ballı olması yüzünden banyom bal kokmaya başlıyor.Bal yemeyi sevmiyordum ama kokusunu çok beğeniyordum.
Saçımda havlu üzerimde bornozumla çıktım banyodan.Saçlarımı kuruttuktan sonra önce iç çamaşırlarını giydim.Ardından siyah kısa şortumla,mor bir tişört geçirdim üzerime.Tişörtü şortun içine sokarak,şortun düğmesini kapattım.
Aynanın karşısıda saçlarıma şekil verirken,şarkı söylemeye başladım.
"Her sabah yeni bir filme başladım,farklı sonlar istesemde hep aynı finalle bitti."
Düz saçlarım omuzuma bıraktığımda biraz uzadığını farkettim.Dudaklarıma nemlendirici sürüp,odadan çıktım.
Son anda aklıma gelen telefonumla geri dönüp aldım ve arka cebime yerleştirip evin anahtarlarıyla dışarı çıktım.Kapıyı kilitleyip ilerlemeye başladım.
Saat üç buçuktu.Telefonumdan şarkı açarak kulaklıklarımı taktım.
Sahile indiğimde aynı yere doğru yürüdüm.Ögeday gelmemişti daha.Ayaklarımı sallayıp uçurum gibi yerden aşağı izledim bir süre.Buradan deniz gözüküyordu.Hatta buranın aşağısı mağara gibi bir yer olmalıydı.Çünkü insanlar az önce o tarafa doğru yüzüyordu.
Yanıma oturan Ögeday'la sıçradım.O kadar dalmıştım ki,onun geleceğimi bile unutmuştum.
Sade düz bir tişört ve siyah pantalon giymişti. Ayakkabıları ayağında yoktu.
"Ögeday?"
Bir elini kaldırıp oturduğumuz yerin aşağısını gösterdi."Sen daha on yaşındayken,burada boğuluyordun."
Ellerini indirmeden yüzüme döndü. Gözleri tepkimi izler gibiydi. Merak,endişe,boşluk...
Ona istediğini veremedim. Böyle bir anım yoktu. Hatırlamıyorum. Daha doğrusu kendimi zorlamadım bile. Ögeday benimle dalga geçiyor olmalıydı!
"Hatırlamıyorsun bile."
Gözlerimi devirdim. Eh,tepkimdende anlaşılır gibi seni ciddiye almiyorum, Ögeday.
"
Geçirdiğin travma yüzünden olmalı. Hiç düşünmedin mi neden on yaşındayken bir anın yok hafızanda?"
Biraz düşündüm. Tüm senelerim sıkıcı ve oldukca sıradan geçerdi. Yüzme dersleri,kilolarımla buluşmam,annemin bizi birakması. Hepsi sanki dün gibiydi. Ama hangisinin,hangi zamana ait olduğunu bilmiyordum.
Ögeday kafamı karıştırdı bir anda. Aniden beni kendine çekip bizi uçurumdan aşağıya bıraktı.
Şaşkınlıktan bağıramadım bile. Sadece nefesimi tutup Ögedayın zayıf beline sarıldım. Suyla buluşan bedenlerimiz bana geçen seferki anımızı hatırlattı. Havuza beni itmesi,ardından öpmesi. Şimdi neden yaptığını anlıyordum.
*
"Sen..sen koca bir aptalsın!"
Denizin kenarında uzanmış olan Ögedayın üzerine eğildim."Beni duyuyorsun Ögeday,sinirlerimi bozma. Anlat sonuna kadar."
Gözleri gözlerimle buluştu."Seni kurtardım."
Tek söylediği şeyin bu olması beni delirtti. Gözlerim kısıldı. Aceleyle ellerimi kafasının yanına koydum. Böylece kapana kısılmış oldu. Yakınlığımız beni rahatsız etmedi. Hayır bunun havuza düşerken dudaklarımızın birleşmesinden kaynaklanmıyor.
Şaşkınlıkla çeherimi izleyen Ögedaya,"Ya anlatırsın ya da seni ısırırım."dedim ciddi ciddi.
Ögeday önce tepkisiz kaldı. Ardından beni şarırtan bir haraket yaptı. Dudağı sol tarafa doğru hafifçe kıvrıldı. Gözlerim dudaklarından ayrılmazken,dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Ellerini belime sarıp yerimizi değiştirdığinde,bizim için değişecek bira hayalin izlerini kazıdı. Ne pahasına olursa olsun bu benim sözümdü ona karşı. Belkide çok uzun zaman önce ona bir söz verdim,ama hatırlamıyorum.
Fakat şu an oldukça kendimdeyim.Onu bir daha bırakmayacağımı fısıldadım dudaklarımız bir kaç saniye ayrılırken.
*
Uzun biradan sonra?Kimler hatırlıyor hikayeyi?Yeni gelenler hoş geldiniz❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koca Yaşlı Şişko Dünya.
Novela JuvenilBu hikaye,sevgiyi hakedenlere ithafen yazıldı. kapak için: @veyl02 'e teşekkürler.<3