Dev gibi bir çan, geçmişimin üzerinde, çocukluğumu delip geçerek, çaldı.
Zaman yoktu.
Mekan yoktu.
Kişi, yoktu.
Ben,yoktum.
Gölgem, yeryüzüne , sonbaharla birlikte düşüyordu. Ilkbaharda ise bir ölünün yeniden ölmesiyle,geldiği yere geri dönüyordu.
Ölüler, yeniden doğamazlardı. Buna karşılık, çaresizce, zamanın gergin telleri üzerinde sallanan ruhlarını, defalarca , yeniden ve yeniden öldürebilirlerdi.
Bir ölüyü canlı kılan şey, bir başka ölümden başkası değildi.
Vücudumun etrafında sıcak havadan oluşan bir kalıp varmış gibi hissettim. Olduğum yerde kıpırdandım.
Kulağıma hafif bir uğultu doldu. Kendini hiç bozmadan devam eden sesler, giderek büyüdüler ve bilincimin kapalı kısmının yarısına asit dökerek, ayağa kaldırdılar .
Acı içinde çırpınan zihnim, bir katilin yalnız başına oynadığı satranç oyununun , yorulmuş tahtasını andırıyordu.
Önce korkunun o bilindik hissi yayıldı midemin hemen üzerine. Daha sonra kanıma, aklımda kalan son anıların izleri karıştı.
Damarlarım kaynadı.
Ellerime yayılan karıncalanma ile , bu histen kurtulmak istercesine hareket etmeyi denedim. Çırpınabilirdim. Olmadı.
Göğsümün üzerine büyük bir ağırlık çöreklendi. Bilincimin kapalı olan bir kısmına daha , keskin bir bıçak darbesi kazındı.
Gözlerim yandı. Açmaya çalıştım, annemin baygın halinin son görüntüleri, engel oldu.
Kirpiklerimi sıkıca tutan, mavi gözler vardı, iç dünyamdan kanlı ellerini uzatmış, ruhumu didikliyordu.
Meydan okudum.
Ardından kuruyan dudaklarımın aralandığını hissettim. Keskin bir soğuk, yanan boğazıma saplandı.
Hava bu kadar soğuksa, nasıl olurdu da, vücudum , ellerim, damarlarımda akan kanım, bu derece kaynardı ?
Fenrir.
Ruhum, adımı telaffuz eden bir katilin sesiyle titredi.
Kurdun boynundaki zincirler.
Yavaş yavaş zihnimi dolduran kaynar su, fokurdadı. Taşmak üzere olduğunu, düşüncelerim üzerine örtülen keskin kokudan anladım.
Artık ben, senin boynuna dolanan o zincirlerim, küçük kurt.
Su, önce zihnimden taştı, düşüncelerim üzerindeki kurumuş kanlar, suyun rengini boyayarak yok oldular. Daha sonra, dar bir yol izleyerek kalbime doğru aktılar.
Yok olmuş cesetlerin , bayat kanı, soluğuma karıştı.
Ardından boğazıma doldular. Haykırışlarımın sırtına inen balta darbesiyle, etraf kan gölüne döndü.
Zihnimde sahipsiz cenazeler vardı.
Öksürmeye başladım. Ellerim, boğazıma gidip , soğuk tenime sıkıca yapıştı.
Tenim, soğuktu. O halde yanan, ruhumun eskimiş tozlu raflarından başkası değildi.
Nefesim kesildi. Ölümün tadı , her öksürükle birlikte , dilimin üzerine daha sıkıntı tutundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES ; GEHENNA
Teen FictionGehenna,içinde çocukların katledildiği bir cehennem vadisidir. Ve Tanrı buyurdu ; 'Bir cinayetin bedeli,kanla ödenir.' Efsaneye göre ölüler diyarının hükümdarı Hades, herşeyi tadı damakta kalacak bir suikast planına göre hazırlamıştı. Masumum kokus...