Bölüm 1

8K 139 10
                                    

Kendimi daha önce hiç bu kadar değersiz hissetmemiştim. Acizliğim dik başlılığıma meydan okurken bir çözüm bulmaya çalışıyordum. Fakat su an yapabildiğim tek şey beğenmeye bile tenezzül edip gitmediğim gelinliğimle bakışmaktı. Hayir hayır kadar çabuk kabullenemezdim. Ben bir doktordum ve ayakta durmam gerekiyordu. Benim hayallerim vardı. Benim kurtarmam gereken hastalarım vardı. Ve eğer ben de Pınar Erdinç isem bütün bu olanların hesabı sorulacaktı....

Düşünceler içinde kaybolurken içeri annem girdi.
Ağlamaktan gözleri kızarmış. Sanki 10 yıl daha yaşlanmış görünüyordu. Oysa ona hep kızmışımdır bu kadar sulu gözlü olduğu için. Ağlamanın hiçbir şeye çözüm olmadığı halde bir de acizliğini belgelediğini söylemisimdir hep.Ama su an bunu tekrar hatırlatmanın bir manası yoktu . Çünkü eminim yine dinlemeyecekti.
Yavaş adımlarla yaklaştı yanıma ve sımsıkı sarıldı.Artik ağlamıyordu, resmen hıçkırıyordu.Ben de ona sarıldım sımsıkı kokusunu son kezmiş gibi çektim içime.Ne kadar böyle kaldık bilmiyorum. Ama annem :
"uyu artık bak gözlerin şiserse çirkin gelin olursun yoksa " dedi gülümsemeye çalıştı. Ancak başarılı olamadı.
Sesimi çıkarmadım. Alnıma bir öpücük kondurup çıktı odadan. Yatağıma uzandım. Ama uyumak ne mümkün. Gözümün önünden bir film şeridi gibi akıyordu yaşadıklarım.

Hastanedeydim saat öğleden sonra 2 gibi annem aramıştı. Normalde o saate aramazdı. Akşamları konuşurduk.
Annemin sesi telaşıydı.Mardin'e gittiklerini ve ilk uçakla benim de gitmem gerektiğini söylemişti.

Şaşırmıştım. Yaklaşık 7 yıldır gitmiyorduk küsmüştü babamla amcam miras yüzünden .Aslında babam bir şey istememişti aksine her şeyin amcama kalmasını istemişti. Oysa amcam karşı çıkmıştı babama .yıllardır sadece bayramlarda gittiği memleketine temelli donmesini ona ağalıkta yardım etmesini söylemişti. Ama babam kabul etmemişti. Hatta hep karşı çıkmıştı ağalığa da töreye de. Genç yasta uzaklaşmış Mardin'den de geleneklerden de .Annemle Ankara da tanısınca Ankara'ya yerleşmiş. Başta dedemle araları açılmıs ama sonradan affetmiş dedem babamı.
Babasını karşısına alıp Ankara'da kalmayı göze almıştı o şimdi amcamın lafıyla donmezdi oralara. O hep büyük bir korkuyla bahsettiği törelerin içine ailesini de katamazdı .
Ama şimdi nerden çıkmıştı bu Mardin. Annem telefonda cok açıklama yapmamıştı. Mecburen ben de kalkıp İstanbuldan buralara gelmek zorunda kalmıştım. Arkamda onca hastama onca arkadaşıma rağmen gelmiştim Mardin'e .
Akşamüstü amcamlarin konağının önüne geldim derin bir nefes aldım ve o büyük kapıdan içeri girdim. Şimdi düşünüyorum da keşke hiç gelmeseydim Mardin'e .Ya da hiç girmeseydim o kapıdan. Kaçıp gitseydim hiç bilmediğim yerlere ama olmadı iste. İçimde kötü bir hisle hayatımın en büyük pişmanlığına küçük bir adim atarak karşılık verdim.
Kapının sesiyle herkes bir anda bana döndü
İçeri girmemle agzim açik kalmıştı.Ortada tanımadığım güzel ve benim aksime minyon bir kız yanında da amcamın büyük oğlu Mehmet vardı. Başlarını önlerine eğip yere diz çökmüşler başlarında da genç ve iri bir adam onlara silah tutuyordu. Az ötede amcam babam ve ağa oldukları aşikar 9 -10 yaşlı adam. Onların arkasındaise ağlayan yengemle onu sakinleştirmeye çalışan annem ve tanımadığım bir sürü daha insan.
Çevremi incelemeyi bırakıp kendime geldim. Kendini ne zannediyordu bu adam. Kimin konağında kime silah tutuyordu. Derin bir nefes alıp silah tutan adama bağırdım.:
" Sen naptığını zannediyorsun indir o silahı çabuk." dedim
İnsanların fısıltıları bir uğultuya dönüşürken adam sinirle bana bakıp:
"Sen kim oluyorsun? Dedi
Tam cevap vereceğim sıra amcam :
" kızım yukarı geç sen büyüklerin işine karışma dedi. Yalvaran bir bakışla Sinir bogmustu iyce beni .
"Amca görmüyor musun oğlun ne halde, ne diye bakıyorsun kurtarsana." dedim.
Amcam bi sey demedi. Farkında değil miydi bu adam oğlu öldürülecekti gözlerinin önünde. Babama baktım. O da kafasını eğdi.
Mehmet'e ve yanındaki sanırım kaçırdığı kıza doğru yürüdüm.İçimi yiyen şüpheye rağmen
"Kalk Mehmet bir şey yapamaz." dedim tam o sırada
Silahı tutan adam resmen kükredi.:
"Şakın yaklaşma seni de vururum." dedi .
Artık sabrımı zorluyorlardı.
"Vurmazsan adam değilsin." dediğim sırada kolumdan bir adam tutup çekiştirmeye başladı. Ama bilmiyor ki kimi tuttuğunu. İki hamlede kurtuldum ondan. Boşuna gitmedik biz o dövüş kurslarına.
Fısıltılar iyice artmaya başlarken ben tekrar harkeketlenmistim ki. Ağa olduğunu düşündüğüm yaşlı amcanın :
"Silahı indir Ali ağa berdele karar verilmiştir demesiyle durdum.
Adınin Ali olduğunu öğrendiğim adam silahını indirirken içimi bir huzursuzluk kaplamıştı....

Bir anda kalabalık dağılmıştı.Herkes sanki demin burda o kadar olay olmamış gibi normal hayatlarına döndü. Ben ne yapacağımı bilemediğim sırada babam seslendi. Yanına gittiğimde sarıldı sımsıkı .
"Ve seninleee gurur duyuyorum."
diye fısıldadı kulağıma. Bir şey diyememiştim. Yukarı çıktığımda küçük çaplı bir hazırlık vardı. Amcamın kızı Dicle'ye noluyor diye sorduğumda:
" Mehmet abim Haşimogullarinin kızı Delali kaçırmış. Şimdi Ali ağa kimi seçerse onla berdel yapılacak beni seçer inşallah ."dedi
ve "yürek mi yedin aşağıda ne yaptın öyle ."
diye de ekledi .Ona da sesimi çıkarmadım. Zaten ne diyebilirdim ki kızın abisi demin ölümden döndü. Kız abisine silah tutan adamla evlenme hayali kuruyor.
Ayrıca ne büyük saçmalıktı bu babamın kaçtığı kadar da varmış bu töreler. Artık İstanbul'a donmek istiyordum . Darlanma gelmişti bana
İçerideki kadınların bana bakıp fısıltıyla konuşmalarını görmezden gelerek salona annemin yanına geçtim. Az sonra bazılarını tanıdığım 15 20 kız sıraya girdi.Kurbanlık koyun gibi beklemeye başladılar Bense şaşkınlıkla kenardan onları izliyordum. 5 dakika geçmeden içeri Kendi Kardeşini vurmayı göze alan Ağa bozuntusu Ali ağa girdi. Yanındaki annesi olduğunu düşündüğüm kadının kulagina bir seyler dedi .
Tam odadan çıkarken göz göze geldik.tiksintiyle baktım gözlerine bana aldırmadan çıktı odadan . Odadan çıkınca kızlar kafalarını kaldırdılar. Ve o ağa kılıklının annesi olduğunu düşündüğüm kadın bana dönerek konuşmaya başladı.Nedensiz bir şüphe tüm vücudumu ele geçirirken

-"Ali oğlum seni seçmiş kızım , hayırlı olsun " dedi

Arkama döndüm hemen acaba başkasına mi diyor diye ama arkamda kimse yoktu??
Tekrar önüme dönerken artik korku beni esir almıştı . O an son hatırladığım sey Dicle'nin öldüresiye bakan yeşil gözleri.

Sonrası karanlık
Sonrası bilinmezlik
Sonrası zulümden öte
Sonrası ölüm gibi .....

Hanımağa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin