Gözlerini açtığında tekrar o Malum Kişi'nin huzurundaydılar. Diğer çocuklar da yavaş yavaş kendilerine gelmeye başladığında baş fedai hepsini bir hizaya getirmişti.
"Size vaat ettiğim cenneti gösterdim. Şimdi siz benim fedaim olmayı kabul ediyor musunuz?"
Soluk tenli sessiz kalmıştı, kafasındaki sorular hala cevap bulamamıştı. Buna karşılık yanındaki iki çocuk büyük bir hevesle teklifi kabul etmişti. Cennete gidebilmek için her şeyi göze almış gibi görünüyorlardı.
"Sen neden sessiz kalıyorsun?"
Baş fedainin ona yönelttiği soruyla irkilmişti. Sesi fazla soğuktu fakat bu soğukluk çehresiyle uyum sağlıyordu. Keskin yüz hatları ve kendisininkinin tersi olan hafif kavruk teni sesiyle gayet uyum sağlıyordu.
"Cevap versene!"
"B-ben, ş-şey... Kabul ediyorum efendim."
"Pekala, TaeHyung, onları odalarına götür. Bu gecelik dinlensinler. Yarından itibaren eğitimlerini başlat."
"Emredersiniz efendim."
Baş fedai, Malum Kişi'nin önünde saygıyla eğildikten sonra üç çocuğu da alıp onlara kalacakları yerleri göstermişti.
"Gece iyice dinlenin. Yarın sabah şafak vaktinde uyandıracağım. Uyanmayan büyük cezalara maruz kalacak. Yarın ağır bir eğitime başlayacaksınız, kendinizi ona göre hazırlayın."
Üç çocuk da ürkek bir şekilde kafa sallamıştı. Baş fedai gittikten sonra hepsi tuttukları nefesi vermiş ve pek de rahat olmayan yataklarına uzanmışlardı.
Bir şeyler soluk tenliyi halen rahatsız etse de uykuya yenik düşmüş ve gözlerini kapamıştı.
Ertesi gün baş fedai sözünde durarak şafak vaktinde yeni üç çocuğu ve diğer eğitim alan fedaileri uyandırmış ve her sabahki rutinlerini tekrarlamıştı. Baş fedai, yeni çocuklarla ilgilenmesi için bir başkasını görevlendirdikten sonra eğitim alanını terk etmişti.
Çocuklar yeni görevlileriyle eğitim alanı denilen zindanlara getirilmişti. Burada çocuklar eğitim adı verilen çeşitli işkencelere maruz kalıyorlar böylece bir süre sonra acı eşikleri oldukça yükseliyordu. Bir süre sonra ise hiçbir şey hissetmeyen, sadece Malum Kişi'nin cennetine ulaşmayı hedefleyen ve bu uğurda her şeyi sorgusuz sualsiz yapan fedailere dönüşüyorlardı.
Kızgın sacda çıplak ayaklarla yürüyen kendi yaşlarındaki çocukların hiçbir tepki vermemesi soluk tenliyi bir hayli korkutmuştu. Gerilese de sonunda sırtı kendinden daha iri birine çarpınca kaçacak yerinin olmadığını anlamıştı.
Yanına yaklaşan iki çocuk ayakkabısını çıkarmış ve onu kızgın sacın üstüne bırakmışlardı. Ne kadar çığlık atarsa atsın çevresindeki kimse ona tepki vermiyordu. Olabildiğince fazla zıplıyor, çıplak ayaklarının sacla temas etmemesi için şekilden şekile giriyordu. Yine de bunlardan hiçbiri ayaklarının yanmasını engelleyememişti.
Çevresindekiler onun acıdan bayılacağını anlayınca sacın üstünden almış ve ayaklarını çeşitli ilaçlarla sarmışlardı. Ayaklarının üstünde duramayacağından birisi onu sırtına almış ve tekrar odasına götürmüştü.
O sırada oradan geçen baş fedai onları durdurmuş ve neden tekrar geri getirdiklerini sormuştu. Kısaca durumu açıklayan küçük fedai, YoonGi'yi yatağına bırakmış ve tekrar eğitim alanına dönmüştü.
Baş fedai bir anlığına yatağında yarı baygın bir şekilde yatan soluk tenli çelimsiz çocuğa bakmıştı. İçinde tuhaf bir his uyanmış ve ayaklarını onun olduğu tarafa doğru hareket ettirmişti.
"Adın ne?"
"YoonGi efendim, Min YoonGi."
"Her zaman böyle çelimsiz, dayanıksız bir çocuk muydun?"
"Her zaman kızgın bir sacın üstünde yürümüyorum efendim."
"Sen ne cüretle bana böyle bir cevap verebilirsin?! İkinci bir emrime kadar ağzını bir kez olsun açarsan eğer, dilini kestirtirim haberin olsun."
Bu tehdit sonrasında zaten soluk olan teni daha da soluklaşmış ve çenesini sonsuza kadar kapalı tutmasıyla ilgili öğütler veriyordu kendine.
"Bir saat sonra kalkıp tekrar eğitim alanına gideceksin. Vücudunu dayanılmaz acılara alıştırmak zorundasın ufaklık."
Sadece kafa sallamakla yetinmişti YoonGi. Ne de olsa ağzını açmamasını söylemişti. Evet ya da hayır filan diyemezdi.
Baş fedai durumu açık bir şekilde izah ettiğine ikna olduktan sonra odayı terk edip günlük raporlarını Malum Kişi'ye sunmak adına onun huzuruna ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ogień [TaeGi]
Fanfiction"Malum Kişi'nin fedaisi olarak bu görevi sana veriyorum. O büyük çadırdaki en yaşlı adamdan bir damla kan akıtmadan buraya dönme." ㅡㅡㅡㅡㅡ "Ben Malum Kişi'nin elçisiyim. Kralla yalnız görüşmek istiyorum." 27.07.2017