Savaş

209 26 6
                                        

Yıllar sonra YoonGi eğitimini tamamlamış ve Malum Kişi'nin gözdelerinin arasına girebilmişti. Zamanında çelimsiz dediği çocuğun ne kadar geliştiğini TaeHyung'a her fırsatta gösteriyordu.

Tabi bu gösterilerden sonra sarayın kör noktalarında birbirleriyle ilgilenerek aralarındaki bağı her geçen gün güçlendiriyorlardı.

"TaeHyung, yakalanırsak bize ne yaparlar?"

"Bunu kafana takma YoonGi, dört yıldır yakalanmıyoruz. Bundan sonraki yıllarda da saklanmanın bir yolunu buluruz. Hem biz gözdeleriz, bize herkes güveniyor bu yüzden peşimize kimse takılmaz."

"Yine de korkuyorum TaeHyung. Senden ayrılmak istemiyorum."

Uzandığı yerde TaeHyung'un göğsüne kafasını gömmüş, kollarını da beline sıkı sıkı sarmıştı YoonGi.

"Hala ilk günki kadar çelimsizsin YoonGi. Hala anlayamıyorum nasıl gözdeler arasına gidebildiğini."

TaeHyung kıkırdamaya başladığı an YoonGi'den bir yumruk yemişti göğsüne. Fazla sert olmasa da uyarmaya yetecek kadar sertti.

"Saçma sapan şeyler söyleyip zamanımızı harcayacağına bana sarıl TaeHyung. Boş boş konuşup benim sinirlerimi tepeme çıkarma."

"Seni sinirlendirmek hoşuma gidiyor. Sinirlenince dudaklarını büzüyorsun."

Hızla dudaklarını kendi dudaklarıyla buluşturmuş ve kendilerine ayırdıkları kısa zaman diliminde olabildiğince uzun bir süre öyle kalmıştı.

"Ve sen böyle yapınca seni öpmek daha kolay oluyor."

YoonGi sinirli yüz ifadesini korumaya çalışsa da başarılı olamamış ve yüz kasları gevşemişti. TaeHyung'un dudaklarına küçük bir öpücük kondurup tekrar kafasını onun göğsüne yaslamıştı.

"Seni seviyorum TaeHyung."

"Ben de seni seviyorum ufaklık."

"Baş fedai!"

Kendilerine yaklaşan ayak sesleri telaşla ayaklanmalarına sebep olmuştu. Kısa süre içinde sanki TaeHyung YoonGi'ye dövüş dersleri veriyor gibi bir pozisyona geçmişlerdi.

YoonGi soğuk terler dökerek içinden kimsenin görmemiş olması için dualar ediyordu. Sonunda kendilerine görünen birkaç yeni yetme fedai önlerine gelerek ikisine de selam vermişti.

"Efendim, Malum Kişi sizi huzuruna çağırıyor. Hemen gelmenizi emretti."

"Peki, geliyorum hemen."

Önde yeni yetme fedailer arkada ise TaeHyung, Malum Kişi'nin huzuruna ilerliyorlardı. YoonGi ise geride kalmış daha sonra da yeni fedailerin yetiştiği eğitim alanına gitmeye karar vermişti. İçindeki kötü hissi belki biraz olsun atabilirdi.

"Beni emretmişsiniz efendim."

"TaeHyung, sana ne kadar güvendiğimi biliyorsun. Sen benim baş fedaimsin. Bu yüzden sana oldukça önemli bir görev vereceğim."

"Sizin için her şeyi yaparım efendim."

"Kralın son zamanlarda yaptığı atakları biliyorsun. Sarayımıza gelip defalarca kez uzlaşmaya çalıştı fakat biz her seferinde onun gözünü korkutarak reddettik. Fakat şimdi, bizi alt etmek için koca bir ordu hazırlayıp bize karşı bir savaş düzenlemiş. Senden isteğim, iki gün sonra kılık değiştirip kralın askerlerinin dinlendiği bölgeye girmen. Oradaki en büyük çadıra gir ve çadırdaki en yaşlı adamı bu bıçakla yarala. Sakın ondan bir damla kan akıtmadan dönme."

"Emredersiniz efendim."

TaeHyung saygıyla eğildikten sonra bulunduğu odadan çıkmıştı. Bir süre baş fedai olmaya devam etse de YoonGi'yi görünce tüm duyguları yine gün yüzüne çıkmıştı.

"Fedai, benimle geliyorsun."

Eğitim alanında bulundukları için yine o duygusuz ses tonunu kullanmıştı. YoonGi onun bakışlarından bir sorun olduğunu hissetmişti.

"Peki efendim."

YoonGi, TaeHyung'un peşine takılmış ve yine gizli yerlerinden birine gitmişlerdi. TaeHyung etrafta kimsenin olmadığına emin olduktan sonra YoonGi'nin yüzünü avuçları içine almış ve sanki son sefermişcesine öpmüştü dudaklarını. Yıllardır yerlerinden çıkmayan tuzlu sular göz pınarlarını terk edip ikisinin de dudaklarını ıslatıyordu.

Birbirlerinden ayrıldıktan sonra TaeHyung YoonGi'yi kendisine çekip sıkı sıkı sarmıştı kollarını. İçine çeke çeke kokluyordu onu. YoonGi bir şeylerin yanlış gittiğine emindi artık. Ona sormak istiyordu ama alacağı cevaptan da ölesiye korkuyordu.

"Bu çok bencilce ama lütfen beni unutma YoonGi."

Ogień [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin