Nerede o heyecanlar, mutluluklar, içten samimiyetler? Sosyal medya hesaplarımız da gönderi paylaşıp, beğenileri beklerken kaybettik galiba. Evimizde adını dahi anımsamadığımız kitapları bir koliyle kaldırdığımızda nerede olduğunu bile sorgulamayı unuttuk. Parlak eteklerimizde, gözlerimizin içindeki gülümsemelerle birlikte sabah-akşam şeker topladığımız bayramlarda içimizdeki bütün samimiyeti sandıklarımıza kutu kutu kaldırdık. Raflara süs eşyası diye dizdik teker teker. Tozlandı onca süs eşyaları, aynı bizim sohbetlerimiz gibi. Biraz da yaşlandı haliyle. Ne "Ah..." çekiyordur içinden, ne bağırıyordur! Kulaklarımız tıkalı ancak, bilmediğimiz kültürsüz müziklere aldanıp gitmiş çoktan. Böyle bir zamanda birtakım güzellikler,hazine gibi sanki. Gören, görüyor mu sahiden sormak gerek. Kendini kandırmasın. Bırakın bütün bu sorunları. Koşun, tatlı kıyafetlerinizle aynanın karşısına. O masum, güzel yüzünüze bakın. İnce, kabarık, kısa, uzun saçlarınıza belki de kısa bir süre önce dökülmüş, saçlarınız olmadan bakın. Gözlerinizin yorgunluğu, gülüşlerinizden okunuyor söyleyim. O gördüğünüz bütün kusurlar, ipince bir çizgiyle beraber gizlenmiş. Bu çizgide, bütün güzellikleriniz sanki. Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı şarkısı gibi içten, Funda'nın o candan sesi gibi deli güzelliklerinizi ben görüyorum. Siz, benim daha varlığımı bilmeden. İş yorgunluğuyla, okul yorgunluğuyla sırtınızda birer yük gibi biriken yorgunluklarınızı pencere kenarında bir elinizde sıcak bir kahve, yeni yakılmış bir sigarayla atmaya çalıştığınız zaman gördüğüm o güzel tablo gibi, siz... Siz kimsiniz yahu? Bomboş insanlarla, değersiz vakitler geçirmektense o ayna karşısında gördüğünüz kusurlu bedeni, yorgun gözleri sahiden sevseydiniz benim gibi, şu an bu halde olur muydunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dökülen Duygular
PoetryKap bir çayı,kahveyi diğer yandan yanmakta olan sigaranla. İki dakikalığına, kendinin güzelliğini,hayatın bütün içtenliğini, kısa kısa denemeler birkaç sıcak şiirle canlandır. Ne dersin?