Uyuyamıyorum.
Yatakta bir sağa, bir sola döne döne yayların anasını ağlatmış olabilirim. Ama kime ne, benim yatağım. Ayrıca terden de gebermek üzereyim. Kim bilir kaç derece hava? Vantilatörü açsam sesinden iyice uyuyamayacaktım. En iyisi havanın aydınlanmasını beklemekti...Saat 6'yı çeyrek geçe ayaklandım. Daha fazla dayanamayacaktım.Tuvalette oyalandıktan sonra kendime bir şeyler hazırlamaya,mutfağa yol aldım. Dünden kalma pankek sosunu buzdolabından çıkarıp 3-4 tane orta boyutlarda hazırladım. Biraz şekli kayık pankekler olsalarda tadları nefisti. Abimden ve karısından ses yoktu. Arada sırada horlama sesleri geliyordu,o kadar. Dün akşam yapacaklarını yapmışlardı zaten. Malum seslerden kendim adına utandım. Eminim komşularımızda duymuşlardı. 'Artık yeter!' diye yatak odalarına ayak basmayı bile düşünmüştüm lakin sonradan vazgeçtim. Ne bok yerlerse yesinler.
Kafamdan bu konuyu atmak için gidip Papi'yi sevdim. Büyük ihtimalle benim çıkardığım seslerden ya da pankek kokusundan uyanmıştı. 'Üzgünüm Papi, bütün pankekleri yedim. Bir dahaki yapışıma kaldı artık seninkiler' dedim mahçup bir ifadeyle. Onu sevmeyi bırakıp üstüme eski lila rengindeki hırkamı geçirdim. Altımda da kot pantolon vardı. Spor ayakkabılarımı giyip bisikletle parka doğru yola çıktım.
Geldiğimde şaşırtıcı bir şekilde park boştu. Normalde günün bu saatlerinde bile çocuklar olurdu. Onları ve oyunlarını seyretmek hoşuma giderdi nedensizce. Bende gelmelerini bekledim. Beklerken hemen karşıdaki bakkaldan ay çekirdeği almayı da unutmadım. Gözüm salıncaklara doğru dalmışken bir hareketlilik sezdim diğer banka doğru. Kafamı çevirip baktığımda kapşonlusunun fermuarını sonuna kadar çekmiş ve şapkasını da kafasına geçirmiş birini gördüm. Aslında kız mı erkek mi anlamadım ilk başta. Depresif gözüküyordu. İyice dikkatlı baktığımda yanında, yana doğru devrilmiş bir kaç tane bira şişesi gördüm. Elinde bir tane daha vardı. Aniden kendini bankta gerip şişeyi kafasına dikledi. Sanki çok susamışta, kana kana su içiyormuşcasına içiyordu birasını. Bittiğinde yine kamburlaşıp aynı depresif haline büründü. Ona baktığımı fark ettiğini düşünmediğimden kendimi belli etmek için öksürdüm. Vücudunu bana doğru çevirdi ve gözlerini bana dikti bir süre. Ben de hem çekirdek poşetini karıştırıyor hem de ona yan gözle bakıyordum. Bir anda sesiyle irkildim;
-Ne güzel umrunda değilmiş taklidi yapıyorsun.
Bunu söylerken tam bir sarhoş ağzıyla söyledi. Ben de inkar etmedim.
-Haklısın. Sen de ne dikkatli bir sarhoşsun.
Gözlerini devirdi.
-Saçmalama, ben sarhoş değilim. İnsanlar sarhoş. Sen de sarhoşsun aslında,farkında değilsin tatlım.
Ah tabii ya. İnsanlar sarhoş.
-Öyle olsun.
Bana yandan sırıtarak güldü. Yanına doğru yol aldım ve kapşonunu çıkardım.
-Erkek olduğumu öğrendin. Tebrikler. Yoksa şimdide kucağıma oturup 'kendince' seksi hareketler yapıp hırkamın fermuarını mı açacaksın? Gerçi senin gibi görünen her kızdan beklenir.
Sarhoş ve badboy havaları. Bana sökmez.
-Çok korktum aman Tanrım! Sen tam bir badboysun. Az sonra bana tokat atıp sonra da yerden kaldırıp öpücek misin? Senin gibi görünen her erkekten beklenir.
-Laf salatası yapmakta bir numaraymışsın.
Her neyse. Bu gerizekalı herifle daha fazla uğraşamayacağım.