-SANA KARŞILIK VEREMEM-

517 42 102
                                    

JINYOUNG'DAN :

Elimde ki yemekle beraber Jackson'ın sınıfına doğru ilerliyordum. Mutluydum çünkü ona bir adım dahi olsa yaklaşabilmiştim.

İlk başlarda ondan ne kadar nefret etsem de onu ne kadar sevmesem de daha sonralarda ne kadar korksada Yugyeom için karşımda dimdik durması. Herşeyi ile bağlamıştı beni kendine.

Bunları düşünürken istemsizce dudaklarım yukarı kıvrıldı. Uzun zamandır kabul etmediğim şeyi şuanda kabul ediyordum. Ona karşı bir şeyler hissediyordum ve bu duyguyu anlatsam bile anlamayacağınız kadar güzeldi.

Sınıfının önüne geldiğim de sağ elimle kalbime bir iki kere vurdum ve içimden söylendim. "Sus ya iki dakika susta heycanlandığım belli olmasın."

Ahhh..benim dememle susmazdı ya mal mıyım neyim? Derin bir nefes aldım ve üstümü başımı düzelttim. Güzel olduğunu düşündüğüm gülüşümü yüzüme takıştırdım.

Kapıyı açtım ve gözlerimle Jackson'ı aradım. Sırasında oturmuş müzik dinliyordu. Yanına ilerlediğim de beni fark etmemişti.

Sıraya bir iki kere vurduğumda irkilmişti. Kulaklıklarını çıkarırtıp sıranın üstüne bırakmıştı.

"Ah..korkuttun beni." o muhteşem gülüşünü sergilemişti bana. Kalbime bu gülüş ağırdı. İstemsizce dudaklarımdan bir kaç kelime döküldü.

"Öyle gülme vicdansız bende de kalp var." dediğim şey ile o bana şaşkınca bakmaya başlamıştı. Kafamı sağa sola salladım. Daha demin dediklerim aklıma geldikçe utanmıştım ve kafamı aşağıya eğmiştim.

Küçük bir kahkaha atmıştı. "Gülme dedik vicdansız." Tabi ki de bunu içimden söylemiştim tekrar aynı şeyi yapsaydım herhalde kafamı deve kuşu gibi kuma sokardım utancımdan.

"Neden gelmiştin?" Dediğin de kafamı kaldırdım ve elimdekileri gösterdim. "Yemek almıştım beraber yeriz diye. Ama rahatsız olacaksan gidebilirim." Sonlara doğru yüzüm düşmüştü. Bunun düşüncesi bile çok korkunçtu.

"Ben de acıkmıştım zaten gel otur." Diyip yanını patpatlamıştı. Hemen yanına oturup paketleri açmıştım.

Yemeklerimizi yerken sürekli gülüşüyorduk. Şuan hiç olmadığım kadar mutluydum. Bir yerden sonra sadece onun kahkahalarını izlemeye başlamıştım.

"Şu güzel gülüşünü o çocukla harap ediyorsun Jackson." Dediğim de bu sefer utanmamıştım. Çünkü haklıydım. Mark hiç bir zaman Jackson'ı mutlu edememişti.

Bu sefer kafasını aşağıya eğmiş ve derin bir nefes almıştı.

"İnsanlar bazen birileri onu mutlu ettiği için aşık olmaz. Bazıları onun acı çektirişine bile aşık olur Jinyoung." Dediğin de kafamı sağa sola sallamıştım. "Senin hak ettiğin bu değil Jackson. Senin gülünce kısılan gözlerini bile seviyorum. Sen gülünce yıllar önce durduğunu düşündüğüm kalbim bile atıyor."

Kafasını bana çevirmiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Senin benim için düşündüklerini ben Mark için düşünüyorum Jinyoung. Üzgünüm ama ben sana karşılık veremem."

Bu kelimeler kalbime zehirli bir ok gibi saplanmıştı buğulanmış gözlerim ile ona baktım ve sersem bir şekil de kalktım yerimden. Ona döndüm ve son kez yüzüne baktım. "İnşallah her zaman mutlu olursun Jackson."

Diyerek yanından uzaklaşmış ve kapıyı kapatmıştım. Ne bekliyordum ki sanki? "Seni sevebilirim Jinyoung." Falan mı ?

~ ~ ~

DEĞİŞİM - MarkSonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin