Kalbimin götürdüğü yere gitmek istiyorum.Bir boşluğun içinde melekler gibi süzüle süzüle uçmak istiyorum.Her zaman olduğum gibi yalnız olmak istiyorum.Karanlığın içinde göremediğim sonunu bilmediğim bir yolda ilerlemek istiyorum.Sessizliğin içine hapsolmak istiyorum.Rüya da olmak istiyorum.Ama hiç sonu olmayan bir rüyanın içinde.Hiç uyanmayacağım bir rüyanın içinde.Bir tırtıl olurum belki o boşluğun içinde kendime koza yaparım sonra bir kelebek olurum belki.Bir gün yaşayacağımı bile bile yalnız başıma boşlukta uçmak isterim.O mor ve laciverdin karıştığı benekli kanatlarımı aldırmadan süzülmek isterim boşlukta.Yalnız başıma.Sessiz sedasız.Belki mutlu bir kelebek belki de boşluğun içinde yapayalnız kalmaktan hoşnut olmak istemeyen bir kelebek.
Mutfağa gidip kendime hemen bir kahve yaptım ve buzdolabındaki annemin sakladığı olan çikolatalardan bir paket alıp odama çıktım.Tatlı kaşığıyla kahvemi üç dört belki de beş kere döndürdükten sonra çikolatayı paketinden çıkarıp bir parça kopardım ve kahvenin içine attım. Sonra bir kaç kez daha karıştırdıktan sonra çikolatalı kahvemden bir yudum aldım.Sanki çikolata yetmemiş gibi tekrar bir parça koparıp bu sefer çikolatayı kahveye batırdım ve on yirmi saniye bekledikten sonra çıkardım erimiş gibi gözükmese de ağzıma götürdüğümde ki erimiş çikolata tadı bu görüntüyü hemen sildi.Bilgisayarımı açtım ve öylece arama motorunda takılı kaldım.Aklıma yazacak hiçbir şey gelmiyordu.Sanki google de hiç bir şey yokmuş gibi dakikalarca gözlerim ekranda ellerim klavyede bekledim.Böyle hayatta ki zamanımdan dakikalar alındığını fark ettiğimde elimi klavyeden çektim ve bilgisayarın kapağını kabaca kapattım.Tıpkı onun benim kalbimi kapattığı gibi.Kabaca...
Kahvenin ve çikolatanın masada masum masum beni beklediğini fark edince hemen kahvemi elime aldım ve yudumlamaya başladım.Çikolatamı da unutmadım tabi...Kahvemin sonuna geldiğimde kupanın dibinde çikolata parçacıklarının kaldığını gördüm. Ne kadar dilimi çikolatalara değdirmeye çalışsam da olmadı.Kavuşamadım.Tıpkı iki sevenin çok uğraşsa da birbirine ulaşamaması gibi.Her zaman olduğu gibi.Hep böyle değil midir aşklar bazıları tatlı ama sıkıcı bazıları ise birbirine sırılsıklam aşık iki insanın didinse de birbirine kavuşamaması.Hep böyledir sonsuz aşklar.Canı yakar...
Yatağıma uzanıp tavanı seyretmeye başladım. Her zaman olduğu gibi.Tavanı seyrederken kendimi yine bir boşlukta buldum sonu olmayan bir boşluk.Gözlerimi çeviremiyorum başka yöne. Kenetlenmiş öylece izliyorum boşluğu.Siyahı.Gözlerimi kapatıyorum ama gözüme bulaşan rimel yüzünden canım çok yanıyor.Hiç açmak istemesem de açıyorum o rimelden yanan gözlerimi. Boşluktan çıktığımı fark ettiğim zaman yataktan doğrulup odadan çıktım. Merdivenden inerken gözlerimin hala yandığımı hissettiğim de ellerimi gözüme götürüp ovuşturmaya başladım. Ama önümü göremediğim ve tam bir geri zekalı olduğum için ayağım takıldı ve düştüm. Bir insan kendine hakaret eder mi diye düşünmedim değil.Ama ayağım sanki hiç acımıyormuşcasına yerimden doğrulup askıdaki asker yeşili montumu ve uzun siyah bağcıklı çizmelerimi alıp kapının dışına çıktım.Çizmelerimi ayağıma geçirdikten sonra montumu giydim ve kapıyı sertçe kapatıp yağmurlu ıslak yolda yürümeye başladım.Ben yoldaki beyaz çizgili boyaları -adı her neyse- saymaya çalışırken sanki sonu olmayan bir yolun ortasındaydım da hiç bitmeyecek ıslak yolda yalnız başıma yürüyordum.Yine sessiz bir yerde ve yalnız başıma.Bel ki de ' BOŞLUK da... '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Teen FictionBir rüyanın içindeyim. Yapayalnız. Durgun bir denizin kenarında ayaklarımı suya sokmuş bir şekilde denizle kumun birleştiği yerde ellerimle RÜYA yazıyorum. Belki de rüyada olduğumu bildiğim içindir. Belki de rüya da olmak istediğim içindir. Kim bili...