Medya da 'yıldızların Altında' şarkısı var.Dinleyebilirsiniz.
Denizin dalga sesi ve kum tanelerinin dalgalarla çarptığında çıkan ses kulağımı çoktan doldurmuştu.Ha bide iç sesim var.Yine yıldızların altında,yine gecenin siyahında,yine yalnız başıma kumsalın üstüne ayakkabılarımı çıkarmış oturuyordum.Biraz daha kaydım ve tam denizin kenarındayken ayaklarımı o soğuk deniz suyuna hapsettim.Parmak aralarıma giren kum tanelerini aldırmıyor aksine çok rahatlattığını hissediyordum.Sonra kendimi rüyalara bırakmıştım.Bu sefer her yer karanlık değildi gökyüzünde birbirinin aynısı olarak görülse de birbirlerinden tamamen farklı yıldızlar da vardı rüyamı aydınlatan.
Denizin kenarında uyuya kaldığımı sabah o zümrüt yeşil gözlerin benim tam tepemde duran ve 'Hey kalk artık.' diyen seslerle anlamıştım. Yerimden doğrulmaya çalışsam da biraz zorlanmıştım. O beni kaldırdığında ayağımda ki denizanalarının çarptığının belirtesi olan kızarıkları gördüğüm an acının tadı anca geliyordu.Ufak bir çığlık attım.Yanımda ki şahısı acımdan unutmuştum bile.Konuşmak için ağzımı tam açarken o konuşmaya başladı.
'' Kusura bakma seni o tatlı uykundan kaldırmak istemezdim ama her yerin ıslanmış hasta olursun ve ayrıca ayağında ki denizanası çarpmalarını görünce panikledim.''
O zümrüt yeşili gözler bana bunları söylerken öyle narindi ki bi an onu dinlemeyip sadece gözlerine konsantre olmuştum ki ellerini gözlerimin önünde sallamaya başlayınca o bakışlar son buldu.
'' Ah özür dilerim dalmışım da, ha çok teşekkür ederim ya eğer burada daha fazla uyusaydım yengeçlerin de güzel bir sabah yemeği olabilirdim. Tekrardan sağ ol.'' dediğimde gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmadı.Bende sözümü bitirdikten sonra ne kadar ayaklarımın ağrısından kıvransam da zorla tebessüm ettim. O da karşılık verdi.
''Üstüne giyecek bir şeyin var mı ya da evin buraya yakın mı?'' O her konuşmasında ben o zümrüt yeşili gözlerine bir kez daha hayran hayran bakıyordum.Ama çok saçmalıyordum iç sesime bir an kızdıktan sonra ondan gözlerimi onun gözlerinden alıp denize doğru çevirdim. Sonra da hayır anlamında başımı sağa sola salladım.
''Benim hemen şurada bir çadırım var orada giyecek bir kaç şeyim var istersen gidelim hem de şu kızarıklıkların için bir şeyler yaparız?''
Bende kabul ettim ve doğrulmak için elimi kumun üstüne uzattığımda çok halsizdim kımıledemiyordum. Elini bana doğru uzattığımda teşekkür etme bakışını yüzüme kondurdum.Ve elimi avucunun içine koydum ve ayağa kalktım. Şimdi o zümrüt yeşili gözlerin kime ait olduğu daha iyi fark etmiştim.Sol kolumu omzuna attığımı da çadıra vardığım da fark etmiştim.Beni oradaki bir kütük parçasının üzerine nazikçe oturtuktan sonra çadırın içine girdi. Elinde mavi ve gri renkte kumaşları görünce yüzümde gülümseme yerini aldı. Bana doğru gelince elindeki katlı kıyafetleri açtı ve onları süzüp sonra beni süzdü.
''Umarım tam gelir.'' dedi tatlı bir gülümsemeyle.Bende karşılık verdim.Nerede giyeceğimi sormadan eliyle çadırı işaret etti.Bende başımla onaylayıp çadıra girmeye çalıştım ama ayağım çok yanıyordu.İçimden ' lanet olsun deniz anaları ' diye yüz milyon kere geçirdim net.Zar zor altımdaki sırılsıklam olmuş elbisemi çıkardım. Ve elimde bana verilen mavi pantolonu ve üstünde değişik bir yazıyla ' RÜYA' yazan t-shirtü üstüme hızlıca geçirdim ve çadırın fermuarını açarken karşımda bir çift zümrüt yeşili gözleri görünce sırıttım.Sonra çadırdan çıktım.
'' Bu merhemi sürersek hiç bir şeyin kalmaz.'' dedi elindeki kutuyu gösterirken.Sonra oturma komutu verirmişcesine elini yine o kütüğe tutuyordu.Bende başımı sallayıp dediğini yaptım.Nazikçe bacaklarımı uzatırken huylanıyordum. Bu küçüklükten beri vardı birisi bacaklarımı dokununca aynı şey oluyordu. Gülmemeye çalışsam da pek başarılı olduğum söylenemez. Soğuk merhem bacaklarıma kavuşunca bacaklarımda hafif rahatlama belirdi.O ellerini ayaklarımda gezdirirken ben daha da çok huylanıyor aynı zamanda rahatlıyordum. Merhemin hemen etki göstermediğini varsayarsak belki de onun elleri acımı indirmişti.Kim bilir?
Merhemi sürme işi bitince büyük biz fileli bez parçasıyla önce sağ ayağımı sonra sol ayağımı sardı ve pantolonumu nazikçe yerine doğru sıyırdı.O sırada karnımın gurultusuyla aç olduğumu tekrardan anlamıştım.
'' Aç mısın? '' dedi o güzel bakışlarıyla.Benimde sanki bu lafı beklemiş gibi gözlerim parladı evet anlamında başımla onayladım.Ama o sırada tir tir titriyordum.
''Ben de açım, çok üşüdün sanırım hem karnımızı doyuralım hemde sıcak bir şeyler içelim.'' dedi gitmeyi teklif edercesine.Bende başımı salladıktan sonra birbirine yapışan ve aralarına kum taneleri giren berbat saçlarımı anca fark etmiştim.Saçlarımla uğraşırken ne kadar komik gözüktüğümün o kıkırdayan bakışları görünce anladım.Bende arkasından kıkırdayınca bu sefer birlikte kahkaha attık.Merhemde etkisi gösteriyordu sanırım ayaklarımın yanması geçmişti.Birlikte kumsaldan çıkıp çok yüksek bir merdivenden çıktık.Buraları adım gibi bilirdim.Neredeyse her gece evime uzak olsa da gelip yıldızların altında oturur denizin kıyıya çarpışını seyrederdim.
Kafe'ye vardığımızda içime ufak bir rahatlama gelmişti.İçeri girdiğimizde iki kişilik bir masaya oturduğumuzda ben hemen menüyü önüme çekip bir göz gezdirdim.Tam karşımda beni izleyen zümrüt yeşili bir çift göz görünce kıkırdadım.O da gülümsedi.Yanımıza gelen garsonu görünce hemen söze atıldım.
''Ben büyük boy pizza ve içecek olarak ayran alabilir miyim?''dedim.Karşımda beni izleyen şahıs da;
''Bende küçük boy pizza ve kola alabilir miyim?'' dedi demesine de,demez olaydı.O öyle deyince bir an kendimi hayvan sandım.Büyük boy pizza nedir ya.Birde hiç tanımadığım biriyle aynı masada yemek yiyordum ve ayrıca büyük boy pizza istiyorum.Tam bir delilik olsa gerek.
Neyse ki yanımda param vardı hesabı ben öderim diye düşünüp rahat rahat masanın neredeyse tamamını kaplayan büyük boy Pizzamı yemeye başladım.Pizzam bittiğinde karnım çok şişmişti her an patlayabilirdim.Tuvalete gitmek için müsaade istedim ve zorla yürüyerek tuvaletin kapısını açtım.Her an kusabilirdim. Tuvaletimi yaparken üstümdekileri yeni fark ediyordum.Ceketim ve ceketimin cebindeki paralarda kumsalda kalmıştı.'Lanet olsun ya' diye bir kaç kez geçirdim ve tuvaletimi yapıp çıktım.Aynaya baktığımda karşımda endişelenmekten dudaklarını kemiren bir canlı kız görüyordum.Başımı sağa sola hızlıca sallayıp kendime geldim.Şimdi hesabı bende ödeyemiyecektim. Rezil olmuştum.'Büyük boy pizza senin neyine ah geri zekalı ah.' diye de içimden geçirmiyor değildim.Bir an sakinleştim ve kendimi motive edip tuvaletin kapısını açtım ve bir oh çektim ve oturduğumuz masaya doğru ilerledim.Beni bekleyen ve gözlerime kenetlenmiş zümrüt yeşili gözler belirince gülümsedim.Oda karşılık verdi tabi.
'' İstersen hesabı isteyip kalkalım.''dedi bende başımla onayladım.Karşıdaki garsona eliyle havada sanki karşısında kağıt varmış gibi bir şeyler yazarcasına bir şeyler yaptı.Yanımıza elinde kutu gibi bir şeyle gelen garsonu görünce utancımdan kıv kıv kıvranıyordum.Elmacık kemiklerimin olduğu o tontiş yanaklarımın kızarmaması için dualar ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Teen FictionBir rüyanın içindeyim. Yapayalnız. Durgun bir denizin kenarında ayaklarımı suya sokmuş bir şekilde denizle kumun birleştiği yerde ellerimle RÜYA yazıyorum. Belki de rüyada olduğumu bildiğim içindir. Belki de rüya da olmak istediğim içindir. Kim bili...