30. Bölüm ''Reddediliş"

2.3K 192 32
                                    

" Ölümden korkardım. Zarar görmekten de. Ama sen varken hiçbirini umursamıyorum. "



Ambra sinirlerinin gerilmeye başladığını hissediyordu.

İşaret demek?

Ona?

Ambra'ya?

Dolu dolu bir kahkaha attı. Şaka gibiydi. Kendisi işaret alacaktı öyle mi? Yeğeninden? Hem de kimbilir kaş kuşak aşağıdaki yeğeninden? Bak buna gülerdi işte. Draco'nun bile tüm o görmezden gelmelerine rağmen gülmesi Ambra'nın hoşuna gitmişti.

" Bak, sana hoşuna gideceğini söylemiştim. " Bellatrix yanında durup da Ambra'ya korku dolu bakışlar atan Narcissa'ya fısıldadı.

" Ben emin değilim. " diye fısıldadı, Narcissa da.

" Gidelim bakalım. "Draco'nun tedirginliği Ambra'nın yüzündeki sırıtmadan dolayı artıyordu. Kesinlikle olay çıkacaktı ve Draco çıkacak bu olayın düzeyini tahmin bile edemiyordu. Ambra her Slytherin gibi kibirliydi. Tek farkı onun Salazar Slytherin soyundan gelmiş olmasıydı ve bu onu daha da kibirli yapıyordu. Tam da bu yüzden Draco onun vereceği tepkiyi tahmin edemiyordu.

Ambra'nın sırıtan suratı bir haltlar yapacağım derken en önde ilerliyor ve arkasından da Draco ve Narcissa olacak kavganın düzeyinin düşük olması için dua ediyorlardı. Ama sinirli olduğu attığı adımlardan belli olan Ambra ise düşük olmayacağının garantisi gibiydi.

Topuklu botlar mermer yüzeyde güçlü sesler çıkarırken Ambra'nın yüzündeki ifadeyle birleşince birkaç ölümyiyen korkuyla geri çekildi. Ambra şuan fark etmese bile büyüsünü etrafa yaymaya başlamıştı. Durum böyle olunca da herkes korkuya düşmüştü.

Tam o sırada Bellatrix, Ambra'nın önüne geçerek bir odanın kapısını ittirdi. Siyah işlemeli kapı gıcırdayarak açıldı ve içeriden dışarıya soğuk bir rüzgâr eserken içeriden gelen sesleri dinlediler bir süre. Daha sonrasında gelen çağırma emriyle birlikte içeri girdiklerinde Ambra'nın gözleri tamamen düşmanca bakıyordu.

Koltukta oturan ölümyiyenlere göz gezdirdiğinde Severus Snape'i görmek onu gülümsetti. Demek ajancılık oynuyordu? Bu Ambra'nın hoşuna gitti. Sevgili yeğeni burnunun dibindeki ajanı bile göremeyecek kadar saftı. Bu kadar saflık onu gülümsetti.

" Hoşgeldiniz, Bayan Malfoy." Ambra güldü. İfşa edecekti kendini. Siniri tepesine çıkmıştı artık. Umursamıyordu. Potter'ın hortkuluk olması bile önemli değildi şu noktada. Malum, o Draco'suna zarar vermişti. Onu öldürse az bile yapmış olurdu. Hem kim kendisini bunun için suçlayabilirdi ki?

" Slytherin'i tercih ederim. " ve odadaki sesler kesildi.

" Anlayamadım? " Voldemort'un suratı buruşmuştu. Kızın kendisine ne demek istediğini tamamen kavrayamamış gibiydi.

" Dedim ki, bir Malfoy değilim. " kaşlarını çattı, Ambra. Anlatması bu kadar zor muydu yani? Ona inanmıyorlar mıydı?

" Anlaşılan hangi soydan olduğumu öğrenmişsin." Ambra'nın kaşları daha da çatıldı. " Ne o? Biran önce en değerli ölümyiyenlerimden olmak için aynı soydan olduğunu mu söyleyeceksin? Benim çocuğum filan? "

" Bir melez olmak? Lütfen, midem bunu kaldıramaz. " Voldemort aşağılanmanın verdiği öfkeyle asasını kaldırdı ve öldüren laneti söyledi. Ambra ise lanetin kendisine gelmesini bekledi ve ardından kalkanına çarpışını izledi. Ambra kalkanını hep açık tutardı. Bu yüzden sanırım hiçbir büyüden korkmazdı.

The Curse of Fear ✭ Draco Malfoy ✭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin