-1-

84 1 0
                                    

Medya: Buket Sezgi

Buket Sezgi

Tatilin bitmek üzere olması aklıma geldikçe daha da bunalıyordum. Şu iki buçuk ay nasıl bu kadar hızlı geçmişti böyle? Şu bir hafta daha kafamı dinlemek istiyordum. Zaten okullar iki haftaya açılıyor ve bir hafta sonra İstanbul'a dönecektik. Keyfini çıkarmak en mantıklısı gibi geldi. Sahile indim ve şezlonga uzandım ve cebimden sigara paketimi ve çakmağımı çıkardım. Tam çakmağımı yakmıştım ki iskelede onu gördüm. Üstünü çıkardı ve denize atladı. Hemen sigaramı bırakıp otarafa koştum ve iskeleye çıktım. Çocuk "imdat!"diye bağırmaya başladı. Abi zaten ne kadar malı varsa beni bulur hadi atladın. O zaman neden bağrıyosun karı gibi imdat imdat ? Arkamı dönüp geri sigaramı içmeye dönecektim ki yine o sesi duydum ve arkamı döndüm cidden boğuluyor gibiydi "Allahım sen bu sevgili kuluna neden kalp verdin?" Dedim ve ayakkabılarımı ve ceketimi çıkartıp suya atladım. Yanına vardığımda boynuma kolunu doladı ve onu iskeleye taşıdım . Leş gibi alkol kokuyordu. Iskeleye çıktığımızda yere yatti ve öksürmeye başladı saçımdaki suyu sıkarken "Iyi misin bilader?" Diye sordum. Çocuk kafa sallarken iskelenin başından "Hakaaan!" Diye bir ses geldi ve o gözleri, o karanlıkta bile bana sinir ve öfkeyle bakıyordu. Yanıma geldi ve hızla kolumu kavrayıp gözlerimin tam içine bakti "Naptın lan sen benim kardeşime!" Resmen yüzüme püskürdü ama gözümü bile kırpmadım. Diğer iki çocuk yerdeki çocuğu tutup kaldırırken bende bileğimi kurtarmaya çalıştım ve "Kardeşim dediğin insanı kurtardım ama burda bana karşıma geçmiş bana laf yapıyon Insanlık kalmamış. Bırak bileğimi hayvan!" Diye resmen cırladım zaten ıslandığım için üşüyordum . Çocuk gözlerimden gözlerini ayırmadan bakmaya devam etti. Sonra adının Hakan olduğunu öğrendiğim çocuk konuştu. "Bu kız be-eni ku-urtarm-masa boğuluyordum." Gözleri bi an Hakan'a gitti artık hem sinirden hemde üşümekten titriyordum bana masmavi gözleriyle bir kere daha bakıp bileğimi bıraktı. Iskelenin yanından ceketimi ve ayakkabılarımı alıp oturduğum şezlonga geri yürüdüm ve sigara paketimden çıkardığım sigarayı yakıp çakmak ve paketi ceketimin cebine attim . Sigaram elimde otele yürürken hala titriyordum. Bu kadar uzağa yürüdüğüm için kendime söverken arkamdan omuzlarıma bir battaniye bırakıldı. Arkamı döndüğümde Hakan dedikleri çocuğu yerden kaldıran çocuklardan biriydi. Bir eli ensesindeyken mahçup mahçup gülümseyip elini uzattı "Merhaba sen arkadaşın kusuruna bakma çocuk içip sıçıp denize atlamış. Bizi çok korkuttu kerata. Ben Levent bu arada." Uzattığı ele baktım ve sonra yüzüne. Allah'ı var taş gibi çocuk ama umrumda mı? Hayır. "Iyi." Dedim ve arkamı dönüp battaniyeyi arkama fırlattım. Sonra otele doğru yürümeye devam ettim. O çocuk kimdi ki bana hesap sormaya çalışıyordu? Bi kere iyilik yapalım dedik burnumdan getirdiler. Kendimi bir filmin küçük bir sahnesinde oynamış gibi hissettim. Ne kadar sinirli olsamda o gözlerde karanlıkta bile bir korku gördüğüme yemin edebilirim. Ama yinede sormadan etmeden başkasına patlamak aptalcaydı. O kadar değerliyse o arkadaşı, sahip çıkması gereken o çocuk yani banane . Kimsenin atarıyla gideriyle uğraşamam. Otelin içine girer girmez bana böğüren Gizem'in sesini duydum bana doğru koştu ama tam sarılacakken fare deliğinde yılan görmüş gibi bana baktı "Noldu lan sana? Hay senin sadece yarım saat yoktum." Her zamanki gibi sırıttım ve elimi omzuna koydum
"Bak kısaca özetleyeceğim ama soru sormak yok okey?" Açık ağzıyla kafasıyla beni onayladı ağzını kapattım. "Bir çocuğu boğulmaktan kurtardım sonra arkadaşı boğuluyodu diye beni suçladı sonra bende çekip gittim sonra o yanındaki çocuklardan bitanesi yanima geldi bana battaniye verdi bende geri fırlattım sonra buraya geldim. " kapattığım ağızı tekrar açık kalırken elimi omzundan çektim ve asansöre yürümeye başladım koluma girdi ve bana o köpek bakışlarını atmaya başladı bıkkın bi şekilde ona döndüm "Gizem sadece tek soru." Kafasıyla onayladı. "Yakışıklı var mıydı aralarında?" Dedi imalı imalı bakarken. "Ona mı dikkat ettim salğın teki orda beni suçlarken ?" Sanki daha da somurta bilecekmiş gibi somurttu. Yanaklarından öptüm ve "Ben odama çıkıyorum bi duş alıp yatarım yarın kahvaltıda görüşürüz" kafasıyla onayladı ve direk odama çıkıp duştan sonra kendimi uykunun güzel kollarına bıraktım .

**************

"Velet uyan artık!" Gözlerimi açmadan kafamı yastığıma bastırdım. "Uyuyacağım defol şurdan rahat bırak beni." Gizem'in yastıkla sırtıma vurması beni etkilemesede sinirimi bozmaya başladı çığlık atarak yataktan fırladım ve Gizem'e tekme attım "Küçük kaşar!" Dedi ve yastık savaşımız Gizem'in "Pes ediyorum!" demesiyle son buldu. Gözlerimi devirerek yatağımdan kalktım ve dolabıma ilerledim. Siyah bikinilerimi giyip

üstüne siyah bir şort ve bol salaş beyaz bir tişört giyip beyaz terliklerimi giyip oda kartımı alıp kahvaltı yapmak için aşağı hole indim ve bahçedeki açık büfeye çıktım. Yiyeceklerimi alıp annemlerin oturduğu masaya oturdum . Ama sanki biri bana gözünü dikmiş izliyormuş gibi hissettim. Etrafa bakınırken dünkü mavi gözleri gördüm. Gözlerimiz teması kesmeden bi süre bakıştık. Sanki o gözlerde bir fırtına kopuyordu. Gizem' in dürtmesiyle ona döndüm "He ne var?" Dedim kabaca.
"O bakıştığın ultra yakışıklı çocuk kim?" Göz devirdim ve tabağıma döndüm umursamazca omuz silktim "Dikkat etmedim pek tipine. Dünki katıksız odun olan çocuk bu. Bana bağırıp çağıran meymenetsiz." Gizem tiksinirmiş gibi bana baktı "Taş gibi çocuğa mı çemkirdin sen şimdi?" Dedi ve cıkladı . Arkamı dönüp tekrar çocuğa baktım ve hala bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim ve önüme döndüm "Tipi kadar beyni olsa dicem tipden de egodan başka bişey akmıyor yani umrumda değil." Gizem bıkkınlıkla "Ne umrunda?" Diye sorunca cevap vermedim. Aslında tek umrumda olan şey ailem derslerim ve voleybol takımım. Onun dışında da bi Gizem ve Sarp vardı. Ama nerde çokluk orda bokluk hesabı çok insanla samimi olmama gerek olduğunu hiç bir zaman düşünmedim. Yanımda olanlar bana yeterde artardı. Kahvaltım bittikten sonra ayağa kalktım ve gözlerim tekrat onu buldu. Hiç istifini bozmadan hala bana bakıyordu. Göz devirdim ve havuza yürümeye başladım.
Gizem de arkamdan geldi ve koluma girdi. Havuza vardığımızda Sarp bir şezlongta yatıyordu ve iki şezlongta bize ayırmıştı. Yanına yürüdük ve üstümüzü çıkartıp havlularımızı serip şezlonglarımıza yattık güneş gözlüklerimi takarken tam havuzun karşısındaki şezlonka uzanırken gördüm onu. Yine gözleri beni bulunca rahatsızca kıpırdandım. "Yardım lazım mı? Sana diyorum Buket!" Ismimi duymamla Sarp'a döndüm ve ağzımdan "Ne?" Çıkınca gülümsedi ve güneş kremini gösterdi. Çoktan Gizem sürmüştü bile. Sırt üstü uzandım ve Sarp güneş kremini sırtıma ve omuzlarıma iyice yedirdi. Tekrar sırt üstü yattığımda dikkatlice beni izlediğini farkettim. Sarp kremi sürmeyi bitirip yanağımdan makas alana kadar gözlerimi gozlerinden çekmedim Sarp yerine geçerken sen hayırdır gibisinden göz kırpıp ağzımı oynattım. Gözlüklerini takıp uzandı ve göz temasımız sona ermiş oldu. Bu çocukta nedenini bilmediğim bir tuhaflık vardı. Ne ismi nede başka birşeyini biliyordum. Pek de umrumda değildi açıkçası. Sadece gözlerinde anlayamadığım bir fırtına ve o güzel mavileri vardı...

HIRÇIN VE ARSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin