Sabah beni sıcacık yatağımdan ayıran ve lanet okuduğum o alarmı alıp neler yapmak istediğimi kimse tahmin edemez , cidden. Ve şu anda zamanım olsa bir şizofren gibi bunu yapabilirim ama bir de daha da lanet okuduğum bir okulum var. Bu aralar o kadar sıkıcıydı ki , yalnızlıktan ölmek üzereyim. Ah , Zayn mi ? O tam bir haftadır ortalıkta yok ve bu durum beni daha da yalnız yapıyor.
Salaş , SWAG t-shirt 'ümü ve dizinde yırtık olan siyah dar pantolonumu giyerek çantamı aldım ve dışarı çıktım.
Okula gelince direk dersime baktım ve yüzümü buruşturarak fizik dersliğine girdim. Orada kimseyi bulamayınca laboratuvara gitmek için arkamı döndüm ve rampa saçları görünce tiz bir sesle küçük çaplı çığlığıma engel olamadım. Bu hareketime afalladı ve bir adım geriledi. Derin bir nefes aldım ve " Beni korkuttun ! " diye bağırdım. Pişkince sırıtarak " Böyle çığlık atacağını bilseydim geldiğimi söylerdim." dedi. O kendi söylediğine hala sırıtırken ben ise ciddiyetimi koruyarak onun sırıtmaya son vermesini bekliyordum. " Bir sorun mu var ? " diye sordu ve kaşlarını kaldırdı. " Yoo , sorun yok yani. Neredeydin ? " diye sordum ben de.
Yarım ağız güldü ve başını aşağı-yukarı salladı. " Şimdi anladım , seni yalnız bıraktığım için bana sinirlisin ha ? Anna , pardon ama buna karışacak halin yok. Sonuçta neyimsin ki benim ? " diye sordu. Ağzım şaşkınlıkla açıldı ve ben bir şey söyleyemeden geri kapandı. Ona omuz atıp derslikten çıkacağım sırada bileğimden tutup yakınımızdaki duvara itti beni. Şu an o kadar çok yakındı ki , bu biraz sakıncalıydı. " Üzgünüm , ben öyle demek istemedim. Hadi ama Anna bu okulda sadece seninle iyi anlaşıyorum. Darılma hemen." dedi. Her söylediği kelimede nefesi yüzüme vurup geçiyordu ve farkettim ki nefesi sigara ve elma karışımı kokuyordu. Söylemek gerekirse ikisi etkileyici bir koku meydana getirmiş. Başımı onu onaylarcasına salladım ve yeniden yarım ağız sırıtmasına şahit oldum. Ve bir de dudağımın kenarına koyduğu öpücüğe. Tanrım ! Kafamı çevirmeseydim olmayacaktı ! O da bunu farkedince geri çekildi ve boğazını temizledi." Hadi biraz Starbucks' ta takılalım." diyerek zıpladı yerinde. Şu anda gerçekten içindeki çocuğu belli etmişti. Onun bu haline kıkırdadım ve başımla onu onayladım.
Starbucks'ta kahve içtik ve biraz sohbet ettik. Sonra da beni evime bıraktı. Kapının önüne gelince ona teşeklür ettim ve arabanın kapısını açmaya çalıştım ama kilitlediğini anladım. " Teşekkürler öpücüğü ve iyi geceler öpücüğü yok mu ? " diyerek sırıttı ve yanağını uzattı. Yanağına eğildiğim sırada kafasını refleks olarak çevirdiğinde yanağını değil , tam olarak dudağını öptüm ! Tanrım , bu ikinci oldu ve ben şu anda yer yarılsa içine girecek durumdayım ! Aramızda zaten az mesafe varken o tamamen kapatıp dudaklarını benimkilere bastırdı. O kadar yumuşaktı ki dudakları. Ah , ne diyorum ben , şu anda beni öpüyor ve tepki göstermiyorum ! Omuzlarından ittirdiğim gibi kapıyı açmaya çalıştım ama kilitlediği gerçeği dank etti. " Aç şu kilidi." dedim ona bakmadan ve sakince. " B-ben üzgünüm Anna , bir anda old-" , " Sana aç şu kilidi dedim ! " diyerek bağırdım bu kez. Derin bir nefes aldı ve " Bana bağırmanı tavsiye etmem." dedi hissizce. " O zaman aç şu kilidi." dedim daha sakin bir şekilde. " Olmaz. Eğer açarsam , gidersin ve asla benimle konuşmazsın." dedi sakin ve bir o kadar tok bir sesle.