Armağan - 1

155 5 1
                                    

Evet. şimdi bu platform'da yazı yazabilmek benim için çok farklı olacak tabi, öncelikle kendimi tanıtayım size. Ben Arda Yiğit Eroğlu 16 yaşında gençliğinin zirvesinde olan biriyim.  31 Ocak 2002 yılında İstanbulun Üsküdar semtinde hayata geldim. Şiir ve yazı yazar, Şarkı söylerim. Peki beni bu işe ne sürükledi bu yaşta diye sorarsanız zaten ileri bölümlerde anlayacaksınız. Bazen sadece kendi yaşadıklarımı, bazen kendi yaşadığım şeyleri biraz süsleyip, detaylandırarak, değiştirerek  kendi ağzımdan, bazen başkasını canlandırarak yazarım. Ha birde sürpriz dolu, hayatı dolu dolu yaşamayı seven bir insanımdır. sizi çık sıkmak istemiyorum yavaştan geçelim kategorimden seçtiğim rastgele bir armağanıma.

"Şair gibi düşün, şizofren gibi davran"

Evet. Bu benim büyüleyici saçmalıklar ve entrikalar dolu dünyam. Çıkmak için hala şansın var dostum :)

ARMAĞAN - 1

Adım Yiğit. Saatin kaç olduğundan haberim yok. Sanırım öğle saatleri. göğsümün sol tarafında hafif ağrı. (Çarpıntı sorunumdan dolayı) Ağzımda kötü bir tat. Sağ elimde sağ gözümü, sol elimle sol gözümü bastırarak ovaladım. Elimi yüzümü yıkadım oturdum salona. Tarih yok. Telefonuma ilişmek istemedi elim sebepsizce. Hoparlör'de Deniz Tekin - Böyle  (şimdi diyeceksiniz, Yahu anlatsana hikayeni sıkma bizi diye. Üzgünüm arkadaşlar Bu Armağanların hepsini okuduktan sonra çok kişinin kalbi, çok kişinin gururu, onuru kırılacak. Fakat okuyanlar arasında en sabırlı ve meraklı olanlar bu koca duvarın arkasında dönen şeyleri görmeye şans kazanacak.)  Günün ilk sigarasını yaktım. yapmam gereken işler vardı aslında. Yeltenmedim sonuç olarak. Pineklemek için ne güzel bir gün ama değil mi?  Basitinden bir sandviç yapıp yedim. Giyindim. Karşıma gelen ilk Kadıköy dolmuşuna bindim. Eveet geldik benim mütevazi semtime. Kadıköyün havası bir başka yahu. İsmi lazım değil, oturdum her zaman gittiğim bara. -Bülent abi her zamankinden. geldi içkim. ("sabah sabah içilirmi be manyak" demeyin. sabah sabah bana içirecek olayların gelmesini bekleyin bakalım.) içiyorum, içiyorum. Bu gün neyse bitmiyor bu allahsız içki. neyse yarısı dolu kadeh masada duruyor. sağımda her zaman ki gibi favorim olan Kavun-Nane Nargilem. (Nargileyle bira'da çok iyi gitmiyor be) tam çıkarken. burnuma çok keskin bir koku geldi. Nedir ne değildir derken köpek'den hallice kokuyu aradım. iyice yakınlaştığımda kokuya arkamı döndüm. Elimde tuttuğum çantayı yere düşürmekle yetinebildim... 

ARKADAŞLAR BAZI SEBEPLERDEN DOLAYI BU HİKAYEYE DEVAM ETMEYECEĞİM. FAKAT KISA HİKAYELERİMİ, ŞİİRLERİMİ VE NASİHATLARIMI YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM. İYİ OKUMALAR.

Hayatımızdaki ArmağanlarımızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin