after : i don't wanna talk

1.2K 211 158
                                    

6 Aralık | 12:28 PM - Okul
Olaydan 14 gün sonra.

"Hay sikeyim..."

Müdür yardımcısının odasına girmeden önce sessizce küfrettim. Ardından kapıyı tıklatıp içeri girdim.

Geçen gün dövdüğüm piç kurusu beni ailesine şikayet etmişti. Şimdi de müdür yardımcısının odasına çağırılıyordum.

"Lee Donghyuck. Lütfen otur." Müdür yardımcımız genç bir adam olan Bay Kang önündeki siyah deri koltukları gösterdi. Bir şey demeden oturdum ve çantamı kucağıma alarak adama boş boş baktım. Elindeki kağıtlara bakarken hafifçe öksürdü.

"2 gün önce okulun arkasında Na Jaemin'i dövdüğün doğru mu?"

Ellerime bakıp hıhladım. "Neden bilmiyormuş gibi yapıyorsunuz? Eminim zengin ailesi size güvenlik kamerası kayıtlarını göstermiştir."

"Benim ofisimde kimse küstahça konuşmuyor. Anlaşıldı mı?" Adam da işinden bıkmış gibi mırıldandığında başımı salladım. Gerginlikten bacağımı sallıyordum.

"Nedeni neydi?"

Adamın sorusuna sadece omuz silktim. Ona gidip de Jaemin pezevenkinin dediklerini söyleyecek değildim.

"Bak Donghyuck," Ellerini masada birleştirip deri koltuğunun ucuna kaydı ve sesini alçalttı. "Daha önceden de öğrencileri dövmekten cezaya kalmışsın," dedi işaret parmağıyla az önce baktığı kağıtların üzerine bir kez vurarak. "Geçmişin pek de temiz değil. Ve artık ailelere bir mazeret uyduramazsın, biliyorsun değil mi?"

Cevap vermedim. Adamın devam etmesini beklerken bakışlarım masadaydı.

"SeoNeul'un ailesi intihar nedenini anlamak için birkaç kez okula geldi. Ve şey... um... önceden sevgili olduğu kişilerle konuşmak istiyorlar."

"Yani sorgulamak. Neyiz biz? Katil mi?" Sesim birden bire yükselince müdür yardımcısı elini kaldırıp beni durdurdu. Sakinleşmem için birkaç saniye tanıdı.

"Onun yerine rehber öğretmenle arkadaşları ve önceden çıktığı biri konuştu. Dün ise Na Jaemin'e bu konu hakkında bir şeyler bilip bilmediğini sordum. Bana..." Bay Kang cebinden siyah telefonunu çıkardı. Birkaç yere tıkladı ve telefonu bana uzattı. Telefonu aldım. "...Bu fotoğrafı gösterdi."

Fotoğraf bir öğrencinin telefonuyla çekilmişti. Matematik sınıfıydı.

SeoNeul ile öpüştüğümüz anda çekilen bir fotoğraftı.

"Neden bana bunu gösteriyorsunuz?" Adama umursamaz bir şekilde baktım. Kalbim küt küt atıyordu. İçimdeki sıkıntı hissi giderek büyürken telefonu masaya bıraktım.

"Okul komitesi bu konuda ne kadar uzak durmaya çalışsa da sana da birkaç soru sormamız gerekeceğini düşünüyorum," dedi sağ eliyle alnını ovuşturarak. "Bu fotoğraf ne zamandan?"

Bir süre masaya baktım, ardından umursamaz bir şekilde başımı iki yana salladım. "Hatırlamıyorum. 5-6 ay olmuştur."

Kalbim sıkıntıdan ağrıyordu.

"Anlıyorum," dedi. "Aranızda bir şeyler var mıydı?"

"Hayır," dedim keskin bir sesle.

"Na Jaemin, SeoNeul'la ilişkinin çalkantılı olduğundan da bahsetti," dedi Bay Kang bana tek kaşını kaldırarak bakarak. "Donghyuck... en iyisinin gerçekleri söylemek olduğunu biliyorsun değil mi?"

Kalbim sıkıntıdan küt küt atarken içimden bir ses her şeyi açıklamamı bağırdı. Fakat o sesi bastırdım.

Söyleyemezdim. Bunu yapamazdım.

"Zaten gerçek olan bu! Onunla çıkmıyordum! Birkaç gün bir ödev yüzünden tartıştık hepsi bu. Sonra da bir daha konuşmadık." İnatla keskin bir şekilde gerçek dediğim yalanları söyledim. Bay Kang bir süre bana baktı.

"Pekala, SeoNeul konusunu bir kenara bırakalım. Daha önceki kötü geçmişin ve Jaemin'in ailesinin şikayetinden dolayı toplantı yaptık. Ailenin de haberi var." Bana bir kağıdı uzattı.

"Donghyuck, psikolojik tedavi alacaksın."

Kağıda bakamadan şaşkınlık ve öfke tüm bedenimde bir titreşim oluşturdu. Başımı kaldırıp adama baktım. "Ne?"

Şaka yapıyor olmalıydı.

Güldüm. Sağ elimle alnımı ovuştururken tekrar ve tekrar güldüm. Eminim dışarıdan psikolat, herkesi döven, küfürbaz bir deli gibi görünüyordum. Beni öyle birine dönüştürüyorlardı.

"Hayatta böyle bir şey olmayacak." Adama soğuk gözlerle baktım. "Her ne bok sözleşmesiyse de bu," dedim dişlerimi sıkarak, iki elimle de kağıdı tutarak yırttım. Bir sürü küçük parçaya yırtarak yere attım. "asla böyle saçma sapan şeyleri kabul etmem."

Ayağa kalkarken Bay Kang böyle bir şeyi bekliyormuş gibiydi. Saçlarını geriye attı. "O sadece bir kopyaydı."

"Fark etmez! Psikoloğa gitmeyeceğim." dedim.

Çantamı sırtıma attım ve selam vermeden kapıdan çıkıp kapıyı çarparak kapattım.

Hiçkimse neler olduğunu bilmiyordu. SeoNeul bile.

×××
Antropofobiye de bölüm attım bakabilirsiniz yani (:

TAPESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin