Eylül | Okul
Olaydan 2 ay önce.Yemekhanede SeoNeul tek başına yemeğini yiyordu. Okul başlayalı bir hafta olmuştu.
Yeni bir başlangıç istemişti, dedikodulardan, Haechan'dan uzak. Rahat olabileceği bir son sene istiyordu. Ama tecavüze uğradığı haberi okulda anında yayılmıştı. Birçok kişi gelip geçmiş olsun demişti tabii, fakat onlar da arkalarını döndükleri anda konuşmaya başlıyorlardı.
Bir sürü kınayıcı, acıyan bakışlar vardı üzerinde. SeoNeul ilgi odağı olmaktan hep nefret etmişti. Kendini boğuluyor gibi hissediyordu.
Ayrıca o geceden sonra Jeno ve babası hariç hiçbir erkekle temasta bulunmuyordu. Ailesi okula gelip öğretmenlerle konuşmuştu, tabii bunu SeoNeul'un bilmediğini sanıyorlardı. Fakat SeoNeul biliyordu.
Saçlarını at kuyruğu topladı. Üzerindeki siyah hırkanın fermuarını kapattı ve önündeki yemeği yemeye devam etti.
Sonra ise sağ çaprazındaki masadan kalkan biri dikkatini çekti. Çocuk ona döndü ve adımlarını ona yönlendirdi.
SeoNeul tiksintiyle bakışlarını kaçırdı ve yemeğini didikledi. Ona doğru geldiğini biliyordu.
Lee Donghyuck'la konuşmak istemiyordu. Bir daha asla.
Donghyuck kızın yanına geldiğinde SeoNeul başını kaldırmadı bile. Birkaç kişi dönüp onları izliyordu. Herkes Donghyuck ile SeoNeul'un arasında olanları az çok biliyordu. Şimdi ise kabadayı olan, kıza doğru yaklaşıyordu. Gerçekten meraklandırıcı bir sahne olmalıydı.
"SeoNeul."
İsmini söylediğini duyduğunda SeoNeul sadece sinirlendi. Dönüp yüzüne bakmadı. Tepki vermeden yemeğini yemeye devam etti. Rolleri değiştirmiş gibiydiler. Donghyuck onunla konuşmak istiyordu, SeoNeul ise umursamıyordu.
"Konuşabilir miyiz?"
SeoNeul yine cevap vermedi. Ağzındakini çiğneyip yutarken yüzüne bakmadı. Donghyuck derin bir iç çekti.
Ve elini SeoNeul'un omzuna koydu.
SeoNeul refleks olarak korkuyla geri çekildi. "SAKIN BANA DOKUNMA! SAKIN!"
Birden bağırdığında tüm yemekhane sustu ve oraya bakmaya başladı. Donghyuck kaslarını çatsa da suçluluk duygusu ağır basıyordu.
"Sadece konuşmak istiyorum."
"Seninle konuşacak bir şeyim yok Haechan. Defol git."
Donghyuck birkaç saniye daha kıza baktı. Fakat SeoNeul ona dönmedi.
"Cidden..." dedi Donghyuck ve sinirle güldü. Ardından yemekhaneden hışımla çıktı.
Birkaç dakika sonra da SeoNeul kalktı. Tepsisini çöpe attı ve kollarını göğsünde birleştirerek yemekhaneden bahçeye çıktı.
Taşlı yolda ilerlerken biri kolundan tuttuğunda SeoNeul korkuyla kolunu çekti ve arkasını döndü.
Donghyuck 1 adım önünde duruyordu. Kolunu bıraktı.
"SeoNeul, sadece konuşmak istiyorum." Sesi sert çıkıyordu.
"Sana seninle konuşacak bir şeyim olmadığını söyledim."
Donghyuck kızı dinlemedi. "Bak. O gece her şeyi yanlış anladın. Uzun süre önce çok kötü bir olay oldu. Birilerini daha kaybetmek istemiyordum. O yüzden-"
Donghyuck konuşmaya devam ediyordu ama SeoNeul onu dinlemiyordu bile. Sinirle güldü kız.
Donghyuck sustu. SeoNeul gözlerine tiksintiyle bakarken sertçe konuştu.
"Üzgünüm, tanımadığım insanlarla konuşamam."
Birkaç saniye sonra ise kız arkasını dönüp okul binasına girdi. Donghyuck orada kaldı.
Ona her şeyi anlatacaktı. Ama SeoNeul onu dinlememişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAPES
أدب الهواة▪13 reasons why'dan esinlenilmiştir. umarım zaman sana hayatın boyunca yanında olmasına ihtiyaç duyacağın kişiyi geçmişinde nasıl yok ettiğini gösterir. ❝ gecedeki yıldızlarımı aldın, günümüzdeki güneşimi. ❞ © dububaoziㅣlee donghyuck başl...