17. Bölüm ~ Ufuk

68 11 74
                                    


Selam güzel insanlar :))

Birazcık edebi bir bölüm oldu ama eminim ki aşağıdaki dizelerde kendinizi bulacaksınız. Yanlış yazdığım olabilir affola.

Bu arada Wattpad'de Zamansız Biri adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim;)

Beğenmeniz dileğiyle vesselam :)

∆∆∆∆∆

-DENİZ'DEN-

Pencereden baktığımda Beril'in kapıdan girdiğini gördüm. Dilara'ya dönüp "Bir misafirimiz var." dedim. "Kim?" diye sorduğunda, aşağı gelmesini söyledim. Bahçeye indiğimde Beril gülümseyerek yanıma geldi. Yaşanan olayları hatırlayınca ona çok haksızlık yaptığımı anladım.

Beril çok şımarıktı, herkesin itici bulduğu tiplerden. Hele ki Seray'la yan yana gelince iyice nefret ediyordu herkes. Ama bana hiç kötü davranmamıştı, bense ona her  türlü kötülüğü yapmıştım. Zaten Amerika'ya gitme sebeplerinden biri de bendim.

Boynuma sımsıkı sarıldı "Burada olduğunu öğrendim, özlemişim seni." dedi. Karşılık vermedim. Ayrıldığında ona yaptığım saçmalıkları düşününce dalmış gitmişim. O da onu istemediğimi düşünmüş galiba çünkü "Anladım. Tamam gidiyorum." deyip gitmeye başladı. Kolundan çevirip sımsıkı sarıldım. Sonra da onu elinden tutup eve getirdim ve

"Hadi gel kahvaltı yapalım." dedim. Bana tuhaf tuhaf bakıyordu "Hangisinden içtin? Söyle de sana hep ondan alayım. Bana ilk defa sarıldın, inanamıyorum Denizhan!" dedi gülerek.

Salonda Dilara'yı görünce durakladı "Bu kız kim?" diye sordu. Dilara da ona yabancı gözlerle bakıyordu, galiba onu bilmiyordu. "Mevsim'in kardeşi." diye yanıtladım.

Tanıştılar ama Beril ablam olduğunu söylemedi. Dilara bizi sevgili sanmıştı. Beril de bunu fark etmişti ki sanki sevgilimmiş gibi davrandı, Beril tam bir... Neyse.

Dilara beni kıskanıyormuş gibi duruyordu, kıskanıp kıskanmadığını öğrenmek istiyordum. Bu yüzden Beril'in saçmalığına ayak uydurdum...

-MEVSİM'DEN-

Burak bir haftadır ayağımı yerden kesmişti. Hayatım boyunca hiç bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum. Fazla romantik zamanlar geçirmiştik. Bana bir sürü hediye almıştı.

Dün babamı ziyarete gitmiştik, moralim çok bozuktu ama o yine bir yolunu bulup beni eğlendirmişti. Zenginliğe fazla alışmıştım. Her şeyin ayağına gelmesi ister istemez şımartıyordu insanı.

Beni gerçekten seviyordu ve ben hâlâ buna inanamıyordum. Yanımdan hiç ayrılmıyordu. Fazla mutluydum, fazla mükemmeldi her şey, sanki her an bozulacakmış gibi.

Dün gece gelmiştik ve birbirimize sımsıkı sarılı uyumuştuk. O bana sarıldığı anda hemen uykuya dalıyordum. Sabah uyandığımda Burak yanımda yoktu. Merak etmiştim çünkü bu saatlerde uyanmazdı. Aşağı indiğim sırada onu kitaplığın önünde buldum. Kitaplarını düzenliyordu.

Yavaş yavaş yanına gidip "Günaydın." dedim. "Günaydın Mevsim." diye karşılık verdi. Kitaplarını incelemeye başladım. En az bin tane kitap vardı, çok fazlaydı.

Tarihi, bilim kurgu, aşk, macera-aksiyon, fantastik, anı, günlük, mektup, ütopya-distopya, hukuk, kişisel gelişim, şiir , sosyoloji, yemek, biyografi, felsefe, eleştiri kitapları... Kısaca her türden kitaplar vardı.

Doktorun söylediğine göre Burak ve diğer alt kişilikler bir odada yaşıyor gibilermiş. Komuta kimin elindeyse o yönetiyormuş. Ufuk'un okudukları kitaplardan da, Burak'ın yaşadıklarından da diğer kişiliklerin haberi olmuyormuş, yalnızca birbirlerine anlatırlarsa öğreniyorlarmış. Bu tuhaf hastalıkta her kişilik beynin belirli yerlerini kullanıyormuş. Bu yüzden farklı IQ, alışkanlıklar ve zevkleri varmış.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEVSİMLERDEN MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin