Sabah koşusu yapmak için evden çıktım. Telefonumda Duman-Bal çalıyordu. Parka vardığımda saat 09.15 idi. Normal bir zamanda asla bu kadar erken kalkmam ama bu gün öyle bir gariplik oldu. Bende koşuya çıkmak istedim. Bu gün anlamadığım bir enerji vardı üstümde. Park koşumu yapıp biraz banklarda oturdum. Gökyüzünü seyrettim. Erken saatlerde olduğu için kuşlar uçuyordu ve çok güzel bir görüntü çıkmıştı ortaya. Telefonumdan bir kaç snap attım. Müziği değiştirdim. Hayatımı düşündüm. Aklıma bizimkiler geldi. Ceyda... Berk ve Boray bunlar zaten tavuk gibi erken yatıp erken kalkıyorlar. Arayım da çekirdek alsınlar gelsinler. ''Güzelim günaydın, ne yapıyorsun?'' Banktan kalkıp dolaşmaya başladım. ''Hiç be öyle parkta geziniyorum. Sen ne yapıyorsun?'' Arkadan araba sesleri geliyordu, ama ben onunla trafik de konuşmaya alışmıştım. ''Hiç ya bende babam erken bıraktı Berk de yanımda bu arada,'' Bir hışırtı oldu. ''Ooo! Kanki sen bu saatlerde uyanır mıydın?'' Ufak bir kahkaha attım. ''Ah be sen hep gül vallahi sabah sabah iyi geldi.'' Bu sefer konuşan Boray'dı. ''Tamam be zevzekliği bırakın Ceyda'yı da alın gelin. Vallahi on beş dakika içinde burada olmazsan sana bir hafta sarılmam kardeşim okey? Hadi şimdi yallahh! Çekirdek de alın.'' Yüzlerine kapattım ama onlar alışıktı bir şey olmaz.
15 dakika sonra.
Biraz sonra parkın girişinden gelen Berk, Ceyda ve Boray aşklarımı gördüm. ''Ulan Selin. Boray'a bir daha sana sarılmam diye şaka yaparsan bir daha kine ben sana bir sarılırım görürsün! Öldürüyordu bizi arabada geri zekalı!'' Benim haykırışım parka dolarken Boray, ''Ne yapabilirim Ceyda hıh Selin'i daha çok seviyorum ben git geber.'' Dedi sesini incelterek ve gelip bana sarıldı. Her sarılışı aynıydı. Ellerini belimin biraz üstüne koyar ve kafasını boynuma gömerdi. Biraz sarılıp geri çekildi, ''Güzelim sana bir şey aldım. Bak beğenmezsen sorun değil. Küçük Bir şey zaten ama Taktığın zaman asla çıkarmayacağına söz vermelisin bana.'' Ben beleşçi bir insandım Boray da paraya para demeyen bir zengin kankamdı. Yani yaşasın pahalı hediye! ''Yaaa Boray sen dünyanın en iyi dostusun göster hemen!'' ceketinin cebinden minik bir poşet çıktı. Hemen elinden alıp poşeti açtım. Minik gri bir kutu vardı içinde. Tam açacakken durdurdu. ''Bak kabul etmezsen hayatım boyunca konuşmam senle.'' Ne aldı merak ettim gerçekten. Kutuyu açtım ve içindekiyle kesişmeye başladım. Yok artık! ''Ulan Selin şu bilekliği yaptırmak için ne uğraştık eğer kabul etmezse ben dalarım vallahi.'' Berk dalmıştı söze hemen. Kutunun içinde altın olduğuna emin olduğum ve üzerinde Selin yazan bir künye vardı... ''Boray ben bunu-'' Durdurdu. ''Selin ağzına kusarım bunu almazsan!'' Hemen boyununa sarıldım. ''Sen dünyanın en değerli insanı mısın ya?!'' Geri çekilip hemen bileğime taktım. Ceyda cırladı bir anda. ''Tabii Ceyda kim ki ben gideyim en yakın arkadaşlar olarak takılın siz.'' Berk Hemen lafa daldı. ''Lan seni unutmak mümkün mü sana da bir şey aldık tabii.'' Ceyda'nın gözleri parlamıştı hemen. Ceyda altı yıldır Berk'e tam anlamıyla hayvan gibi aşıktı... Ama salak Berk anlamamıştı bir türlü! ''Vallahi mi!?'' Berk biraz sırıttı. ''Tabii ki kız dur.'' Berk cebinden yine minik gri bir kutu çıkardı. Ceyda heyecandan altına yapmazsa iyi vallahi... ''Ceyda kız yemin ediyorum senin güzelliğinle yarışamaz ama.'' Elindeki kutudan ucunda yeşil güzel bir taş olan kolye çıkardı. Vallahi Ceyda kalpten gitti. Kız zaten şeker hastası ölecek göreceksiniz! Ceyda donup kalmıştı. ''Ceyda Öldün mü?'' Ceyda kendine geldi hemen. ''Yok yok iyiyim.'' Berk hemen ego kastı. ''Uf biliyorum bana aşıksın.'' Hepimiz gülüştük. Ceyda kolyesine kavuştu. Şimdi çekirdek time!
Karnımız ağrıyana kadar çekirdek yedik ve çikolatalı süt içtik. ''Şimdi size Selin ablanız dan bir kaç ders vereceğim. Çikolatalı sütün bir adabı vardır. Kiminle kimin için ve neden içtiğinizi bileceksiniz sağ baştan cevaplayın bakalım bu soruları. Boray başladı, ''Ben şu an sanırım İrem için içiyorum.'' Dedi ve yüzünü astı. İrem'le iki yıldır çıkıyorlardı. Ama İrem anlamadığımız bir nedenden dolayı ayrıldı Boraydan. Ve Boray kuzum hala onun için ağlıyor... ''Kıyamam ya öğreneceğiz neden senden ayrıldığını merak etme minnoşum merak etme.'' Teselli anlamında elini tuttum. ''İnşAllah kanka ya.'' ''Tamam ben devam ediyorum.'' Berk başladı. ''Ben güzel karın kaslarıma ve mutluluğumuza içiyorum.'' Hemen lafa dalım. ''İnşAllah o karın kasların sarkar.'' Herkes güldü ve Berk, ''Tövbe de cadaloz.'' ''Tamam ben devam ediyorum.'' Ceyda girdi bu kez söze. ''Ben aşık olduğum adama ve size içiyorum.'' Gözlerim büyüdüm hemen ilk kez benden başkasına böyle bir şey söylemişti. ''Oha kız kızıl prenses kimi seçtin prens olarak.'' Ulan Berk... ''Bir dangalağı.'' Anırmaya başladım. Ceyda da bana katıldı. Boray durup, ''Siz kesin bir şey karıştırıyorsunuz.'' Berk de o an bana organ mafyası bakışlarını yolladı. Ellerimi havaya kaldırıp, ''Hakim bey ben masumum!'' Bana 'He he bizde yedik.' Bakışlarını yolladılar bir an aklıma geldi. ''Bir dakika siz bunları alacak parayı nereden buldunuz?'' Boray başladı, ''Şimdi güzellik İrem benden ayrılınca bende holding de fazla mesai yapmaya başladım. Berk de sağ olsun bana destek oldu babam da bize avans verdi.'' Aşırı zengin değillerdi ama maddi durumları iyiydi Boray'ların. Ceyda ve bizim de iyiydi ama normal derecedeydi. Ben tam söze dalacakken arkadan biri seslendi. ''Şittt Boray nasılsın ya.'' Zaten eksik kalsın bir şey de!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayaz'ın Soğuk Esintisi
Teen Fiction"Ben küçüklüğümde gökyüzüne baktığımda güneşin önünde sürekli bulutlar olurdu. Hiç bir sabah neden bilmiyorum güneş ile uyanamadım. Ama hep yıldızlar ile yatardım, ay ve yıldızlar severdi beni. Yani benim hayal gücüme göre bu yüzden geceleri severim...