Emir Can İğrek - Müzik Kutusu°
Yepyeni bir hikaye ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Bu hikayeye başlama sebebim olan sonsuz sevgi kalplerimi yolluyorum💕💕
•Bölüm 1 "Kaybolan Ruhlar"•
Kayıp vermek herkes için kötüydü. Alışmak ise ondan daha kötüydü. Kayıp verdiğin herşeye alışırdın. Annen ölse alışırdın. Baban ölse alışırdın. Çok değer verdiğin biri yada evcil bir hayvanın hayatından çıktığında bile alışırdın.
Peki ruhun kaybolsa ona alışabilirmiydin?
Ruhumun bedenimden ayrılıp kaybolmasının üzerinden yıllar geçmişti. Bu duruma alışmıştım. İlk zamanlarda olduğu gibi çok aramıyordum yokluğunu.
Jeyan Asel Akşan.
Ruhu yıllar önce kaybolmuş bir kız çocuğunun ismi. .
Benim ismim.
Acıyla harmanlanmış bedenimi yataktan kaldırıp küçük odamın küçük penceresinin önündeki koltuğa attım. Günümün çoğunu burada harcar ve bundan sıkılmazdım. Hayatımdaki tek eğlencem buydu galiba. Burada oturup gelen geçen bedeni ruhla kaplı insanları izlemek beni eğlendiriyordu.
"Lan gel buraya, Allahın cezası." Koridordan boğuk gelen babam olacak adamın sesini duydum. İsteksiz de olsa bedenimi oturduğum yerden kaldırdım. Cılız bacaklarımla odamın eskimiş kapısına dek yürüdüm. Derimin inceliğinden ve kansızlıktan dolayı ten rengimin oldukça açık olduğu elimle kapıyı açıp koridor boyu yürüdüm ve salon kapısının önüne tünedim. Geldiğimi hisseden beden bana bakma zahmetine girmeden konuşmaya başladı.
" Yemek yap lan bana." Emir içerikli cümlesine itaat ettim. Çünkü dediğini yapmazsam olacaklara katlanacak gücüm yoktu. Arkamı dönüp son bir gayretle mutfağa gidip atıştırması için bir şeyler hazırladım. Bunu benim yapmamam gerekiyordu gayette kendisi hazırlayabilirdi ama yapmayıp beni özel hizmetçisi olarak kullanıyordu. Bu durum onu hiçte utandırmıyordu hatta bir kere bunu kıraathane de anlattığını işitmiş onun adına utanmıştım hangi baba kızını bir hizmetçi gibi kullandığı için gurur duyarmışçasına arkadaşlarına anlatıp utanmazdı ki?
Benim babam olacak adam bunu yapıyordu işte. Ne kadar iyi bir babaydı öyle!
Sessiz adımlarımı odama taşıdım. Kapımı kapatıp kendimi birazda olsa onlardan uzaklaştırdım. Panduflarımı ayağımdan çıkarıp yatağıma yattım ve üzerime yorganımı örttüm. Yanağımı yastıkla buluşturduğum an okyanuslarımın içinde tusunamiler oluştu. Kıyıya vuran dalgalar bir bir yanağımdan süzülmeye başladı. Sessizce içimdeki depremlerin enkazının altında kaldım. Bağırdım, ağladım, çaresizliğimi haykırdım. Kimse duymadı. Kimse dinlemedi beni.
Orada öldüm. Kimse cesedimi umursamadı.
●●●
Yürüdüğüm tanıdık yollarda kimsesiz yavru bir ceylan gibiydim. Ürkek ve acınacak halde olan bir ceylan yavrusu. Ellrimi montumun cebine atıp bir süreliğine onların ısınmasına izin verdim. Evden çıkalı uzun bir zaman olmuştu ama kimse beni merak edip aramamıştı. Gerçi beni merak edip arayacak kimsem yoktu. Ne bir anne ne bir baba ne de bir kardeş. Yaratan beni bunlardan mahrum bırakmış ama onun yerine iki tane kardeş yerine koyduğum insanlarla kaderlerimizi kesiştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
ChickLitAcılar ruhuma ilmek ilmek işlenirken tek yaptığım daha fazla acı için acıyla harmanlanmış bedenimde yer açmaktı. Sahi herkes benim kadar acı çekiyor muydu? Yoksa bu yaratıcının beni hayata 1/0 yenik başlatmasının izlenebilir halimiydi? Bilmiyordum. ...