Fizikçi sınıfa girdiğin de bana soru sormamasını diledim. Heyecanlı dakikalar başlıyordu. İşte yerine oturdu ve sınıf listesini çıkar-,bir dakika listeden mi seçicekti? Olamaz!
"Mert?"
"Bu-buyrun"Titrek sesler,korku dolu anlar... Fizikçi mayınlı tarlada geziyordu ve her an o korkak mayına basıp bombayı patlatabilirdi.
"Mert bir dahaki derse hazırlıklı ol!"
"Peki hocam."
"Deren?" Arkadaşıma baktığım da sertçe yutkunduğunu gördüm. Yavaşça ayağa kalktığın da soruya cevap vermeye çalıştı.
"Iııı... şeydi. Şey yani."Arkadaşıma kıs kıs gülerken sevgili hocamız(!) görmüş olacak ki
"Sen söyle bakalım Buğlem." Dedi. Ve... Bom! Mayın patladı.Niye güldüm ki ben şimdi?
"Ah,ben mi?"
"Adın Buğlem ise evet."
"Evet benim. Çok şakacısınız." Bu son cümlemi işaret parmağımı ve başımı sağa sola sallayarak söyledim. Kahretsin sanki küçük bir çocuğa söylüyorum.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Bağırış sesi kulaklarımı acıtırken gözlerimi kapamama neden oldu.
"Cevap ver!" Aynı bağırış sesine gözlerimi açarken doğruyu söylemem gerektiğini anladım.
"Şey... Öncelikle sizden özür dilerim. Yani,az önceki tavrım için. Ve... Dürüst olmak gerekirse ben konuyu anlamadım."
"Ah,özrünü kabul ettim. Ama... Siz,siz gerçekten çok tembelsiniz." Derin bir nefes verip masasına oturdu. Dedikleri benim için geçerli değildi.Çünkü ben çalışkandım.
Okul bitiminde eve servisle gitmeyi istemedim. Çünkü dışarıda yağmur yağıyordu ve ben yağmura bayılırdım.
Yağmurun ıslattığı toprak kokusu içime ferahlık verirken,bastığım her su birikintisi paçalarımı ıslatıyordu. Yoldan geçen arabaların hız sınırı 60-80 arası olduğu için tekerlekleriyle üzerinden geçtikleri çamurlu sular bana gelmiyordu. Saçlarımdan yüzüme süzülen damlacıklar ise gerçekten rahatlamam için gösterilen nedenlerdendi.
Yanımdan hızla geçen adam bana çarpınca çantamı yola düşürdüm. Arkasından sinirle baktığımda özür bile dilemediğini gördüm.
"En azından özür dileyebilirdiniz!" Çok fazla bağırdığımı anlayınca beni duymamasını dileyerek yerden çantamı aldım. Doğrulduğumda yürümesini kesip durduğunu gördüm.
"Tekrarla!" Bunu söylediğinde hafiften bacaklarımın titrediğini hissettim. Bana söyleyip söylemediğinden emin değildim. Bu yüzden bana söylemediğini varsayarak arkamı dönüp gidicektim.Tam bir adım atacakken aynı sesi başka bir kelimeyle tekrar duydum.
"Dur!" Başka birine söylediği düşüncesiyle etrafıma göz gezdirdim. Ama ne şans ki hiç kimseler yoktu. Ayrıca artık arabalar da geçmiyordu. Bakışlarımı ona çevirdiğim de bana dönmüş olduğunu gördüm.Yavaş adımlarla bana doğru geliyordu. Attığı her iki adımdan birinde sanki şimşekler çakıyordu.
Havanın kapalı olması ise güne dehşet vericiydi.
Bu kapişonlu genç tam iki adım kala önümde durdu. Şuan arkama bakmadan kaçabilirdim ama... Sanki birisi beni kıpırdamamam için tutuyordu. Hiçbir yerimi hissetmiyordum.
"Az önce söylediğini tekrarla!"
"Be-ben..." korkudan konuşamıyordum bile. Ama ben bu değildim. Ona gerçek yüzümü göstericektim.
"Sen kim oluyorsun da bana emir kipli sözler söylüyorsun!" Ona korktuğumu belli etmemeliydim.
"Aferin... Türkçen iyi. Ama beni ilgilendirmez. Eğer..." Kulağıma hafifçe eğildi. O anda refleks olarak kafamı geriye attım. Sesi bir fısıltı gibi geliyordu.
"Eğer bir daha karşıma çıkarsan affetmem korkusuz küçük kız." Son üç kelimeyi dişlerinin arasından tıslamıştı. Bir anda arkasına döndü ve kayboldu. Resmen gölge gibiydi bir anda kaybolup bir anda belirebilirdi.Az önce yaşadığım Extream Sporlarını aratmıycak kadar korkunçtu...
Eve geldiğim de kendimi hemen banyoya attım. Yağmur dolayısıyla yeterince üzerime yapışmış kıyafetleri çıkarırken aklıma Gölge Çocuk geldi. Bir anda ürperdiğimi anladım.
Onu bir kenara bırakıp banyo başlığından gelen sıcak suyu tenimde hissettim. O kadar soğuktan sonra sıcağa kavuşmak büyük bir zevkti...
Banyodan çıkınca mavi,üzerinde 'Pretty Little Liars' baskılı pijamamı giydim.
Aşağı inip televizyon izliyecektim. Merdivenleri inerken aklıma Dere'nin söyledikleri geldi. Koltuğa uzanırken sehpanın üzerinde duran telefonu ve uzaktan kumandayı aldım.
Televizyonu açıp Dream Tv yi açtım. Ah,evet iyiki de açmıştım. Çünkü 5 Seconds of Summer - Heartbreak Girl şarkısı çalıyordu. Bu şarkıyı seviyordum. Telofondan Deren'in numarasını tuşlayıp kulağıma götürdüm. Kapalı olduğunu görünce sesli mesaj bıraktım.
"Deren,mesajımı görünce ara. Yeni öğrenciler hakkında öğrendiklerini merak ediyorum." Telefonu sehpaya bırakıp bu güzel müzik eşliğinde gözlerimi dinlendirmeye koyuldum.Kapının sesi bir anda doğrulmama neden oldu. Aynı anda telefonun zil sesi ise kalp atışımı süratle arttırıyordu.
Merhabalarrr😎 YB ile karşınızdayım😊 etiketlemeyi bilmeyenler için yorum bölümüne '@' yazıp 5 arkadaşınızın kullanıcı adını yazın ☺inşallah beğenirsiniz😍😇😘 Kucak dolusu sevgiler🖑❤🖐 Sizce Buğlem'in kalbini bu kadar hızlandırıcak kişi kim yorumlarrr :^)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tek O!
Teen FictionKüçüklüğünden beri anne özlemi çeken masum bir genç kız o. Aynı zamanda anne şefkatini, çok sevdiği biricik babasından arayış içinde olan bir kız. 17 yaşındaki, o büyük yüreğini küçücük bedeninde taşıyan Buğlem, etrafına mutluluk saçsa da içinde he...