Meraba arkadaşlar;) bu bölüm hoşunuza gider inşallah keyifli okumalar dilerim oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin.
Sizlerle birlikte çok yol almak istiyorum👥👥👥👥👥👥 Bir sürü kişi olmalıyız ki yürüyelim hatta💃 koşalım
Çok konuştum. Sizleri çok sıkmadan keyifli okumalar dilerim😚
Telefonun üzerinde gördüğüm babamın resmi onu hemen açmamı söylüyordu. Elime alarak cevapladım.
"Buğlem nerdesin sen kaç dakikadır kapıyı çalıyorum! Evde değil misin yoksa? Anahtarı almayı unutmuşum."
"Hayır,bir dakika açıyorum kapıyı."
Telefonu kapatıp koltuğa attım ve hemen kapıyı açtım. Karşımda babamın sinirli suratını görünce çekinerek onu içeri aldım. Siniri yüzün de seyiren kaslardan belli oluyordu.
Koltuğa oturdu ve kafasını geriye atıp gözlerini kapattı. Yorgun olduğu her halinden belliydi. Ah,tabi sinirli olduğu da.
"Evdeysen neden kapıyı bu kadar geç açtın." Sesi tok ve sertti.
"Ben... Özür dilerim. Uyuyordum." Benim sesim ise cılız ve korkak.
"Ah! Gel." Yanındaki yere eliyle vurup oturmamı işaret etti. Gösterdiği yere oturdum. Kafasını kaldırdı ve gözlerini açtı. Eliyle omuzlarımdan kendine çekip sıkıca sarıldı. Bende ona karşılık verdim. Kafamı göğsüne koyup gözlerimi kapattım. Saçlarımdan öptü."Bugünüm berbat geçti özür dilerim." Sesi bir ninni gibiydi.
"Uyu hadi sarışınım. Rüyanda anneni gör." Artık rahatça uyuyabilirdim. Çünkü kurşun geçirmez yorganım yanımdaydı. Babam oldukça bana hiçbir şey olmazdı.
Onun kollarında,onun sevdiği kadını görmek için kapattım gözlerimi."Anne!" "Anne!"
"Gel hadi! Gel! Yapabilirsin tatlım."
Bu sesler nereden geliyordu. Gülüşmeler,bebek sesi kimdi bunlar. Etraf o kadar karanlıktı ki. Bastığım yeri göremiyordum bile. Adeta kör olmuştum.
"Evet,evet! Bir adım daha."
Kalbim sıkışıyordu,onları görmek istiyordum. Nereye gittiğimi bilmeden adımlar atıyordum. Bunun bir önemi yoktu. Benim için onları bulmam yeterliydi. Bir adım daha! Bir adım daha! Ve bir kez daha.
İşte bir kapı çıkmıştı önüme. Bunu görebiliyordum.
Bir bebeğin gülme sesi kalbimi acıtıyordu. Onu bulmalıydım. Kapının kolunu aşağı indirdiğimde açılış sesi kulağımı sağır ediyordu. Bir ışık,evet. Ufak bir ışık süzüldü kapı aralığından. Kapıyı yavaşça ittim. Gördüğüm manzara karşısında kıpırdayamıyordum.
Bir bebek... Ufak,minik,tatlı bir minik... Dudaklarımın yavaşça yukarıya kıvrıldığını hissettim. Gözlerimi bebeğin gittiği yöne doğru çevirdiğim de dudaklarım düz bir çizgi haline geldi. Kalbim ise kırık bir vazo gibi paramparça... Bana arkası dönük olan kadın bebeği çağırıyordu.
Onu ayakları üzerinde yaşaması için sanki eğitiyordu. Ve... Evet,o küçük şimdi ayakları üzerindeydi. Kadın bir hışımla ayağa kalktı. Bebeğin kahkahası kulağımda tiz bir çınlamaya dönüştü. Bebek tarif edilemez bir hızla büyüyordu. Kadın yok olmuştu. Gözlerimi etrafta gezdirdiğim de onu göremedim.
Kulağıma gelen ufak bir hıçkırık sesiyle tekrar bebeğe baktım. Yüzümün aldığı ifadeyi tek kelimeyle anlatabilirdim 'Acı' Karşımdaki. Karşımdaki bendim. Ağlıyordum. Aydınlık olan oda şimdi karanlık bir mahzene dönmüştü.
Tek haykırış her şeyi açıklıyordu... "Anneee!!!"
Nefes nefese uyandığımda gözlerim babamı aradı ama yoktu. Odamdaydım, tek başıma. Nefes alış-verişlerimi düzene sokmaya çalıştım çok fazla terlediğimi farkettim.
Neydi bu şimdi!
Beğendiyseniz oy ve yorum lütfen.☺👇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tek O!
Teen FictionKüçüklüğünden beri anne özlemi çeken masum bir genç kız o. Aynı zamanda anne şefkatini, çok sevdiği biricik babasından arayış içinde olan bir kız. 17 yaşındaki, o büyük yüreğini küçücük bedeninde taşıyan Buğlem, etrafına mutluluk saçsa da içinde he...