Sabah yine istemeyerek uyandım. Soğudum bir şekilde herşeyden, herkesten. Yaşamak anlamsız geliyor,mutlu olmak istedikçe hayat hep bana mutlu olamayacağımı gösteriyor.
Yatakta kalkıp hemen duşa girdim ve rutin işlerimi halledip okul formamı giydim,saclarımıda doğal halinde bırakıp aşağı indim.
Annem kahvaltıyı hazırlamış masada beni bekliyordu.
"Günaydın kızım"
"Günaydın anne"masaya oturup kahvaltı etmeye başladım.
"Kızım biliyorsun ki bu gün gelinlik bakmaya gideceğiz yani okula gitmiyorsun."
Yediğim ekmek boğazımdan geçmedi, her seferinde bunu hatırlatmak zorundalar mı? Ama artık ne itiraz edecek halim ne de gücüm vardı. Her şeyi kabullendim. Başka çarem yok çünkü.
"Tamam anne. Unutmuşum."
Kahvaltı boyunca hic konuşmadım, konuşacak birşey yok artık.
Merdivenlerden yavaş yavaş yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim. Aşağı indiğimde annem beni bekliyordu. Benim hazır olduğumu görünce evden çıktık.
Kapının önünde siyah arabasına yaslanmış Emir bizi bekliyordu. Hemen arabanın yanına gittik.
"Merhaba Neriman teyze"
"Merhaba oğlum" Emir bana bakmakla yetindi sadece, çokta iyi yaptı çünkü onunla konuşmak istemiyorum.
Yarım saatlik yolun ardından bir Mağzanın önünde durduk. Arabadan inip mağzaya girdik. İçeri girdiğimizde Leyla teyze bizi bekliyormuş kısa bir selamlaşmanın ardından gelinlik bakmaya başladık.
Her genç kızın hayalidir gelin olmak, sevdiği adamla sonsuzluğa adım atmak ama ben ne gelin olmak ne de sonsuzluğa adım atmak istiyorum çünkü hiç sevmediğim bir insanla zorla evlendiriliyorum. Benim hayallerim vardı sevdiğim adamla evlenmek onunla mutlu olmak ama bu artık imkansız oldu çünkü benim sevdiğim adam öldü.
Gelinliklere bakarken gözüme çarptı bir tanesi. Prenses model,omuzları düşük ve eteğinin uçları dantelli. Beğendim bu gelinliği daha fazla uğraşmakta istemediğim için annemlere bu gelinliği almak istediğimi söyledim ve gelinliği alıp mağazadan çıktık.
Annem ve Leyla teyze Emir ile zaman geçirmemiz için bizi baş başa bıraktılar. Şuan arabada bir kafeye gidiyoruz ama ne Emir nede ben ikimizden de ses çıkmıyordu. Kafeye gittiğimizde arkalarda bir yere oturduk. Garson sparişlerimizi aldıktan sonra ikimizde bir süre konuşmadık ama bu sessiz ortamı bozan Emir oldu.
"Buse biliyorsun evlenmemize sadece bir gün kaldı. Daha öncede konuşmuştuk ama yine konuşalım, evlendikten sonra kimse kimsenin hayatına karışmayacak."
"Evet zaten öyle olması lazım. Kimse kimseye karışmayacak! Aynı evde yaşayan iki yabancı olacağız."
"Bu konuda anlaşmamıza sevindim."
"Bende" demekle yetindim.
Garson siparişleri getirince ben hunharca dondurmamı yemeye başladım. Söz konusu dondurma olunca kendimi kaybediyorum elimde olan birşey değil.
Emir bana Uzaylı görmüş köylü gibi bakıyordu. Ne anlamında kafamı sallayınca;
"Yavaş ye elinden alan yok" dedi bay ukala😒
Buna sadece göz devirmekle yetindim, şuan dondurma yemek gibi daha önemli işlerim var.
Dondurmamı yemeyi bitirdiğimde kafamı kaldırıp Emire baktığımda onun çoktan kahvesini bitirip bana baktığını gördüm. Ben hemen başka bir yere bakmaya başladım.
"Eğer bitirdiysen artık kalkalım"
"Olur" şuan anlamlandıramadığım bir şekilde kızardım.
Emir hesabı ödeyip cafeden çıktık. Arabaya bindiğimizde yolun uzun olduğunu bildiğim için radyodan bir müzik açtım.
Ufuk Çalışkan: Aşk Payı
Şarkıyı kendimce mırıldanıyordum, sesim kötü değildi herkes çok beğenir bu yüzden okul korosunda şarkı söylüyorum.
Şarkı bitince radyoyu kapattım. Ve başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım.
Araba durduğunda eve geldiğimizi anladım Emire teşekkür edip arabadan inip hızla eve doğru yürüdüm. Anahtarlarımla hemen kapıyı açıp hızlı bir şekilde odama çıktım. Ilık bir duş alıp pijamalarımı giydim. Saçlarımıda kurutup kendimi uykunun o huzurlu kollarına bıraktım.
***Sabah güneş ışıkları ile gözlerimi açtım. Bu gün okula gitmeyecektim daha doğrusu artık okula gitmeyecektim çünkü evlendiğim için açıktan okuyacaktım. Yarın büyük gün evleniyorum...
Yataktan kalkıp hemen banyoda rutin işlerimi hallettim. Üzerimi değiştirip siyah şort ve beyaz bir tişört giydim, saçlarımıda yukardan dağınık bir topuz yaptım. Bu gün pek bir şey yapmayı düşünmüyorum açıkcası.
Hemen aşağı indim, annem kahvaltı için beni bekliyordu. Anneme günaydın deyip yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Busecim bu gün ne yapacaksın"
"Bi planım yok anne. Neden sordun?"
"Tamam kızım. Ben Leyla teyzen ile alışverişe çıkacağım istersen senede gelebilirsin"
"Hayır teşekkür ederim anne. Ben bu gün evde kalacam"
"Tamam kızım sen bilirsin"
Kahvaltıyı yaptıktan sonra annem gitmişti bende odama çıktım. Bu gün bu evde son günümdü hâlâ şaka gibi geliyor. Eşyalarıma baktım hepsiyle ayrı ayrı anım vardı. Gözüm hemen yatağımın yanında duran gitara kaydı, bana sevgilimden hatıra kaldı, gitar çalmayı çok severdi bende ona eşlik ederim zaten o öldükten sonra şarkı söylemeyide bırakmıştım.
Bir anda gözümde Burak için ağladığım görüntülendi. Onun ölüm haberini aldığım da bu odada geçirmiştim sinir krizlerimi. Yanağımdan aşağı sıcak bir sıvı aktığında yeniden ağlamamak için odadan çıktım.
Aşağı indiğimde mutfaktan Nutella kavanozunu almış ve salona geçmiştim. Bu gün evimde son günüm bu yüzden evimden çıkmayı düşünmüyorum. Hemen leptopumdan aşk dilimleri açıp son son salya sümük ağlayacaktım.
3. Filmide bitirdiğimde artık ağlamaktan göz pınarlarım kurumustu. Saate baktığımda 16:40'tı evden çıkmak istemiyorum ama çok sıkılmıştım. Biraz uyumak bana iyi gelecektir. Hemen odama koşup kendimi uykunun kollarına bıraktım.
************************************
Herkese merhabaaa😊😊 yorum ve beğenileri unutmayalım😊
HEPİNİZİN BAYRAMI KUTLU OLSUN💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Evlilik
ChickLitBirbirlerinden deli gibi nefret etselerde birbirlerine o kadar aşıklar...