Maral Yağmur Demirhan"Maral telefonu bırakır mısın artık elinden? Birazdan maç başlayacak." Telefonumu kapatıp çantamın ön gözüne yerleştirdim.
"Oldu mu Hazal?" diye sordum şirince sırıtarak.
"Oldu Maral." Gözlerimi devirdim ve arkama yaslandım. Omuzlarıma dökülen saçlarımı geriye doğru ittirdim.
Tribünlerde oturuyorduk, tüm amigo takımıyla. Birazdan bizim takım sahaya giriş yapacaktı. Aral'ı görecektim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarparken sertçe yutkundum.
İki üç dakika sonra antreman yapmak için Aral ve takımı sahaya girdiğinde gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım.
Aral'ın bakışları bizim takımın üzerindeydi. Gözleri beni bulduğumda bakışlarımı kaçırdım. Beni arıyordu. Bakışlarımı tekrar Aral'a çevirdimde, gözlerinin hâlâ üzerinde olduğunu fark ettim.
"Hazal, ben lavaboya gidiyorum." Takım başkanımıza döndüm.
"Acele et." Başımla onaylayıp tribünün merdivenlerinden koşarak indim. Uzun koridora saptığımda arkamda adım sesleri hissetmiştim. Ayaklarım dururken, başımı yavaşça çevirdim.
Aral...
Buradaydı.
Tesadüf olduğunu düşünmek istedim. O yüzden umursamamaya çalışarak yürümeye başladım. Hızla lavaboya girdim. Elimi yüzümü soğuk su ile yıkadım.
Anlamamıştı. Nasıl anlayacaktı ki? Kendime cesaret vermek istercesine aynadaki aksime gülümsedim.
Ona bir yıldır aşıktım.
Fakat o aseksüeldi.Belki de öyle değildi. Yalan söylemiş olabilirdi. Ha? Bir umut...
Olamaz mıydı?
Maçın başlamasına az bir vakit kaldığı için lavabodan çıktım. Aynı anda çıktığım lavabonun karşısındaki erkekler tuvaletinin kapısı da açılmıştı.
Bakışlarımı oraya çevirdiğimde Aral ile göz göze geldim. Gözlerini üzerimden ayırmadığında bu bakışmaya son vermek adına hafifçe öksürdüm.
Öksürük sesimle gözlerini kırpıştırdı, tebessüm ederek yanından geçip gittim. Burada olan her kıza dikkatle bakıyordu. Hareketlerini inceliyordu. Neden beni bulmak istiyordu ki?
Güzel sohbetler ediyorduk. En azından benim açımdan öyleydi. Beni bulunca ne olacaktı? Ben size söyleyeyim.
Bütün gizem, büyü uçup gidecekti. İlk önce mesajlarımız azalacaktı, daha sonra araya soğukluk girecek, tamamen konuşmayı kesecektik.
Aral'ı tanıyordum. Ne karar vereceğini, tahmin edebilecek kadar iyi tanıyordum hem de. Omuzlarımı düşürerek bizimkilerin yanına, tribüne çıktım.
"Bu sefer kesin bu maçı alır bizim takım." dedi Hazal kıkırdayarak.
"Ne sandın kızım? Aral bayağı iyi oynuyor. Aral olduğu sürece bizim takımın sırtı yere gelmez." Melike'nin dediklerine gözlerimi devirdim. Neden benim sevdiceğimi bu kadar övüyorlardı? Size ne yani çocuktan?
Tribünde otururken dizlerimi kendime doğru çektim ve kızların önündeki çekirdekten bir avuç aldım. Çekirdeği çitlerken bana yöneltilen soru yüzünden çekirdeğin kabuğu boğazıma kaçtığında öksürük krizine girdim.
"Maral, sen Aral hakkında ne düşünüyorsun?" diye sormuşlardı.
Öksürük krizimden kurtulduktan sonra ayağımın dibindeki su şişesini kafama diktim.
"Ne düşüneceğim ya?" diye mırıldandım. "Çok güzel oynuyor. Takım kaptanlığının hakkını veriyor."
"Onun orası öyle de..." dedi ve iç geçirdi Hilal. "Garip çocuk."
"Ne bakımdan?" diye atıldı Pınar sırıtarak.
"Ne bileyim işte. Çocuk yakışıklı mı yakışıklı, güçlü mü güçlü ama gel görelim ki hiç sevgilisi olmamış." Hilal'e ters bakışlarımı gönderdim. İnsanların özellerini kurcalamayı ne kadar da çok seviyorlardı. Bu gerçekten sinir bozucuydu.
Hele ki Aral ile ilgilenilmesi daha da sinir bozucuydu.
"Çocuk gay mı yoksa?" Hazal'ın sözleri üzerine kan beynime sıçramıştı. Birkaç homurtu, ayıplama sesi çıktı kızlardan.
"Ne dediğinin farkında mısınız siz acaba?" diyerek bağırdım. Ayağa kalktığımda bütün spor salonu sessizleşmişti.
"Ne oluyor Maral?" dedi Hazal ayağa kalkıp kolumu tutarken. Sinirle kolumu çektiğimde Hazal kaşlarını çattı.
"Hepinizden iğreniyorum! Bir insanın cinsel yönelimi sizi ne ilgilendirir?" diye bağırdım. "İnsanları neden dinine, diline, ırkına, cinsel yönelimine, siyasi görüşüne göre yargılıyorsunuz ki? Elinize ne geçiyor? Söyleyin bana! Zevk mi alıyorsunuz bundan!"
"Maral sakin olur musun?" Hilal'e döndüm ve sırıttım.
"Bir dedikodu uğruna insanların hayatlarına mâl oluyorsunuz." diye mırıldandım. "Ve Aral gay değil. Olsa bile bunu yargılamak size düşmez ahmaklar. Bu zamana kadar her yaptığınıza sustum. Ama artık yeter. Burama kadar geldi!" Ben sesimi alçalttığımda bütün spor salonu kendi işiyle uğraşmaya geri dönmüşlerdi.
"Maral ileri gidiyorsun ama ha." dedi Pınar kaşlarını kaldırarak.
"Ben mi ileri gidiyorum? Siz insanların hayatına burnunuzu sokarken ileri gitmiyor musunuz?"
Hazal başını onaylamazcasına salladı. "Maral sen yoksa Aral'dan mı hoşlanıyorsun?" Sertçe yutkundum.
"Bir insanı savunmak için ondan hoşlanmaya gerek yok." dedim omuzlarımı silkerek.
Kesinlikle Aral hakkında ileri geri konuşulmasına tahammül edemiyordum. Sinirle saçlarımı çekiştirerek merdivenlerden aşağıya indim.
Spor salonun dışına çıktığımda gözlerim dolmuştu. Neden insanlar bu kadar acımasızdı? Sırf Aral onlara yüz vermedi diye gay damgası yapıştırmak ta neyin nesiydi? Bir de gay olmak aşağılayıcı bir şeymiş gibi davranıyorlardı.
Kolumdan tutulup çekildiğimde küçük bir çığlık kaçtı ağzımdan. Dolan gözlerim yüzünden kolumu tutan kişiyi göremiyordum. Gözlerimi silerken kolumdan tutan kişi kollarını belime sardı.
Aral?
Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Aral neden bana sarılıyordu?
"Aral?" diye fısıldadım.
"Maral Yağmur?" dediğinde kalbim yerinden çıkmak istercesine atmaya başlamıştı.
"Ama nasıl?" dediğimde güldü.
"Hissettim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tecessüs || texting
Historia CortaBilinmeyen Numara; Ama bu senin için sorun değil. Bilinmeyen Numara; Cinsiyetim senin düşüncelerini değiştirmeyecek. Aral; Ne demek oluyor bu? Bilinmeyen Numara; Aseksüel olduğunu biliyorum, Aral. 09.08.17