1.0

375 25 11
                                    

bilinmeyen*: güünaaaydıın!

fikret: bismillahirahmanirrahim?

bilinmeyen*: ay üf

bilinmeyen*: hemen de birşey ara

bilinmeyen*: içimden geldi ne var yani?

fikret: sağol ciğerim, sanada aysın.

bilinmeyen*: aydı aydı. bugün çok güzel bir gün!

fikret: why?

bilinmeyen*: causee, öylesine. hissediyorum yani, güzel olacak :D

fikret: peki.

fikret: bi ara buluşsak mı biz senle?

bilinmeyen*: OLMAZ

fikret: vay aq, tamam buluşmayalım.

fikret: nasıl birisin merak etmiştim sadece

fikret: kursağımda kaldı tşk.

bilinmeyen*: fazla merak baş yarar

bilinmeyen*: kalsın

fikret: tm

bilinmeyen*: trip mi atıyorsun sen bana?

fikret: yuoo niye trip atıyım ki ben sana? alla allaa

bilinmeyen*: şimdi emin oldum. atıyorsun.

bilinmeyen*: ayrıca 'yuoo' ne be

fikret: konuşma diliymiş gibi şeap sen onu. gerçekçi konuşmaya çalışıyorum işte senle!

bilinmeyen*: tm.

fikret: birşey dicem

fikret: ortada bir sorun, bir dert olmayınca biz niye sıkıcı mooda bağlıyoruz aq

bilinmeyen*: eee

bilinmeyen*: demek ki

bilinmeyen*: biz efkar adamıyız aslanım

fikret: yakıyorum bi tane bi sny

bilinmeyen*: sigara içmeye mi başladın sen!

fikret: eee

fikret: içiyorum öyle ya, kafam şoolsun diye. arada yani.

bilinmeyen*: içme.

fikret: hay hay!

bilinmeyen*: dalga geçme benimle!

fikret: tamam be aman

bilinmeyen*: olum sen direkt karı kılıklısın he

fikret: hakan cospilav

-

gün içi*

bulutlar tüm pamukluğunu dumanlı hallere bırakırken başını gökyüzünden indirip oyladı sibel. dün gece günün etkisininden zerre uyuyamamıştı. sabahın kör saatinde okul yoluna koyulmasının tek bir güzel yanı olabilirdi; fiko'suyla gidecek olması. düşündükçe otuziki dış gülmekten kendini alamıyor, küçük bir kız çocuğuymuşcasına seke seke yürüyordu yolda. yokuş yere geldiğinde kendini frenleyememiş düşmek üzereyken önden iki kol onu kavrayıp durdurmuştu.

"yavaş kız."

elini havaya kaldırıp önüne savrulan saçlarını çekti ve onu tutan kişiye baktı. dokunduğu an hissetmişti aslında, fiko'ydu. şoktan çıkıp dişlerini inci gibi sererek gülmeye devam etti. dün gece uyuyamamış ama çok düşünmüştü. dün o an asılı kalmışlardı sanki. sarılmış kalmışlardı. sonrasındaysa naz ve mercan gelip sibel'i almış sakinleştirmeye çalışmışlardı. çocukların yanından geçerken hakan ve ali'nin ters bakışları onu korkutmuştu. fikret için her ne kadar yüreğini dinlese de kardeşlerinin sözü de pek mühimdi. özellikle de hakan'ın. sibel bunu bildiği için ilk görüştüklerinde fiko'nun tavrı onun için önemliydi çünkü muhakkak çocuklarla konuşmuş olmalıydı.

"günaydın!" dedi tüm sevecenliğiyle. fiko gözlerini kısıp gülümsediğinde derin bir oh çekti içinden. samimi davranıyordu.

"günaydın gülüm."

kocaman gülüşü yerini şaşkın dudaklara ve dolu gözlere bıraktı sibel'in. şu an şu adamı öpücüklere boğası vardı. e yapsındı o zaman, onu tutan mı vardı?

öpücükleri ardı ardına fiko'nun yanaklarını bulurken adam konuşmak istese de becerememişti zira sibel tek eliyle sıkıştırmıştı yanaklarını. diğer eli ise ensesinde, sanki kaçacakmış gibi sıkı sıkı kavramıştı.

"sobol,"

"oh be, nasıl özlemişim ulan!"

"kozom dorsono!"

"hiç de bile."

fiko ellerini kaldırıp kızın bileklerini kavrarken çekti ellerini. etrafa bakındı. "biri görcek kızım napıyon sen?"

"umrumda değil valla."

"hııı, bir zamanların imin lif siz ilir fiki diye elini bile tutturmayan sibel yılmaz'ı nerelerde öyle?"

"geri mi gelsin istersin?"

"yok canım, alımıyım. sevdim ben bu sibel'i."

"onu da seviyordun?"

"ama bunu daha çok." diyip sulu bir öpücük bıraktı kızın kızaran yanaklarına. sonra gözleri tekrar etrafı taradı. "tabi biri görmese iyi olur. baban duysun istemeyiz. özelliklede merak teyze." dedi son cümlesinde gözlerini devirerek. "sevmiyor beni hala dimi?"

sibel üzgünce başını salladı onaylar gibi. "onun düşünceleri önemli olsaydı.."

"olsaydı?"

"b-ben, ozan'la oluyor olurdum."

yerdeki küçük taşlara belli belirsiz bir tekme savurdu elleri cebindeyken fiko. "s.kicem bigün o herifi ben ha!"

"şşş, tamam. boşverelim başkalarını. bizi zaten hep başkaları harcadı. artık kimsenin fikri önemli değil, senden başka.. sakin ol sevgilim."

'sevgilim? vay anasını.' diye geçirdi içinden. başını sağa çevirdiğinde gelenleri görünce gülümsedi.

"kız, buralar birşey kokuyor farkettin mi sende?" dedi ali abarta abarta koklayıp.

"ettim ettim, etmem mi?"

fiko kaşlarını çatıp "ne kokuyo be?"  diye sordu.

mercan kocaman güldü. "aşk kokuyo aaaşk!"

sibek gözünü süzerken fiko tebessüm edip ensesini kaşıdı. utanmıştı biraz.

mercan onun şirinliğine dayanamayıp elleriyle yanaklarını sıktığında sibel kızın bileklerini tutup çekti fiko'nun yüzünden. ölümcül bakışlarını yollayıp sevgilisinin yüzünü nazikçe kavradı ve yanağına ahulu bir öpücük kondurdu. 'benim!' bakışını da attığında fiko alt dudağını dişleyip başını salladı mest olmuşçasına.

hepsi gülüp okulun yoluna koyuldular. ali ve mercan arkada cilveleşe cilveleşe giderken fiko ve sibel de önden gidiyorlardı. sibel aniden durdu
"niye sigara içiyorsun sen?!"

fiko kaşlarını çatıp hatırlamak ister gibi dudağını büzdü. "ee şey ya kafam şoolsun diye. arada yani."

"içme."

"hay hay!"

"dalga geçme beni-"

farkına varmış gibi dondu kaldı sibel. 'bu nasıl pot kırmak kızım! bari replikleri birebir deme !' diye sövdü içinden ve bir küfür savurdu kendine. fiko'nun kaşları daha da çatılmış, gözleri koyulaşmıştı. sinirle bir nefes alıp sorar gibi bir mimik yaptı. sibel herhangi bir bahaneyle toparlayamayacağını anladığında pes edercesine derin bir nefes verdi. "açıklayabilirim."

- - -

fikbel için umutlar yerle birse dizide,
e bende burda güzel şeyler yaşatırım aq içimizde mi kalsın #senaristlerinabov
fenna şeyler düşünüyorum kemerleri bağlayınız

gül güzeli::groupchat |adı efsane|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin