# Sana dokunmayacağım #

107 8 0
                                    

"Lililili."

"Agggg kulağımın dibinde zılgıt çekmeyi kesermisin fatma nene sağır oldum."

"Bir şeycik olmaz. Sen Amerikaya gittin gideli adetlerimizden uzaklaşmışın kızım. Ağa torunun düğününde de zılgıt çekemeyeceksek."

" Fatma nenem bari aşağıda çek zılgıtını odanın içinde niye çekiyon."

"Çok konuşma hadi giy şu bindallını , Millet aşağıda gelini bekliyor sen burda oyalanıyorsun."

"Beklesinler işleri ne."

"Ahh kızım ahh sen küçükkende böyleydin." Yaşlı emektarımız fatma nene bu köşkün en kıdemlisiydi rahmetli Babaannemin yoldaşıydı. O öldüğünde benim ikinci Babaannem olmuştu. Elinde büyümüştüm. Dayağınıda yemişliğim, sevgisinide görmüşlüğüm çok olmuştu.

"Oldu mu Fatma anney."

"He olmuştur güzel kızım."

"Hadi yürü gidek anney."

"Bekle hele deli fişek. Yaklaş."

"Ne oldu anney." Fatma neneme yaklaştım. Bana göre kısa olan 60'lık çınar gülümsedi.

"Sana bir şey vereceğim deli fişek, bana bunu babaannen vermişti. Şimdi avcunu aç." Yumruk şekilde yaptığı elini elimin üzerinde tuttu. parmaklarını birer birer düzleyip avucumun içine zinciri bıraktı.

"Nedir bu ? "

"Zincirin ucuna bak hele." Gözlerimi zincirin ucundaki melek figürüne kaydırdığımda gülümsedim.

"Babaannen seni göremedi. O gün son nefesini verirken sen doğuyordun, Beni yanına çağıttı. Bunu torunuma düğününde ver boynundan hiç çıkarmasın. Adınıda defne koysunlar, tıpkı defne gibi güzel ve canlı olsun etrafına neşe saçsın. Dedi büyük hanım. Ölmeden önce."

"Saol anney. Onun emanetini bana verdiğin için."

"Şşşşşh sakın ağlama makyajın akacak şimdi."

"Tamam."

"Hadi aşağıya inelim." Fatma neneme son kez sarıldım nasılsa yarın burada olamayacaktım. Yangından mal kaçırırcasına düğün ve kınayı bir yapmışlardı.

"Lilililili." Aşağı iner inmez kına için toplanmış kadınlar zılgıtlara başlamıştı. Sanki davul ve zurna sesleri yetmezmiş gibi.

"Geç otur hele şöyle." Beni ortalarına oturtup zılgıtlara ve tü tü tü maşallah'lara devam ettiler.

"Gelinin örtüsünü (duvağını) getirin."

"Al."annem teyzeme kırmızı duvağı verdiğinde herkes ellerinde mumlarla ayaklandı.İçlerinde bad'in ablasıda vardı.Teyzem kırmızı duvağı başıma örtüğünde kulağıma fısıldadı.

"Kayanan altını avcuna koymadan sakın avcunu açma."Tamam anlamında başımı salladıktan sonra kadınların etrafımda dolaşarak annesinin bir tanesini hor görmesinler türküsünü söyleyişini izledim. Sonunda Kadınlardan biri etrafımda mumlarla dönen kadınları durdurduğunda sıranın bana geldiğini anladım.

"Bakalım gelin ağlamış mı." Kadın duvağımı kaldırıpta ağlamadığımı görünce fena bozulmuştu.

"Ne duygusuz gelinsin be."

"Kusura bakma bacım pek duygulu söylemediniz, ağlayasım gelmedi." diyince herkesi bir gülme aldı.

"Yeter kınayı getirin." Fatma nene sert bir dille uyardığında evin genç hizmetlilerinden biri kınayı getirdi.

"Buyur anney."

"Başlayın hadi hatunlar ne durursunuz. Gelin veririz." Kadınlar etrafımda toplaşıp bu seferde bu gece misafirem türküsünü söylemeye başladıklarında Fatma nene benim hizama gelip oturdu. Yanındaki kına tepsisinden üç parmağına kına batırıp yumruk yaptığım elime baktı.

"Nerde bu gelinin kaynanası."

"Buradayım." Bad'in annesi bayan byun konuştuğunda kadınlar yolu açarak yanıma gelmesine izin verdiler.

"Gelin elini açmıyor."

"Oh bekle." Kadın yapılı topuz saçları siyah elbise ve üstüne siyah bir şalla birlikte gözlerindeki renkli far ve siyah göz kalemiyle harika görünüyordu. Bu kadar güzel birinden böylesi çirkin , kötü bir çocuk çıksın pes doğrusu. (Çarpılcan) 

Kadın elbisesinin cebinden çeyrek altınını alıp Fatma neneye uzattı. Bende avcumu açtım.

Fatma nene parmaklarındaki kurumaya yüz tutmuş kınayı avcumun içine sürüp altınıda içine koydu. Kırmızı desenli eldivini yumruk yaptığım elime geçirip bağladığında halaylar zılgıtlar yeniden başladı. Bir kaç oyun havası ,halay çektikten sonra bu sefer yukarı annemle birlikte gelilinliği giymeye çıktık.

"Tü tü tü maşallah güzel kızıma."

"Anne suratıma yağlama yıkama yaptın."

"Çok konuşma gel buraya son kez sıkı sıkı sarılayım sana ." Annem beni sıkıca kendine bastırıp saçımı okşadığında duraksadım ve ona sıkıca sarıldım. Bırakmayacakmış gibi.

"Beni çok yanlız bırakmazsın dimi orada ?"

"Sık sık ziyaretine gelirim."

"Söz bak ama."

" şiii ağlama gözüm arkada değil damadım sana iyi bakacak ."

"Bad mi ? hiç sanmıyorum."

"Bad değil o Beak kızım öğren artık şunu."

"Banane."

"Yine başlama."

"Tamam baek anladık bundan sonra bad yok."

" Afrin benim uslu kızıma." Annem başımı sevince kıkırdadım.

"Anne beni nie köpek sever gibi seviyorsun."

"Ahh kızım ahh hiç uslanmayacaksın."

"Evet hiç uslanmıcam."

"Kim o" çalınan kapıyla annemin terlik atma pozisyonunu pozması bir oldu.

"Ben seni damata götürmeye gelmiştim. Düğünün ilk dansını gelin ve damat yapar değil mi."

"Ahh gidelim unni."

"Korecen çok iyi."

"Ben çok akılıyım unni ondandır." Doğrusu bad ay pardon baek'i sevmesemde ailesini sevmiştim. Sıcak insanladı.

Unni sayesinde bahçeye çıktığımda baek'in dedem babam ve kendi babasıyla oturduğunu gördüm. Unninin beni çekiştirmesiyle baek'in başına dikildim.

"Hadi dans edin. "

"Ahh şey şimdi mi."

"Cenaze olduğu zaman edersiniz. Tabikide şimdi. Bu sizin düğnünüz."

"Gel buraya başımın belası." Baek dişlerinin arasından sadece benim duyabileceğim şekilde konuştuğunda bileğimdeki eli gerçekten canımı yakıyordu.

"Hey yavaş ol öküz gibi ne sıkıyorsun be bileğimi."

"Çok konuşuyorsun." Ellerimi belime sardığında kulağıma tısladı.

"Bana bu kadar yaklaşma. Bu hoşuma gitmiyor."

"Merak etme sana dokunmayacağım. Sen istesen bile."

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin