'Artık pes ettim!' dediğin zamanlar oldu senin de dimi? Seni üzenlerin suratına haykırmak yerine kendini yiyip bitirdin sende değil mi? Her gözyaşına seni üzenleri koy. Gözyaşları düştükçe yanaklarından onlarda senin gönlünün uçurumundan düşsün.
–
"N-nasıl?" doktor üzgünce bakıp kafasını öne eğerek yanımdan geçerken ben hala karşımda doktor varmış gibi dolu gözlerimle duvara bakıyordum. "H-hayır hayır. Güçlüdür o, ölmez ki. Kendi için ölse benim için yaşar o. Kıyamaz bana."İnsanlar deliymişim gibi bana bakarak yanımdan geçerken ağlayarak odaya girdim. Cam kenarına oturdum ve dışarıyı izlemeye başladım.
Farkettim de... Biz hiç el ele tutuşup sokakta koşmadık, hiç 'seni seviyorum!' diye bağırmadık, beraber denize girmedik, beraber oturup film bile izlemedik, beraber uyumadık hiç. Saçları saçlarıma karışmadı. Eğer dört ayımız varsa ben bunların hepsini dolu dolu onunla yaşayacaktım.
"Hayat." kafamı sese çevirdim ve Can'a gülümseyerek ayağa kalkıp onun yanına oturdum. "Bana neden anlatmadın Can'ım." tekrar ağlamaya başladığımda kafamı diğer tarafa çevirdim. "Gidersin sandım." dedi olayı anlayıp. Yavaşça ona döndüm. "Gider miyim hiç?" elimi yanağına koydum. "Seni seviyorum." gülümsedi bende zorla gülümsedim. "Bende seni seviyorum."
–
Hastanede birkaç saat kaldıktan sonra eve geldik. Yaptığım sofraya bakıp iç geçirdim. "Aç mısın?" kafasını sağa sola salladı. Aklıma gelen şeyle ona döndüm. "Film izleyelim mi?" yanağımdan makas aldı ve güldü. "İzleyelim bakalım."
Bilgisayardan bir film açtım ve masanın üzerine koydum koltuğa ikimizde kurulunca Can'ın omzuna kafamı koydum. Öylece filmi izledikten sonra Can ayaklandı. "Ben gideyim artık." başımı iki yana salladım. "Beraber uyuyalım." şirince güldüm ve elini çekiştirdim. "Peki." diyip odaya ilerlemeye başlayınca bende arkasından geldim.
Kıyafetlerimizi umursamadan yatağa yattım. O da yanıma gelince kollarımı beline sardım. Kolunu başımın altından geçirdi ve saçlarımı okşamaya başladı. "Konuşsana biraz." diye konuştum. "Neden?" ona baktım ve omuzlarımı silktim. "Sesin odama dolmadı hiç." gülümsedi ve derin bir nefes aldı. "O zaman sana pamuk prensesi anlatacağım."
Başımı hızlıca salladım ve gözlerimi kapattım. Her şeyi düzgünce anlattı ama yanlış bir yerde masalı bitirince gözlerimi açtım. "Ama prens pamuk prensesi uyandırmaya gelmedi?" bana döndü ve burnuma işaret parmağıyla vurdu. "Çünkü," biraz düşündükten sonra konuştu.
"Prens, prensesle ölümde buluşmak istedi." kaşlarımı çattım. "Prens öldü mü?" kafasını sallayınca kaşlarım daha da çatıldı. "Prenses de mi öldü?" kafasını salladı. "Prens, aslında prensesi uyandırdı ama sonra ömrü yetmedi öldü. Prenseste onun acısına kendisini öldürdü,"
Sırtüstü uzandı, duvara baktı ve konuştu. "Yani, bizim karakterlerimizin sonsuza kadarı ölümde saklı." ayaklanıp yüzüne baktım. "Ben bu masalı sevmedim. Kötü bir masaldı." bana dönüp kafasını salladı. "Bende."
Sonra uyuduk. Ama uyumadan önce kulağıma fısıldayışını duymuştum.
"İyi geceler prenses... Bu bizim kötü masalımız."
EVET ARKADAŞLAR SİZİNDE BİLDİĞİNİZ ÜZERE ERİK DALI GEVREKTİR. SAYGILAR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat'ım
Teen FictionSevgili olan Hayat ve Can'ın tüm yaşamları Can'ın hasta olması ve sadece 4 ay ömrünün kalmasıyla hızlı bir şekilde değişecektir.