Kitabımın son sayfasını biteceği için büyük bir üzüntüyle okurken, annemin sesiyle irkildim.
"Ayana, kızım aşağı inde biraz yardım et."
Annem her zamanki gibi yanlış bir zamanda yardım istiyordu. Kitabı şu an bırakıp aşağı inecek durumda değildim. Dediğine cevap vermedim, kitabımı okumaya devam ettim. Nihayet son sayfa bittiğinde, içimde büyük bir boşluk hissederek kitabı masaya koydum.
Her basamağının gıcırdadığı merdivenlerden alt kata şarkı mırıldanıp, koşarak indim. Ağzımı açıp anneme sesleneceğim sırada, bahçeden yüksek bir ses geldi. Sesin ardından annemin bağırışını duydum ve bahçeye doğru koştum.
Bahçenin kapısını zorlayarak içeri girmiş üç adama annem, sanki kim olduklarını bilir gibi bakıyordu. Gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. Ttitreyen elleriyle en öndeki adamın göğsüne defalarca vurdu. Aynı anda,
"Ne olur, ne olur ona dokunmayın. lütfen yalvarırım onu benden koparmayın!" diye bağırıyordu.
Annemin yanına hiçbir şey anlamayan bir yüzle yaklaştım. Annem hızla kolumdan tuttu ve beni arkasına aldı. Yüzü sertleşti.
"Yaklaşmayın."
Tanrım burada neler oluyordu? Aynı soruyu anneme yönelteceğim sırada, siyahlı adamlardan biri anneme sert bir tokat indirdi. Sinirden ağlayacaktım. bu önümdeki şerefsizler neyin nesiydi? Ne olduğunu anlayamıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Annem önümde yere yığılmıştı. Adam elindeki cihazı, zar zor kalkmaya çalışan anneme bastırdı ve annemin gözleri kapandı.
Çıldırmıştım. Bağırmaya başladım. Annemden benden ne istiyorlardı?
"Sizin derdiniz ne!? Yemin ederim size bunu ödeteceğim, yemin ederim!"
Önümdeki adama tekme savurdum. Pek fazla etki etmemiş gibiydi. Bu arada ikisi kollarımdan tutup beni zapt etmeye çalıştılar. Diğer siyahlı adamda arkadan bana yaklaşıp burnuma bir bez yapıştırdı. Deli gibi çırpınıyor, ağlıyordum. Burnumdaki bezin kokusu garipti, aynı zamanda tanıdık.
Başımda bir uğultu vardı. Gözümün önüne durmadan annemin yığılış anı geliyordu. Sesleri yavaş yavaş duymamaya başlamıştım. Ardından gözlerim karardı.
. . . . . .
Göz kapaklarımı hafifçe aralayabiliyordum. Konuşmak için ağzımı açtım ama ses çıkmadı. Gerçekten gücüm yoktu. Ne yapmışlardı bana böyle? Görebildiğim kadarıyla etrafa bakınmaya başladım. Perdeleri tamamiyle kapalı bir atlı arabanın içinde gidiyorduk. Yanımda ve ön koltukta o lanet olasıca siyahlı adamlardan vardı. Birde karşımda burdan bakınca anlayamadığım, başı arabanın köşesine yaslanmış, gözleri kapalı bir erkek vardı. Bilekleri aynı benimkiler gibi bağlıydı.
Kumral saçları dağılmıştı. Tam göremediğim yüzünde ve kollarında büyük yara izleri vardı. İyi dayak yemiş gibi görünüyordu.
Bir dakika. O çok tanıdık geliyordu. Olamazdı değil mi? Gözlerimi sonunda tam açabildim Yüzüne iyice baktım ve düşündüğümün başıma geldiğini anladım. Burada yalnız değildim. Tam karşımda 17 yıllık arkadaşım Berkuk oturuyordu.
. . . . . . . . . .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
RomanceBildiği dünyanın ne kadar farklı olduğundan habersiz bir genç kız , yıllardır sıradan hayatını yaşadığı evinden çıkarılarak zorla bir merkeze getirilir. Hayatı boyunca asla inanmayacağını sandığı gerçekler yüzüne vurulur. Birde aynı yerde tanıştığ...