Malakarth

163 11 5
                                    

   Aynı Rüzgar değilim.

  Aynı değil miydi?

“Hey sana diyorum cevap versene.”

Soru soran gözlerimi ona dikmiştim ama o kafasını döndürmüş ve az önce yüzünde ortaya çıkan heyecanlı ifade kaybolmuştu. O da orada bulunan öteki insanlar gibi susarak etrafa bakıyordu. Ama diğer insanlardan farkını gözlerine bakarak anlayabilirdiniz. O boş boş değil, aksine sürekli düşünüyor gibi görünüyordu. Evet belli ki değişmişti.Belki eskiden böyle ciddi ve duygusuz değil, cana yakın biriydi. Belki bir ailesi vardı, etrafında koşuşturan kardeşleri. Hatta belki çok sevdiği bir kız…

Çevremdeki bütün bu insanlara yavaşça göz gezdirdim. Herkes için durum aynıydı. Benim için de öyle. Herkes buraya arkasında sevdiklerini bırakarak zorla getirilmişti ama neden?

“ Biraz daha açıklayıcı olamaz mısın? Bak hiç yardımcı olmuyorsun. Berkuk’a tam olarak ne yapacaklar? Burada neler oluyor bilmeye gerçekten ihtiyacım var.”

Rüzgar, uzun süredir aynı noktaya bakmakta olan kafasını hızla bana doğru döndürdü. “Susar mısın artık?

Elinden bir şey gelmez . Onu getirdiklerinde öğrenirsin.”

Nasıl bu kadar acımasız olabiliyordu bu çocuk gerçekten? Berkuk’un bir yere götürüldüğünü söyledikleri anda o da oradaydı ve ne olduğunu anlamak istediğimde üstü kapalı birkaç cümleyle yanıt vemişti. Ama şuan pes edecek durumda değildim.

Gittiği yere onu arkasından hızlı adımlarla takip ediyordum.

“Peki seni ilk gördüğümde ..” susup o anı düşündüm. Berkuk ve beni bu ne olduğu belirsiz merekeze ilk getirdiklerinde onu da vücudu çökmüş, yaralar içinde arkasında gardiyanlarla beraber görmüştüm. Vücudunun ve kıyafetlerinin aksine ela gözleri o günde şu anki kadar kızgın bakıyordu.

“Seni de aynı amaçla mı oraya götürmüşlerdi? Yani.. Berkuk’ta oradan çıkarıldığında…”

Sözümü bitirmeden adının Rüzgar olduğunu bildiğim çocuk “Hayır.” Diye cevap verdi. Daha şimdiden sorularımdan sıkıldığını anlayabiliyordum.

“Oraya aynı nedenle götürülmedik. Arkadaşının durumu daha farklı. Benim hücreye ikinci girişimdi. Hem, bunları sana neden anlatıyorumki? Nasıl olsa sıra sana da gelecek. “

Bu konuşma tarzı gerçekten canımı sıkıyordu. Ama şuan onun bu tavırlarına yorum yapacak durumda değildim. Hem o ikinci girişimdi demek isterken ne demek istemişti? Yeniden ağzımı açacağım sırada Rüzgar’ın ilerideki yaşlı insanların tarafına baktığını gördüm. Adımlarını o taraf doğru yönlendirdi ve yüzünde çok kısa bir süre görebildiğim belli belirsiz gülümsemeyle yanlarına yaklaştı. Gülümseyince yüzündeki sert ifadeden kısa bir sürede olsa kurtlumuştu.

“Rüzgar! Çocuğum sonunda seni görebildim. İyi misin? Çok canını yaktılar mı? Doğru bu anlamsız bir soruydu…” uzaktan ifadesiz yüzlerle baktıklarını gördüğüm yüzlerin aksine bu yaşlı bayan yüzünde sevecen bir gülümsemeyle Rüzgar’ın ellerini sıktı. 60-70 yaşlarında olduğunu tahmin ediyordum. Saçları tamamen kırlaşmıştı. Yüzünde, gözlerinde çektiği sıkıntıların izlerini görebilirdiniz.

“Bir daha olmayacak. Seni de buradan çıkaracağım ve hepsinin intikamını..” gözlerinde yendien aynı kızgın ifadeyi gördüğüm Rüzgar, karşısındaki yaşlı bayanın konuşmaya başlamasıyla sözünü yarıda kesti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 21, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin