Su'yun ağzından:
Odaya girdiğimde resmen şok oldum. Çünkü odası çok güzeldi. Herşey yerli yerindeydi. Sonra hemen yatağın üstüne oturup bavulumdan pijamalarımı çıkarttım. Odada banyo olduğu için banyoya gidip üstümü değiştirdim. Banyodan çıkınca karşımda yarı çıplak bir Jungkook gördüm. Konserlerde yarım yamalak gördüğüm kaslarını tamamıyla görmüştüm. Ama ben imanlı bir girl olduğum için hemen arkamı döndüm .Jungkook:
- Tamam dönebilirsin önüne.
Sesini duyduğumda hemen önüme dönüp yatağıma oturdum. Bugün çok yorulmuşum. Hemen yatağıma uzanıp yorganı üstüme çektim. Jungkook'un sesini duymama ona döndüm.Jungkook:
- İyi geceler.- İyi geceler.
Diyip onun gözlerini içine baktım. Oda karanlıktı ama onun gözleri parlıyordu. Gözlerimi ne kadar açık tutmaya çalışsamda sanki üstünde fil tepiniyordu. Daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.☮☮☮
Sabah uyandığımda karşımda uyuyan bir Jungkook gördüm." Ya bir insan nasıl uyurken bu kadar tatlı olur. " diye geçirdim aklımdan. Sonra kalkıp banyoya ya gittim. Banyodaki işlerimi hallettim. Kapını kolunu tutup açacakken kapı kendisi açıldı. Kapı kafama çarpmasıyla küçük bir inilti kopardım ve yere düştüm. Tam küfür edeceğim sırada yanımda Jungkook 'u gördüm. Çok endişelenmiş gibi duruyordu. Galiba kapını çarpmasıyla gözlerim karardı. Ondan sonrası yok.
☮☮☮
Gözlerimi açtığımda yanımda oturmuş saçlarımı okşayan bir vardı. Kafamı kaldırıp ona baktığımda Jungkook'u gördüm. Yerimden doğrulamak istediğimde beni yavaşça yatağa yatırıp.
Jungkook:
- Yat yat dinlen biraz daha.- Noldu bana?
Jungkook:
- Şey kafanı banyonun kapısına çarptın... Yani bende çarpmış olabilirim... Ama bilerek yapmadım.- Ya tamam Jungkook sorun yok... Eeee ama bir sıkıntı var. Ben çok acıktım.
Jungkook:
- Hahaha... Tamam merak etme benim bir fikrim.- Ne fikrimiş o?
Jungkook:
- Bak şimdi gidip beraber kahvaltı hazırlıyoruz. Sonra bizimkileri kaldırıyoruz... Ha bu arada çok eğlencez.
Diyip bana göz kırptı. Sonra ben banyoya gidip üstümü değiştirdim. Odadan çıkıp mutfağa gittim. Ve kapının pervazına yaslanıp onu izlemeye başladım. Ya çok tatlı. Beni farketmiş olacak ki.Jungkook:
- Beni izlemen bittiyse bi el atsan diyorum.Dedi şuan yanaklarımı kıpkırmızı olduğunu bildiğim için hemen kafamı eğdim ve yanına gittim.
- Peki nasıl el atıyım. dedim.
Jungkook:
- Mesela salatalıkları doğaya bilirsin.- Tamam. dedim ve işe koyuldum. Salatalıkları doğrama işim bitince ağzıma bir tane attım. Tabi Jungkook'un gözünden kaçar mı?
Jungkook:
- Hani bana.Diye kendini işaret etti. Bende elime salatalık alıp ona doğru gitmeye başladım. Aramızda 10 santim kala durdum. Salatalığı ona doğru uzatırken o da ağzını açtı. Salatalığı onun ağzına tam atacakken kendi ağzıma attım ve gülmeye başladım. Jungkook öyle kalmış bana bakıyordu. Sonra ben geri çekilirken ayağım birşeye takıldı. Tam yere düşecekken belimde bir el hissettim. Kafamı kaldırıp elin sahibine baktım. Acaba kim tabike de Jungkook. Şuan olduğumuz durumu biri görse yanlış anlar. Çünkü nerdeyse burun burunayız.
Jungkook:
- Demek sen beni kandırdın öylemi.Diyerek daha çok yaklaştı. Nerdeyse dudaklarımız birbirine değicekti ki beni doğrultup gülmeye başladı.
Jungkook:
- hahahahaha şuan ki halini görmek için bidaha yapardım. Kıpkırmızı oldun. Hahahahahha- Çok mu komik? Ama sen görürsün.
Diyip masayı hazırlamaya başladık. Bitince gidip herkesi uyandırdık. Herkes kalkınca aşağıya indiler. Bende koltukta oturup ağlama numarası yapmaya başladım. Üyeler ve kızlar içeri girince beni gördüler ve yanıma geldiler.
Kumsal & Suga:
- Noldu, Su neden ağlıyorsun?- ııı ıhı ıhı... Ju-jung-kook-jungkook benim duy-gu-larımla oynadı.
Diyince herkes Jungkook'a döndü.
Kumsal:
- Lan oğlum sen benim kardeşimin hayalleriyle nasıl oynarsın .Diyip tam üstüne atlıyorduki. Ben gülmeye başladım. Güneş bana dönüp;
Güneş:
- Kızım noluyo ya demin ağlıyordun. Şimdi gülüyorsun.- Boşver knk anlaması gereken kişi ne olduğunu anladı.
Jin:
- Ya ben ne dediğinizi anlamıyorum... neyse boşverin hadi kahvaltı yapalım.Herkes "tamam" diyip masaya oturdu. Bende gidip masaya oturdum. Jungkook da gelip tam karşıma oturdu. Ve bana "bu yaptığının hesabını ödeyeceksin." bakışı attı.
Sonra kahvaltıyı yapıp masayı topladık. Bulaşığı, Rüya ve Jin'e attık. Bizde gidip oturduk. 20 dakika sonra Rüya ve Jin yanımıza geldiler.
Pelin:
- Eeee artık bize müsade.Nisa:
- Aynen zaten size de çok zamet verdik.Ben o sırada arkadaşımız Sun Hi'ye mesaj atıyordum.
- Kızlar ben Sun Hi'ye mesaj attım. Konumda attım geliyormuş.
Biz konuşurken kapı çaldı.
Acaba kim geldi.
Az çok anlamışsınızdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Nerden Düştük Bu Cennete BTS
FanfictionHiç ummadık bir çok şey çıkar karşımıza bunlardan biride gerçek olmayacağını düşündüğümüz hayallerimizin gerçek olmasıdır.