Pelin'in ağzından:
Kaç saattir çadırları kurmaktan canım çıkmıştı. Ve işin tuhafı ise Suluk ve Jungkook hala daha gelmemişti. Havada kararmaya başlamıştı. Endişeyle " Lan Suyla Jungkook nerde kaldı. En az 2 saat geçti. Ve ortalıkta yoklar." dedim. Herkes biranda etrafına bakmaya başladı. " Durun arayalım." dedi Jimin. Aradıktan sonra " Çekmiyor ki. Ne yapacağız?" Dedi. Bende umutsuzca " Yapacak birşey yok. Hava kararmaya başladı. Bizde aramaya çıkarsak kaybolabiliriz." dedim. Onlarda kabullenmekten başka birşey yapmadılar. Biraz kafa dağıtmak için ilerledim. Biraz ileride büyük bir kaya gördüm. Hemen gidip onun üzerine oturdum. Gözlerimi kapatıp havayı hissetmek istedim. Yanımda bi hareketlilik hissedince oraya döndüm. " Hey napıyorsun burda tek başına?" dedi Jimin. " Hiçbir şey yanlız kalmak istedim biraz." dedim. O da kafasını sallayıp yanıma oturdu. Sohbet etmeye başladık.Jungkook'un ağzından:
Su'yun kucağıma atlamasıyla şaşırmıştım ama hemen kendimi toparlayıp ellerimi sırtına yerleştirdim. Bir yandan onu sakinleştirmek için şarkı söylüyordum. O da kafasını boynuma gömünce bende kendi kafamı onun saçlarına gömdüm. Saçlarının kokusuyla bende mayışmaya başladım. Belki de ondan etkileniyordum. Çünkü onunla bu durumdayken kendimi bi tuhaf hissediyordum. Gözlerim üzerinde galiba fil zıplıyordu. Daha fazla dayanamadım ve kendimi uykunu kollarına teslim ettim.✳✳✳✳
Sabah kucağımda kıpırdayan bir şeyle bende gözlerimi açtım. Su uyanmaya yakın yerinde kıpraşıyordu. Biranda gözlerini açtı ve bana gülümseyerek bakmaya başladı. Sonra kucağımda olduğu aklına dank etmiş olacak ki gözlerini büyütüp kucağımdan kalkmaya çalıştı. Ama benim kollarım buna izin vermedi. " Ya Jungkook çeksene ellerini. Hem biz neden bu haldeyiz?" dedi. Bende gülerek olanları ona anlattım. Sonra o da hatırlayınca tamam dedi. Hala daha kucağımda otururken dediğim şeylerle kıpkırmızı oldu. " Su kucağım rahat galiba kalkmayı düşünüyor musun?" sonra o da toparlanıp kucağımdan kalktı. Bende ona bakarak sırıtıyordum. " Ya Jungkook niye beni utandırıyorsun ?" dedi bana vurarak. Gözüme o kadar tatlı gelmişti ki şuan. Biraz daha utandırmaktan zarar gelmez heralde. " Ya demek utanıyorsun. Öyle mi?" dedim. Ona yaklaşarak. O da ben yaklaştıkça geriye doğru gitmeye başladı. Ayağı bir dal parçasına takılınca hemen belinden tuttum onu. Şuan aramızda santimler vardı. Onun kalp atışını sesini duyabiliyordum. Benimki' nin de onunkinden farkı yoktu. " İ-İyi misin?" dedim. O da evet anlamında kafasını salladı. Gittikçe kızarıyordu. Tam ona biraz daha yaklaşıyım derken bağırma sesiyle o tarafa döndük. " NAPAYONUZ LAN BURDA? GİTTİ NAMUS ANAM BEN NERELERE GİDEM!? SU KIZ ÇABUK YANIMA GEL!" diye bağırıyordu Kumsal. Su hemen üzerini toparlayıp kucağımdan kalktı ve Kumsal'ın yanına gitti. Bende peşinden yanlarına gittim. Suga hyung'un kafama geçirmesiyle ona döndüm. " Lan olum neredesiniz siz akşamdan beri? Bi çalı toplamaya çıktınız. Ortalıktan kayboldunuz." dedi. Ah cidden sanki bilerek kaybolduk ya. " Ya hyung napabilirim? Biz geri dönmeyi denedik. Ama yolu bulamadık. Sonra da gece ormanda kalmak zorunda kaldık." dedim. " Lan kardeşime bir şey yapmadın di mi? Su karşim sana bir şey yaptı mı bu maknae bozuntusu?" diye atladı ortaya Kumsal. Hehe aynen kızın ırzına geçtim ormanda. Ne yapmış olabilirim ona tanrı aşkına. " Hayır Kumsal ne yapmış olabilir bana?" dedi Su. " Olsun ben bu maknae bozuntusundan herşeyi beklerim." dedi. " Çüş Kumsal çüş. Ben öyle birisi miyim? Ben sevdiğim kadından başkasına dokunmam." dedim. " Oo maknae sevdiğin var ve sen bunu bizden saklıyorsun." dedi Suga hyung. " Ya hyung lafın gelişi söyledim. Yok öyle birşey." dedim. " Ya daha ne duruyoruz burda geri dönelim." dedi Su bizde tamam dedik ve yürümeye başladık.
Güneş'in ağzından:
"La kim beni sabahın köründe dürtüklüyor. Onu bir elime geçireyim var ya." dedim gözlerimi zar zor açarken. Allahım ne istiyor bu uzaylı benden. " Ne var Tae ne istiyorsun? Daha kargalar kahvaltısını yapmamışken." dedim. " Ne kargalar kahvaltısını yapmamışı kızım öğlen oldu öğlen. Hatta Su ve Jungkook' u bulduk. Sen uyumaya devam et. Dünya dan haberin yok senin." dedi. Way amk demek öğlen olmuş. Nedense öyle hissetmiyorum. " Sen mi beni giydirecen ne bekliyorsun?" dedim. " Ne diyosun ya" dedi. Bende bunu akıllı sanırdım. " Diyorum ki çıkta üzerimi giyneyim." dedim o da 'tamam' diyip çıktı. Kesin mal bu çocuk ya. Neyse şimdi bunu mal olup olmadığını kendimle tartışamam. Hemen üzerimi giyinip dışarı çıktım. Herkes toplanmış bir şey konuşuyorlardı. Bende yanlarına gittim. " Ooo Güneş hanım hazretleri teşrif etmiş." Dedi pelin. Bu kız canına mı susadı? " Hehe aynen kalktım işte noluyor?" dedim. " Kızım seni bekliyoruz hadi hazırlan da gidelim. Şirkette acil bi iş çıkmış." dedi Nisa. Bende hemen gidip eşyalarımı hazırladım ve yola koyulduk. Arabada giderken midem bulanmaya başladı. " Gençler benimle yer değiştirmek isteyen var mı? Midem bulanmaya başladı da." dedim. " Ben seninle yer değiştiririm." dedi Jungkook bende tamam dedim. Hemen yer değiştirdik. O Su'yun yanına bende Taehyung' un yanına geçtim. Biraz daha iyiydim. Aradan biraz zaman geçti. Gözlerim kapanmaya başladı. Sonra kafamı Tae' nin omuzuna koydum ve uyumaya başladım..
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Arkadaşlar gerçekten çok özür dilerim geç geldiği için. Ama araya başka şeyler girdiği için yazamadım. Falan gerçekten tekrar özür dilerim. Affedin beni. Bir hafta falan gene yokum çünkü sınav haftam ama ondan sonra rahatlıkla yazarım. Bunun yanı sıra kitabımız 1k oldu. Gerçekten çok mutlu oldum. Hepinize teşekkür ederim. Kitabımı severek okuyan herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Sizi seviyorum. Ve sizi morluyorum.💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜😘😍 Bu arada hayırlı Ramazanlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Nerden Düştük Bu Cennete BTS
FanfictionHiç ummadık bir çok şey çıkar karşımıza bunlardan biride gerçek olmayacağını düşündüğümüz hayallerimizin gerçek olmasıdır.