4

70 2 7
                                    

Arkadaşlarıyla içeri girdi ve onu gördüm. Çikolata rengi saçları ve pürüzsüz teniyle oldukça güzel gözüküyodu. Diğer kızlar gibi seksi olmaya çalışmadığı belliydi. Daha masumdu, daha masum ve tatlı. Bar bölümüne gittiklerinde Cenk ve Barış onları selamladılar. Cenk bana Azra'yı kendisinin ya da Barış'ın sadece arkadaş olarak gördüğünü binlerce kez söylese de hala yanında görünce avuçlarım karıncalanıp, içimdeki vahşi hisler ortaya çıkıyodu. İki yıl önce farketmiştim onu. O zamandan beri aklımdaydı. Aşık falan olmamıştım. Aşk değildi bu. Ben aşık olamam ki!

Sinirlerimi yatışmak için bar bölümüne bişeyler almaya gittim. Ne Azra ne de diğerleri ordaydı. Umarım gitmemişlerdir diye düşünürken dışarı bakmak için hızla kalabalığın arasından ilerlemeye başladım. Birine çarptığımı farkedip önüme baktığımda bana masum ve bi o kadar şaşkınca bakan bir çift ela göz gördüm.

...

Üzerime içeceğini (bira mıydı ya bu?) döken insanısmusun (evet değişik bi kelime biliyorum -_-) kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda muhteşem gri gözler beni etkisi altına aldı. Bi anlık bakışmamızdan sonra kafasını hafifçe sallayıp "İyi misin?" diye sordu. "İyiyim sanırım. Ahhh elbisem!" Elbisemin halini görünce verdiğim tepki Efe'nin bana tip tip bakmasını sağladı. "Hadi yürü gidiyoruz." diyince noluyo ya??? bakışlarımı attım. "Evim yakın, orda temizlerler." dedi. Beraber kalabalığın arasında ilerlemeye başladık. Bi ara ne taraftan gidiceğimize emin olmadığımı farkedip elini belime koyarak beni yönlendirmeye başladı. Dokunuşuyla ürperdiğimi belli etmemeye çalışsam da oldukça etkilenmiştim. Elbisenin üstünden dokunmuş olsa bile, tenime etkisi kelimelerle anlatılamayacak gibiydi. Kalabalığın arasından sıyrılıp ön bahçeye çıktığımızda muhteşem bi Porsche'nin yanına gittik. Kapımı açıp binmemi bekledikten sonra kendi de geçip sürmeye başladı. 15-20 dk boyunca hızlı bi şekilde gittik. Dilek'inkine göre dah büyük olan bi evin önğnde durduk. Ev diyorum çünkü villa mı desem ne desem bilemedim o derece yani. İkimiz de indik ve bahçeyi geçerek evin kapısına geldik. Kapıyı görevli kız açtı ve "Hoşgeldiniz Efe Bey ve Küçük Hanım." dedi. Efe de bişey demeden yukarı çıktı. Ben de arkasından ilerlemeye başladım. Bi odanın kapısını açtı ve içeri girdi. Ben de arkasından girdim. Odada gece mavisi hakimdi. Benim odamın büyük ve daha erkeksi haliydi. Gece mavisi en sevdiğim renk olduğu için benim de odam gece mavisiyle kaplıydı ve Efe'ninkinin de böyle olması çok hoşuma gitmişti. Bana yatağını gösterip "Sen otur istersen ben geliyorum şimdi." dedi ve çıktı. Ben bu nereye gitti ya diye düşünürken elinde bişeyle geri geldi. Şort muydu ya o??? Sonra kendi dolabına gitti ve bi tişört aldı. Sonra elindekiler bana attı. Sporcu olduğum için şanslıydım, reflekslerim kuvvetliydi. Yoksa reziliğin dibi yani suratında tişörtle kalakalmak. Elimdekilere baktığımda tahminlerimde haklı çıktığımı gördüm. "Yan odada giyinebilirsin." deyip kapıyı gösterdi, ben de kalkıp içeri girdim. Efe'ninkine göre daha küçük olsa da oldukça güzel bi odaydı. Hızlıca üstümü değiştirip duvardaki boy aynasında kendime baktım. Verdiği şort kısacıktı, tişört de onun tişörtü olduğu için boldu ve şortu kapatıcak kadar uzundu. Şortu giydiğim belli bile olmuyodu. Elbiseyi de elime alıp dışarı çıktım. Beni baştan aşağıya iyice bi süzdükten sonra elbiseyi almak için elini uzattı, ben de verdim. Odanın kapısını açtı ve elbiseyi uzatıp bişeyler söyledi. Sonra bana dönüp "Elbisenin işi biraz uzun sürebilirmiş. Film izlemek ister misin?" diye sordu. Ben de sadece "Olur." demekle yetindim. "Inception?" "Mükemmel." deyip en içten bi şekilde gülümsedim. Bişey demeden çıkıp gitti. Bikaç dakika sonra elinde bi tepsiyle geri geldi. Tepside kola, patlamış mısır, cips ve OHA NESQUIK MI O?! Film izlerken Nesquik yemeye bayılırım! Sırıtmamı tutamadan "Sen de mi?" diye sordum. O da içimi eritecek bi şekilde gülümseyerek "Tabiki." diyip göz kırptı. O anda aklıma Hande geldi ve panikle yerimden kalktım. Efe'ye "Eyvaahhh! Ben Hande'leri unuttuuuum! Senden arayabilirmiyim?" diyip yavru köpek bakışlarımı attım. "Tamam ara." deyip telefonu uzattı. Annem dışında ezbere bildiğim tek numara olan Hande'nin numarasını aradım. İkinci çalışta açtı. "Alo?" "Alo Hande, ben Azra." "Nerdesin kızım sen deliricem burda nereye kayboldun? Niye haber vermeden çekip gidiyosun?" On saattir seni arıyoruz meraktan çatlıcam burda konuş hadi!" "Dur Hande bi nefes alsaydın ya. Efe'lerdeyiz şu an elbisem kirlendi de işi biraz uzun sürebilirmiş film izlicez şimdi. Gece Efe bırakır sanırım beni." derken Efe'ye soru soran bakışlar attım. Oysa cevap vermek yerine telefonu bi anda elimden aldı. "Azra bu gece gelemez. Adresi mesaj at ben yarın eve bırakırım. İyi geceler." diyip kapattı. Hande'ye itiraz fırsatı bile vermeden kapatmasına şaşırmıştım ama benim için sorun yoktu.

Yatağa yayıldık ve filmi izlemeye başladık. Hep izlemek isteyip bi türlü izleyemediğim filmlerdendi. Bittiğinde "Yaa böyle bitmez ki bu yaa!" demiştim, ve o da küçük bi kahkaha atmıştı. Daha sonra biraz film üzerine konuştuktan sonra uykumun geldiğini fark etti ve yatmaya karar verdik. Odama gittim ve kendimi Efe'nin hayalleriyle uykunun kollarına bıraktım.

...

Yan odadan gelen hıçkırıklarla uyandım. Zaten tam uyuyamamıştım. O yan odada, yanıbaşımdayken nası rahatça uyuyabilirdim ki?

Evet sevgili okurlarım baya baya uzun bi aradan sonra yine karşınızdayım. Bi ara cidden yazmayı bırakmıştım ve hikayeyi silmeyi düşünüyodum. Aynı bölümü üç kere yazınca ve siliince baya hevesim kaçmıştı. Ama bugün 79 okunma falan gördüm bi gaza geldim bi gaza geldim anlatamam jsjajajasjsj. öyle yani yazmaya devam edicem sizin için-eğer isterseniz tabi. Sizce yazmaya devam etmelimiyim?

MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin