Kahkaha

1.2K 40 20
                                    

''Farklı olmak kolay değil hayatımızda. Maalesef ki insanlar farklılığın en büyük güzellik olduğunu anlayamayacak kadar kör. Seçemeyeceğimiz şeyler için yargılanıyor, mutluluğumuz hatta yaşama hakkımız yok sayılıyor. Farklı oluşun seni özel kılıyor noona. Bu sözlerimi asla unutma.''


Seni iyi hissettiren bu sözler biricik meslektaşın Tao'dan başkasına ait değildi. Bir yolunu bulup sana iyi geldiği için minnettardın ona. Doğuştan duyma engelliydin ve işinde başarılı olman için büyük yardımlarda bulunması çok hoştu. Ameliyat olursan belki geçebileceğini söylemişti ama olmak için ne zamanın ne de paran vardı.


Mutlu bir sabaha daha uyandığında hızlıca işlerini hallederek kapının önüne çıktın ve onu beklemeye başladın. Seni her gün işe o götürüyordu; niye uğraşıyorsun diye sorduğunda ise cevabı, sana bir şey olmasındansa uğraşmayı tercih ederim noona, olmuştu.


Dakikalar satte dönüşürken gelmemesi seni iyice meraka düşürmüştü. Tao, asla geç kalmazdı çünkü. Sonunda dayanamayıp bir otobüse bindin. Onun evinin olduğu mahalleye vardığında indin ve evinin önüne koşturdun. Zili defalarca çaldın, yanına koşarak gelen biri telaşla bir şeyler anlatmaya başladı. Duymadığını belirten bir işaret yaptın, o da işaret diliyle anlatmaya başladı.


''Bay Huang bu sabah ambulansla hastaneye kaldırıldı. Merdivenlerden yuvarlanmış, bu sırada başını da sertçe cam kapıya vurmuş. Durumu baya bir kötüydü. En yakın hastaneye götürüldü diye duydum.'' Kısaca verdiği bilgi için teşekkür ederek çok da uzak olmayan hastaneye doğru ilerledin.


Bir şekilde bilgi aldın ve ameliyatta olduğunu öğrenince ağlamaktan yanan gözlerinle oraya gidip en yakın koltuğa çöktün. Dakikalar arttıkça direnme gücünün azaldığını hissediyordun. Sana acıyarak bakan gözleri boşverdin, ameliyathaneden çıkarılan o bedende topladın tüm dikkatini. O güzel yüzü ne hale gelmişti. Sargılı başı, kapalı gözleri... Tanrı korusun, ölmüş gibiydi. Doktorun peşinden koştururken tekrar akmaya başlayan gözyaşlarını sildin.


                                                                  1 YIL SONRA

Her gece aklına gelen o sahne seni yok ediyordu resmen. Elektroşok uygulanan Tao... Kalbin delicesine çarparken gözlerini açtın ve evi titreten bir çığlık attın. Aklında sadece o vardı. ''Seni özledim Tao. Seni çok özledim, ben gelmeyeceğini bile bile umud ediyorum... Eski evine hep gidiyorum, toprağını suluyorum ve dua ediyorum Tao, gittiğin yerde mutlu olman için dua ediyorum.'' Günlüğünü eline alıp kısaca yazdıktan sonra rahatlamıştın bir nebze. Gelmeyeceğini bile bile özlemek aptallıktan başka bir şey değildi belki ama hayat mantıklı mıydın sanki? Tek istediğin o kahkahasını duymaktı. Duyamayacak olsan dahi sana anlattığı kuş cıvıltılarını, minik bebeklerin sevimli kıkırdamalarını duymak istiyordun.


Uzun süre para biiriktirdin ve tedavi için İngiltere'ye gittin. Doktorlarla konuştuktan sonra bir hafta sonrasına gün aldın. İçini büyük ölçüde rahatlatmıştı Doktor Park. Alanında uzman olması da güvenmeni kolaylaştırıyordu.


Büyük gün gelince giyindin, işlerini halledip hastaneye gittin. Sakindin olduğunca, sadece çocuksu bir heyecan vardı üzerinde. Verilen narkozun etkisiyle bayılmadan önce  ufak bir anlığına Tao'nun yüzünü gördün ama gerçek olma ihtimali olmadığından heyecanlanmadın. Sıkıca kapadığın gözlerinle, sonsuzlukta kayboldun.


Gelen uğultuyla gözlerini araladın; sanki o ses kulaklarını deliyor gibiydi. Ellerini kulaklarına götürdün ve gülümsedin, tepkinize Bay Park kocaman gülümsemişti, bir anda içeri dalan bedenle şaşkına döndün. Sana işaret diliyle anlatmaya başladı Tao. Sen ise şaşkınca bakıyordun ona.


''Noona, artık duyabiliyorsun, doktor zamanla konuşmayı ve sesleri ayırt etmeyi öğreneceğini söyledi. Seni özlemişim noona. Ben... Ben senden uzak kalmakta çok zorlandım.'' Önünde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamasıyla ayağa kalkıp kocaman sarıldın ve gözyaşlarını sildin. Ağzını açtın ve yavaşça konuştun. 


''H-hep ya-yanındayım Tao.'' Sana bakan yaşlı gözler mutlulukla parıldıyordu şimdi. ''Gitmeyeceğim bir daha noona. Seni seviyorum.'' Zorlukla da olsa anladığın cümleyle gülümsedin, gözlerindeki aşkı görmesini umarak. Onu seviyordun, tüm  evrenini onda kaybedecek kadar. Onda yanıp, onda sönecek kadar...


İstekler gelmeden önce bu ufak shot da hediyeniz olsun^^ Umarım beğenmişsinizdir. Bu shot için ilham aldığım Sesimi Duy isimli hikayeye de bakmanızı öneririm.



EXO OC SERIE/ONESHOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin