II

2.5K 224 97
                                    

Günümüz Mısır Krallığı

''Günaydın Kraliçem''

Baş hizmetlim olan Siti neşeyle bana selam verdiğinde ona sadece ufak bir tebessüm etmekle yetinmiştim. Dışarıda hakim olan sıcaklık sinirlerimi alt üst ediyordu, bu yüzden konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Benim için hazırlanan kahvaltı masasına ilerlerken asırlardır olduğu gibi yine Amon ve Khepri'nin neşeyle bu masada oturdukları günler gözümde belirdi. Hüzünle iç çekip baş köşeye oturduğumda Siti hızlıca sütlü çayımı doldurmaya başladı. Masada gözüme çarpan en nefret ettiğim ıspanaklı böreği gördüğümde ona odaklandım ve tek seferde börek karşı duvara çarptı. Göz bebeklerimin kayıp, bütün gözümün beyaza büründüğünü hissediyor ve sinirin vücudumu ele geçirdiğini hissediyordum. Neredeyse bütün Mısır halkının duyacağı bir ses tonuyla Siti'ye bağırdım.

''Size kaç defa bu lanet olası böreği sarayımda görmek istemediğimi söyleyeceğim ben Siti!''

Siti korkuyla gerilerken derin  bir nefes aldım ve gözlerimi sıkıca kapadım. Kendime sakin olmam gerektiğini mırıldanırken gözlerimi yavaşça açtım ve kahverengi gözlerimle ona odaklanarak sakince konuştum.

''Derhal bu böreği inatla yapan köleyi yanıma gönder,çabuk!''

Siti hızla odadan çıkarken böreklere odaklandım ve börekler bu sefer tabağımda belirdi. Onlara bir kaç cümle söyledikten sonra ıspanak değilde zehirli sarmaşıklarla içini doldurdum. Kısa bir süre sonra aşçı yanıma geldiğinde başı öne eğik cılız bir sesle konuştu.

''Kraliçem beni çağırmışsınız''

''Yaklaş''

Tereddütlü adımlarını bana doğru atarken aklından geçen 'Umarım beni öldürmez' düşüncelerine sinsi bir gülüş attım. Onları defalarca kez uyarmıştım ve bu uyarılarıma kulak asmamışlardı. Asırlar önce tanrılarının verdiği cezaya karşılık kendini harap eden Anubis yoktu karşılarında. Benim adımın geçtiği yerde dünya büyükleri korkudan titrerken, emrimde çalışma şerefini kazanmış aciz köleler bana itaatsizlik ediyorlardı.

''Ispanaklı böreği ye.''

Net bir sesle konuştuğumda yutkundu ve hafifçe başını kaldırıp bana baktı. Mavi gözlerinde gördüğüm saf korku ve aklından geçen korkulu düşünceler ruhumu besliyordu adeta. Tereddütle böreğe uzanıp bir tanesini aldığında yerime oturdum ve bacak-bacak üstüne atıp keyifle onu izlemeye koyuldum. Bir ısırık aldıktan sonra böreği çiğnemeye devam etti. İkinci ısırığı alırken aklından geçen 'Tanrıya şükür bir şey yok' düşüncesi beni güldürdüğü sırada gözleri büyüdü. Elindeki börek yere düştüğünde boğuk bir çığlık eşliğinde çok geçmeden o'da yere düştü. Ağzından gelmeye başlayan kanlar eşliğinde yerde titrerken kahkaha atmaya başladım. Göz bebeklerim tekrar kayıp yerini bembeyaz gözlere bıraktığında, onun çektiği acı beni besliyordu.

Son nefesini verip bir kez daha titrediğinde ölmüştü. Benim asırlardır yapamadığım şeyi yaptığında gülmeyi kestim ve kapının önünde merakla benim seslenmemi bekleyen Siti'ye seslendim. Siti üzerini düzeltip nöbetçilerin açtığı kapıdan içeriye girdiğinde önce bana sonra yerde yatan cansız bedene baktı. Gözleri kocaman açıldığında dudaklarında ufak bir tebessüm belirdi.

''Vay canına''

Mırıldandıktan sonra boğazını temizleyip yüzünde ki tebessümü sildi. Gözlerimi devirip oturuşumu düzelttim ve kahvaltıma başlamadan hemen önce emrettim.

Amenta | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin