IX

1.6K 181 171
                                    

''Kraliçem tıpkı bir altın gibi sarı saçları ve masmavi gözleri vardı, size yemin edebilirim ki hayatımda gördüğüm en güzel gözlerdi.''

Tek kaşımı kaldırıp ona sinirle baktığımda bunu anlattığı ifadeden dolayı kendine çeki düzen vermişti. Ancak damarlarımda kıskançlığın gezinmeye başladığını hissettiğim anda sinirle soludum.

''Tavırlarına dikkat et Siti yoksa senin diğer cezalandırdığım insanlardan bir farkın kalmaz.''

''Kraliçem özür dilerim, bağışlayın.''

''Odadan çık Siti.''

''Ama Kraliçem-''

''Sen bana karşı mı geliyorsun?''

Sinirle sorduğum anda korkuyla başını eğdi ve yutkunarak başını iki yana salladı. İçinden geçen düşünceler benden korktuğundan ve daha fazla durursa ona kötü şeyler yapabileceğimden yanaydı. Bu doğruydu benden korkmalıydı ve benim karşımda böyle konuşmamalıydı. Bu bir kez daha tekrarlanacak olursa eğer gözünün yaşına bakmadan gerekeni yapacaktım. Saygıyla selam verip hızla adımlarla odadan çıkmak üzere adımlarken o açmadan kapı tıklatıldı ve açıldı. Odaya giren bir diğer hizmetlim, omzuna çarparak geçen Siti'ye kısa bir bakış atıp önüne döndü ve eğilip bana selam verdi.

''Kraliçem rahatsız ediyorum ancak belgesel ekibinden Zayn, sizin onu huzurunuza beklediğinizi iddia edince gelmek durumunda kaldım. ''

''Evet doğru söylemiş gelsin bekliyorum.''

Başını sallayıp odadan çıkarken yorgunca iç çekip terasa çıkmak üzere adımladım. Aralık kapıyı biraz daha açıp terasa çıktığımda hemen ileride bulunan koltuğa oturdum. Piramite doğru olan yolculuğumuz sırasında, gezide ve dönüşte yeterince fazla kendime yüklenmiştim. Bu tarz yolculukları yapmaktan kaçınıyordum çünkü normalden fazla güç sarf ediyor ve fazlaca yoruluyordum. Şimdi aynı yorgunluk bütün bedenim ve ruhuma hükmetmiş durumdaydı. Oturup kendi-kendime düşündüğüm sırada Zayn'in kapıda ki varlığını hissettim ve sessizce mırıldandım.

''Yanıma gelebilirsin.''

Kısa bir süre sonra kendini yanıma bıraktığında ona dönmeden konuştum.

''Sigara içtiğini bilmiyordum.''

Başımı çevirip ona baktığımda şaşkınca bana bakmaya başlamıştı. Gülmeme engel olamadım ancak o gerçekten şaşkına dönmüş durumdaydı. Sigarayı henüz içmemişti yani üstünde sigara kokusu yoktu, dar pantolonundan adeta fırlayacak gibi duran bir sigara paketi görünürde hiç yoktu. Cebinde ki çakmağın varlığı dikkatimi çekmişti, değerli bir çakmak olmalıydı.

''Siz nasıl-''

''Çakmağın dikkatimi çekti.''

Bir süre anlamsızca bana bakıp tek bacağını uzattı ve cebinden gümüş çakmağı çıkarıp bana uzattı. Elinde ki çakmağı alıp kendime çevirdiğimde üzerinde altından yapılma gizli piramidin sembolünü gördüm.

''Mısır tarihiyle oldukça içli dışlısın ha?''

''Çocukluğumdan beri ülkenizin gizemli tarihi dikkatimi çekmiştir.''

''Bu beni çocukluğundan beri takip ettiğin anlamına geliyor o zaman.''

Dudaklarını birbirine bastırması gülümsemesinin önüne geçemedi. Geçemediği gibi bana dünyanın en değerli şeyi benmişim gibi bakıyordu. Bu gerçekten hoşuma gidiyordu, bana karşı düşünceleri, tavırları ve bakışları falan. Uzun zaman sonra beni gerçekten değerli ve önemli biri gibi hissettiriyordu. O bana çok değişik şeyler hissettiriyordu.

Amenta | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin