Giriş*

138 56 33
                                    

Evet herkes gibi yapmak istediğim şey, bu hikayeyi okumaya başladığınız saati, dakikayı ve gün ayı, yazın bakalım unutma ki bu hepimizin hikayesi.
***
Bazen karanlığı sever insan. Bir sürü rengin arasında, sadece siyahı sever sadece siyaha aşık kalır. Çünkü siyah özeldir bizler için. Yaşadıklarının sadece karanlıkta yok olduğuna inanır insan ve karanlıkta siyaha karışmıştır öyle değil mi? Bazen de dibe çöker insan, hiç istemediği yerde istemediği konumda buluverir kendini. Ve bide insan çok korkar bana kalırsa, korkaktır insan oğlu sence de öğle değili mi? Kaybetmekten korkar, bazen sevmekten, güvenmekten korkar ne kadar yok korkmam ben desede mutlaka birşeylerden korkup geri kalmıştır insan. Korku denen kelime insanın hep ruhunda büyümüştür aslında. Küçükken ölümden korkardık ya hani.. oyun oynarken takılıp düşücez bacağımız acıyıp kanar diye korkardık. Düşdüğümüz de küçük bir sıyrıktan akan kana acımasa bile korkarak saatlerce ağlardık ya hani hatırladın mı o anı şimdi? Peki ya şimdi çok farklı olmadı mı sence de? Düşüp bacağımızın acımasından değilde. Ruhumuzun yaralar içinde kalmasından ruhumuzun eksilmesinden korkar olmadık mı?. Korkuların esiri olmuşuz.
Ve siyahlara boğulduk, sence de renklere karışma zamanımız gelmedi mi? Kimi zaman nefesimiz kesildi karanlıktan. Asıl düşüş kalbimizin kırılmasıydı aslında, gözlerimizden akan her damlada daha çok canımızı yakan gözyaşların oldu değilmı?. Şimdi sen sence de çok savaşmadın mı karanlıkla!!? Sence de çok korkmadın mı canın yanmasından? Sence de, bizce de artık mutlu olman, olmamız gerkmiyor mu?. Belki içinden dedin 'istesekte olamıyoruz be yazar ' diye. Ama olucak olmak zorunda bunuda unutma! Kaldır kafanı gökyüzüne bak, etrafına bak sencede üzülmekten çok mutlu olmak için birsürü sebep yok mu? Elbetteki vardır. Heh şunu da bil üzülmekte mutlu olmakta daima bizim elimizdedir. Sen ne zaman mutlu olmak istersen istediğin dakika, istediğin saniye mutlu olabilirsin. Ve bu senin, bizim hikayemiz olsun. Benim gibi sizin gibi karanlıkta savaşanların. Üzülmekten yorgun düşmüş olan bedenlerin hikayesi olsun.
Ve unutma ki karanlıkta savaşmak sadece ışığa ihtiyaç olmak değildir.
Bu karanlık ruhumuzun karanlığı senin karanlığın. Ve artık aydınlanma zamanı...

#Hayal gücünü zorlandığın an gerçek dünyayı keşfetmeye başladığın andır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#Hayal gücünü zorlandığın an gerçek dünyayı keşfetmeye başladığın andır.#

***
"Ayh kızlar hava kaç derece bilen var mı?" Yakma allahım diyede içimden dua ediyordum bir yandan ..
"Valla kaç derece bakamadım ama bir 50° vardır herhalde. Yanıyorum anam"
"Az kibar ol eda bu ne kroluk anam nedir lütfen. Dizilerde yolda yürürken bir anda çiftleri durduran çiçek satan teyzeler gibi " derken bir yandan da kahakaha atıyorduk.
"Napsak kızlar direk eve mi gidelim, bir yerlerde mi oturalım."

"Bence herzaman ki kafeye gidip oturalım biraz sence Kayra?."
Evet şuan nereye gideceğimize karar vererek yürüyorduk okul vakti fakat bizim dersler boştu bizde erkenden çıktık okuldan saat 2 buçuk falandı. Bu sıcakta napılır bilmem zaten hafif esmer tenim siyaha dönecek birazdan.
" Bilemedim bak deniz kenarına yaklaştık bencede herzamanki kafeye oturup birşeyler içeriz " dedi eda.
"Bana farketmez ne istiyorsanız onu yapalım." Diyerek yürümeye devam ettik. Kafeye geldiğimizde herzaman ki yerimize oturup soğuk birşeyler istedik. Sık sık buraya gelirdik okula yakındı hem, hemde güzel bir yerdeydi denize yakın. Küçük ufak tefek, çevresini çiçeklerle çevrelemişlerdi bu da buraya ayrı bir hava katıyordu. Içeceklerimiz geldiğinde. Yanımda ki nisan beni dürterek "Kankalar meteor resmen şuna bakın allahım bana bağışlasın"
"Kızım sende bütün yakışıklıları kendine bağışladın az da bize bırak" eda haklıydı ama hepsine böyle dediği kısımında haklıydı sadece "Benim gözüm yok erkekte hayatıma üniversiteye kadar kimseyi almam". Kızlar değişik değişik bakıp abartma dediler. "Allahım sabır" dedim içeceğimi içemeye devam ederken. Napayım yani almam diyorsam almam hayatıma kimseyi.
'Büyük konuşma kızım büyük konuşma' değerli iç sesim bana laf sokarak 'kapa çeneni' diye karşılık verdim canım kankalarım hala dediği yöne bakıyorlardı. Spor yapan kaslı ve cool bir çocuk vardı. Sanırım dinleniyordu. Baya çocuğa salya akıtarak bakıyolardı. Yanımda oturan nisanın kafasına geçirip "Az bak az gözlerin düşecek yerlerinden neredeyse" ne vardı yani normal insan napsın. Heh gidiyo zaten o çocukta. "Çocuk hissetti yavşak yavşak bakışlarınızı ne yediniz çocuğu gözünüzle be!" Onların bakışlarından 10 dakikadir sohbet edemiyoruz.
"Eda anneannen nasıl oldu knk?"
2 ay önce akciğer kanseri olduğunu öğrenmişlerdi edanın anneannesinin ben hep yanında oluyorum ama çok seviyorlar onu bende öyle çok severim gül teyzemi.
"Yani sayılır terapi veriyolar hala. Dedem çok üzülüyor artık belli etmemeye çalışıyor ama ağlarken gördüm onu baya ikiside kötü oluyo gün geçtikçe kayra"
"Biliyorum kötü günler ama düşünmemeye çalış canım birşey olmaz gül teyzemize eminim ben inanıyorum."
"Bizden sağlam kızım Gül teyzemiz" diyerek güldürmeye çalışıyordu Nisan Eda'yı azda olsa güldürmeyi başarıyordu mal.
Bir anda yine kolumu titretmeye başladı. Nisan " Şu metora bakın bide, bu daha da bir meteor" "Allahım bunu da bana bağışla"
Edayla aynı anda kahakaha attık hatta öyle bir kahaha olmuşki yan masada ki insanlar' siz insan mısınız?' bakışı atıyorlardı. Hala çocuğa bakan Eda'nın gözlerini takip edip bende çocuğa baktım demin ki banka oturan çocuğun yerine oturmuştu. Ne var bu bankta acaba diye düşünmeden de edemedim. Sonra denize doğru bakmaya devam ettim hemen bir yol karşıdaydı deniz. Baya yakındı bu kafeye. Bi anda köşedeki kayalıklara oturan çocuğu farkettim. Kapşonunu kafasına geçirmiş denize taşlar fırlatıyordu bir yandan. Geçenlerde de görmüştüm sanki. Bir sıkıntısı olduğu belliydi. Zaten deniz kenarına ya canı sıkkınlar ya da sevgililer gelirdi. Neyse banane ya fazla düşündüm, ben insanları pek sevmem dertleriyle ilgilenmeyi de sevmem bencil olduğumu biliyorum. Kendimide sevmiyorum başlı başına zaten bende yanlızım bununda etkisi vardır. Insanalara nefret püskürterek yaşıyorum. Tabiki her insan bir kaç yaşadığı şeyden dolayı nefret eder benimde bir hikayem var tabiki. Bunuda düşünmeye vakit geçiremeden. "Kayra knk hop nerelere gittin" bi an kendime geldim dalmışım. Çocukta gitmiş zaten. "Hadi kızlar kalkalım"
Ayağa kalkıp bir otobüse binip evlerimize doğru gitmeye karar verdik. Nisanın ve Eda'nın eviyle evlerimiz yakın olduğu için çok iyi oluyor. Bir alt mahallede nisan oturuyor. Karşı evde ise eda bencede şanslıyım. Eda yı çok seviyorum tam bir ruh ikizim. Ikizim diye kayıtlı zaten telefonumda da. Herşeyimiz çok benzer tek fark erkek konusu. Yani böyle erkekleri kesip duruyolar size normal gelebilir ama utanıyorum ben bakamıyorum. Neyse gelen ilk otobüse atlayıp eve doğru yol aldık. "Kayra napıyorsun knk" o kadar yoruldum ki onları dinlemiyordum. " çok yoruldum be" "belli telefonun çaldığını bile duymuyorsun ikiz"
Farketmemiştim bile 4 kez annem aramıştı.
Hemen arayıp
3. Çalışta açmıştı annem.
"Buyur sevgi sultan"
"Nerdesin kızım?"
"Geliyorum anne kızlarla biraz oturduk geliyorum şuan."
" Tamam hadi gel bir haberim daha var" ayh merak etmiştim.
"Söylesene anne çatlıyacam"
" Yarın abin geliyor"
"Gerçekten'mi? Ayh tamam anne geliyorum kapat gelince konuşuruz"
Kapatınca kızlar merakla bakıyordu yüzüme.
"Kızlaaar!! abim geliyorr."
"Yaa gerektenmi? "
Kafamı salyarak onayladım. Evet bir abim var. Adı Kuzey ve 2 sene önce Ankara'ya gitti okumak için Hacettepe Üniversitesini kazandı it. Hemde mimarlık okuyor. Arada geliyor tatilde de falan tabiki hep berberiz . Canım abim onu çok seviyorum beni hep koruyan arkamda duran tek insandı. O yüzden o benim için herşeyimdir. Kızlara sevinçten sarıldıktan sonra nisan nın mahallesine gelince dolmuş durmuştu nisanla vedalaşıp bizde 2 dk da kendi durağımızda inip eve doğru yürümeye başladık. Bayır yolda yürümek canımı çıkarıyor be, bilirsiniz izmir yolları işte bayırlı, inişli çıkışlı mükemmel bir şehir.
"Ya abim geliyor düşündükçe içim içime sığmıyor Eda 4 aydır görmüyoruz birbirimizi." Onu ne kadar sevdiğimi bilirdi Eda.
"Ayh canım senin için çok mutlu oldum abini bende severim bilirsin banada abilik yapıyor arada " Eda'nın da küçük bir kız kardeşi var 6-7 yaşlarında.
"Tabiki yapar benim abim senin abin" diyip sarıldım edaya.
Eheh bu kız benim için herşey be. Insan her derdini annesine ya da abisine anlatmaz ama en yakın dostuna anlatabilir herzaman, tabiki en güvendiği dostuna. Eda benim en iyi dostum herşeyimi bilir ve hiç bir zaman beni yanlız bıraktığını görmedim.
Evin önüne gelince tekrar sarılıp ayrıldık.
Kapıya gelince onca anahtarın içinde herzaman ki salaklığı yapıp teker teker bütün anahtarları denerken annem sesleri duyup açtı kapıyı.
"Kızım ona ayrı bir anahtarlık alıp takabilirsin değilimi?."
"Off anne böyle daha hoş, hem bu tavşanlı anahtarlığıma ihanet edemem. "
Abimin yanına ankaraya gittiğimde almıştım. Ve siz şimdi diyorsunuz ki o kadar anahtar nerenin anahtarı. Birisi abimin evinin, birisi edagilin( onda da bizim anahtar var) birisi nisangilin, bir diğeri balkonun ve odamın anahtarı ve günlüğümün anahtarı. Ne kadar çok anahtarım varmış be..
"Sarılmalara doyamıyorsunuz bakıyorumda edayla, kayra hanım."
"Kıskandın mı sen Sevgi sultan canım kankam ve canım annem birde canım abimden başka kimim var benim canımın içi ."
Bir tek kelimeyi söylemedim ve bunu farketmişti annemde, benimde içim burkulmasına rağmen bunu dile getirmek istemiyordum. Kafamdaki düşünceleri bir kenara atıp.
"Ee abim saat kaçta gelicek annem" neşe saçıyormuşcasına.
"8 gibi gelirmiş"
"Oo o kadar erken kalkıyormu ya Kuzey Bey"
Gülerek " kalkıyormuş demek ki "
"Özledik demi kuzeyi "dedi mutfak masasına otururken ben . Favorim ya tezgaha ya da mutfak masasına oturmak. Ve cevap verdim. "Özlemezmiyiz canım abimi"
Abimin sevgisi koruması benim için hep çok değer kazanmıştır bende. Çok önemlidir değimi bir baba şefkati?. Kızım derkenki ses tonu. Bir kızın baba sevgisinden başka neye muhtaç kalabilir ki. Korunmak isteği ben bu sevgiyi babamdan göremedim ama. Abim bunun eksikliği bir gün olsun göstermedi bana biliyor musunuz. Her akşam oturur birbirimize içimizi dökerdik ne varsa herşeyimizi anlatırdık. Herşeyimi bilir hiç kızmazdı. Kıyamazdı bana, bende ona. Ailenin bütün yükünü taşıyormuş gibi hissediyor evin tek erkeği sonuçta ama bende öyle en az onun o kadar yanındayım onun. Onu üzülmesine kıyamam ki. Abimi arasam iyi olacak.
"Anne ben odama çıkıyorum kuzeyi arıyım bi"
"Abi de kızım"
"Anne o benim kankam ne abisi"
"Allahım ya deli"
"Ne ama öyle kankam o benim en iyi kankam"
Odama girip önce kıyafetlerimi çıkarıp yerine astım sonra kısa ev şortumu giyip üstüme bol bir tişört giydim yatağımın üstüne attım kendimi. Telefonumu elime alıp wattsaptan gelen mesajlara aldırmadan aradım abimi pardon kuzeyi...
2. Çalışta açtı
"Napıyon cadı kızım "
"Iyiyim cadı abim"
"Sus kız sen kime cadı diyon
"Sanaa.. sen niye diyosun"
"Cadısın çünkü abicim."gülerek dalga geçiyordum onunla.
"Tamam tamam neyse annem napıyor nasılsınız?"
"Iyi aşağıda mutfakla ilgileniyor. Sen nasılsın yarın geliyor muşsun"
"Evet ya özledim sizleri napayım, bana kalırsa hiç gelmezdim bu şehire ama siz işte."
Evet abim hiç istemedi gitmeyi neymiş bizi bırakamazmış, biz izin vermedik tabiki en iyi okulu kazanmış bizi bırakamamazlık yapamazdı onun geleceği herşeyden önemli.
"Saçmalama canımın içi sen geleceğine bak geleceğin mimarı huhu" diye bağırdım son anda
"Geleceğim hep sizden sonra geldi abicim siz herşeyden daha önemlisiniz"
"Yok canım öyle olamaz sen kendine bak iyi olamana bak biz böyle iyiyiz."
"Bana bak kız büyüdünde abinin geleceğinimi düşünüyorsun sen"
"Tabi oğlum ne sandın "
"Allahım ya bak sen cadı kızıma
"Tamam tamam neyse annem sesleniyor bi bakıyım sende konuş hem"
"Tamam hadi çabuk ol"
"Ne o atlı mı koşturyor arkandan"
"Özledik kızım"
"Yarın geliyorsun nasılsa"
"Tamam olsun"
Aşağı inip telefonu hopörlere verip annemin eline bıraktım.
"Al cadı oğlun"
Baya yarım saat anne oğul konuşması yaptılar telefonda.
Onlar konuşurken bir yandan abim için yapılan tatlının şerbetini hazırlayıp bir yandan da içimden dua etmeye başladım. 'Allahım sen onları başımdan eksik etme onlar benim herşeyim biliyorsun'
Duamı edip kapatmakta oldukları telefonu alıp.
"Iyi yolculuklar abicim öptüm"
"Bende seni görüşürüz "
Annemin yemek için yaptığı makarnayı tabakalara koyup masayı hazırladık.
Bir yandan da okul hakkında konuşuyorduk.

Annemin akşamdan hazırlayacağı börek hamuruna vs. yardım ettim malum geliyor bizim ki. Olsun be. Ne kadar durucak acaba.
"Anne abim ne kadar durcak nolur fazla söyle."
"Bir hafta kalırım en fazla dedi finalleri başlıyormuş. Tatil geliyor zaten yaz boyu burda."
"Bir hafta yine iyi tatil geliyor evet 1 ay var okulun kapanmasına annem oley be " mutluyum bol bol vakit geçiricem. Huzurlu bir tatil olmasını diliyorum.
Mutfağın işini bitirince saatin daha 21:14 olduğunu gördüm. Ve uykum olmadığı için telefonu alıp tv' yi açıtım. Annem fazla yorgun olduğu için uyumaya gitti. Annem mesleğinde çok iyi olan bir savcı.
Ve mesleğini zevkle yapan bir iş kadını. Neyse tv'yi açıp maymunlar cehennemini izlemeye başladım. Çok güzel bir film ilk kuzeyle izlemiştik ondan sonra 7,8 kez daha izlemişimdir. Şimdi sanki yanlızım bakmayın arkadaşlarımın falan olmasına. Kimi zaman onlarla da günlerce görüşmeyiz okul dışında evde takılıyorum. Yanlızlık bedenimi sarmış yani, şimdi abimde yok annemde ona gelen davalarla ilgileniyor sürekli, tabiki bizim için şikayetçi değilim bundan. Güzel bir eğitim görebilmemiz içindi hep. Oda bana verilen en büyük nimet şükür yarabbim sana.
Bazen düşünüyorum da yanlızlık hep bizim olmuş. Yanlızlık hayatımızın bir parçası olmuş sanki. Kimi zaman daha çok ihtiyacımız oluyor. Bazen de sadece bir kaç kişiyi omzunda ağlayabileceģimiz sadece tek bir kişiye bile yeter diyoruz. Sanırım bende 1 kişi bile yok. Filmin son dakikalarını izleyip. Kapatıp odama girdim. Üstümdekileri çıkartıp banyoya ilerledim. Kafamdan düşen ılık sular kendimi çok iyi hissettirdi.
Biraz daha durup. Bornomzumu alıp çıktım banyodan. Odamın bembeyaz ve etrafdaki loş ışık veren renkli ışıklar odamı daha çok sevdiriyor bana. Dolaptaki tavşanlı kısa kollu pijamamı giyip yatağıma oturdum telefonumu alıp kızlardan gelen bir kaç mesaja cevap verdim. Instgrama girip bir kaç fotoğrafa göz atıp çıktım. Saate baktığımda saatin 12'ye gelmesi fakat uykumun gelmemesi şaşırttı fakat zorla uyuyup sabah kuzeyle daha iyi vakit geçirebileyim diye erkenden uyumak zorudaydım . Herzamanki gibi kulaklıklığımı takıp uykuya dalmayı bekledim . Kulağımdaki müziğin sesi azaldıkça daha da derinleşmeye hazır uykuma sarılıp uyumaya devam ettim. Ve rüyalar alemi...
***
En başta bu kurguyu hazırlamak beni çok heyecanlandırdı . Ve inanın çok mutlu ediyor. Her satıra anlam yükleyerek, severek yazmak hikayeye daha farklı bir anlam katmazmı sizcede. Severek yemek yapmak gibi. Bilmem ki. Neyse ilk bölümü bu şekilde bitirdim her kelimeye daha da heycan katıcaz her kelimede daha da bulucaz birbirimizi. Unutmayın bu hepimizin hikayesi senin ve benim. Kısaca bizim.
Neyse fazla uzattım yıldıza basıp bana destek olmayı unutmayın.

Siyah MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin