-İlk terkediliş-

275 29 18
                                    

    Saat 00.00 nöbetteyim hava bir hayli soğuk ve oldukça uykum var. İçtiğim çayın ne içimi ısıttığı ne de uykumu açtığı var. Karanlık da içimi karartıyor bunalıyorum nasıl sabah olur bilmiyorum ama vakit anca onu düşünerek geçecek buna eminim. Yeşim.

   Açıkçası herşeyim tam 3 yıldır beraberiz. Şimdilik ne söz, ne nişan, ne de evlilik var aramızda. Babası biraz karşı bu duruma benimle evlenmesine karşı. Bakmayın böyle olduğuna bir suçum kabahatımden değil Yeşim'i hep okuması için karşı çıkıyor bende okumasından yanayım tabiki ama bizim askımız okumasına engel olamazki bende hep destekcisiyim inşallah mimar olacak ve babamdan bana kalan şirketin bas mimarı olarak görev yapacak o tasarlayacak ben inşa edeceğim bir sürü hayallerimiz var bizim. Babası her ne kadar istemesede onaylamasada bu ilişkiyi, biz Yeşim'le birbirimizi seviyoruz ikna edeceğiz her türlü hem askerlik bitsin gidip isteyeceğim gerekirse 10 kere, 100 kere, verene kadar. Hemen yüzük takacağız biraz para biriktirdim mi de evlenecegiz. Cok hayallerimiz var çook.

   Askerligimin altıncı ayına girmiştim, yarısı bitmiş olmama rağmen çok özledim onu. kaçak göçek bir kaç saniye duyabildiğim sesiyle yetiniyorum şimdilik . Hemen hemen bir aydır da konuşamıyoruz. Bir an önce görmek istiyorum onu kocaman sarılıp kokusunu içime cekmek istiyorum. Her zaman gittigimiz o sahil kenarındakı bankımıza gidip uçuşan saçlari ve koca gözleriyle bana baksın seni seviyorum Yavuz desin bende içimden Allah'ım şuan öleyim beni buraya gömsünler diyeyim. Sonra tüm gece yıldızları seyredelim istiyorum her zaman gittiğimiz tatlıcı da muhallebi yesin. Dedesiyle babaannesinin genclik anılarını bize benzetip anlatsın istiyorum. Evlerinin yakınındaki parkta fıskıyeyle ıslatıp üşümeye başladığını görünce dayanamayıp hırkamı çıkartıp sırtına örtüp sımsıkı sarılmak istiyorum.... İstiyorum işteee...

   Komutan nöbet alanına yaklaşıp kulağındaki telefonu indirdi bana baktı. Yüzündeki ifadeye bakılırsa pek te hoş değildi bu durum kalp atışımın hızlandığını ve o anın stresiyle elimin ,ayağımın titremeye başladığını hissettim. Biraz önce donmak üzere olan vucüdumun üstüne kaynar sular dökülmüş gibiydi. "Ne oldu komutanım? Neden yüzünüz asık?" dedim. "Birineee birine birşey mi oldu? Yoksaa yoksaa annem mi?"

   Komutan benimle hiç konuşmadan tutuşturdu elime telefonu hemen telefona sarılıp;

-Alo
+ Yavuz evladım ben Hafize teyzen.
- Hafize teyze Annem anneme birsey mi olduu??
(Aglayarak)
+ Telas yapma oglum sakın ol annen kalp krızı geçirdi hastanede yanındayız. Sakın endiselenme sadece buraya gel. Komutanınla konuştuk biletin alındı telaş yapma iyiyiz şimdilik

   Telefon elimden kayıp düşmüştü yere daha sonrada ben.
Gözümü açığımda komutanım ve devrelerim yanımdaydı. Doğrulduğum gibi gitmem lazım komutanım gitmem lazım diye bagırdım beni sakinleştirmeye çalıstılar. Hazırlanan valizimi alip üniformamı çıkarttım. Ayakta duracak halim yoktu benliğim gitmişti benden aklimda annem. Babamı daha üç yaşındayken kaybetmiştim. Yeşim harıç annemden başka kimsem yoktu. O da ellerimden kayıp giderse yaşayamazdım. Komutanım sayesinde gelmiştik havaalanına koluma girip elleriyle teslim etti beni başımı okşayıp 'güçlü ol evlat ' dedi. Uçağa bindim dilimde duayla Allah' ım olmasın birsey olmasın anneme onu bana bagışla alma onu benden bana kalan bir o var.

   Uçak kalkışa hazırlanıyordu. Kafamı çevirdiğimde Yanımda oturan teyze çekti dikkatimi anneme ne de cok benziyordu. "Hayırdır evladım? Betin benzin atmış kötü bir şey mi oldu? Hem askermisin sen? Bir komutan bırakıyordu seni."

   Annem dedim. "annem kalp krızı gecirmiş askerim şimdi yanına gidicem. Ne kadar benziyorsun ona" dedim gözlerim dolu dolu.
Duygulandı aglamaya basladı teyze sarıldı bana gelene kadar şehit olan oglunu anlattı bana sımsıkı sarıldı özlemini giderircesine bende altı aylık anne özlemimle başımı koydum göğsune hem o dua etti hem ben. Gelene kadar teselli verdi bana.
Ucak inişe hazırlanıyordu numarasını verdi bundan böyle sende benim oglum sayilirsin annen için üzülme iyileşir Allah'ın izniyle, dedi. Son bir kez sarıldı. Ağlayarak ayrıldı yanımdan.

   Bende iner inmez bir taksiye binip teyzemi aradım son durum icin açmıyordu telefonumu çok telaşlandım çok ortalama 15 dakika olan yol 15 saat gibi geldi bana hastaneye gidene kadar. Hastaneye vardığımda kapıdan girerken denk geldim Hafize teyzeme bağıra bağıra ağlıyordu. Hayır, dedim. hayır, olamaz, olmamalı.
Koştum yanına,

" Neden aglıyorsun yoksaa?"

   Evet dercesine kafasini bir yukari bir aşağı salladı ağzından tek kelime cıkamıyordu.

   Ellerim titredi ,bogazım düğümlendi, kalbim kanadı. Gözümden süzülen damlalar yavaş yavaş aktı kalbime ,cigerim sökülmüş gibi hissettim bir sağa bir sola koşuşturup durdum. Sedyeyle cıkardılar odadan üstünde beyaz bir çarşaf başından ayaklarına kadar örtülü, cektim üstünden ; hayır, dedim.

   "Hayır benim annem beni bırakıp gidemez gitmez anlıyor musunuz? Ölmemiştir bir kez daha bakın bir kez daha ölmemiştir annem. Uyuyordur o, bakın uyanacak birazdan inanin bana."

   Doktorlar beni itip örttüler üstünü. 'Üzgünüz tüm mudahalelere ragmen kurtulamadı anlamak cok güç biliyorum ama başınız sagolsun' dedi
Başım sag olmasın doktor başım sağ olmasın.

   Olduğum yere yığılmamla gözlerimi hasta odasında açtım.

İsmini Verdim Küçük KızımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin